savaş karşıtı şiirler listesi için eklenen 77 entry bulunmaktadır.
 

barış ilan edildi nihayet
her şey eski halini aldı
ne olduysa cephede ölene oldu
bir sabah aldılar evinden
güneşli bir gün vardı dışarıda
ağaçlar da henüz çiçeklenmemişti
ne kadar durgundu allah'ım deniz
ve bir daha dönmedi geri
işte bütün hikaye
annesi ağlıyor şimdi.
muzaffer tayyip uslu

 

çocuğum uyusan bir güzel
ölümleri düşünmeyi bıraksan da
nasıl olsa şimdi korkunç amcalar
ateşler akıtmıyor göklerden
çocuğum güzelce uyusan da
uyansan güneşli bir güne
nasıl olsa şimdi uzaktan
tank gürültüleri gelmiyor
nasıl olsa dindi yağmur gibi
makineli tüfeklerin sesleri
sanırım yarına kadar bizi
öldürmeyi düşünmez kimseler
sen de bilirsin ki bir akşamla bir sabah
arasında ne güzel yüzyıllar vardır
uyu tadını çıkar yaşamanın
değil mi ki savaşların çocuğusun
daha çok sevmelisin her şeyi
çocuğum bir güzel uyu şimdi
hem o kadar üstünde durma
öleceksek öleceğiz nasıl olsa
yaşam dediğimiz bu güzellik
kırılgandır dayanamaz korkuya
afşar timuçin

 

bağışla beni şiir,
bu yıl da yeni yılın umut veren ilk şiirini yazamadım...
bu ayazda, sokakta evsiz barksız insanları düşündüm...
daha dün güneşe aldanıp da sürgün veren filizi;
kursağı boş sığınağına varamayan kuşu,
bir şiirde okyanusu üç yılda geçen serçeyi düşündüm...
dünyanın dört bir yanında ölüm gibi büyüyen açlığı;
bitmek bilmeyen savaşları,
acılı anaların daha da artacağını,
ölüm oruçlarını, acıyı, zulmü ve kan emicileri;
işbirlikçileri, itirafçıları,
yağlı urganlarıyla iftiracıları düşündüm...
yeni hiroşimalara gebe dünyayı;
işkenceyi, kayıpları, katliamları,
zevki sefa içinde tepinen
kapitalizmin insan kanlarıyla besili hayvanlarını düşündüm...
üzüldüm, ağladım, tiksindim...
ve sıktım yumruğumu dağ gibi bir öfkeyle
kavgayı güzel eyleyen emeğin önünde saygıyla eğildim...
bağışla beni şiir,
bu yıl da yeni yılın umut veren ilk şiirini yazamadım...
bülent özcan

 

dönüyor devran dönüyor,
devran ters yöne dönüyor...
işkence, açlık, kıyım var;
devran ters yöne dönüyor...

zindan içinde zindanlar,
kurşuna dizilir canlar,
ölür nice genç insanlar,
devran ters yöne dönüyor...

hiroşima, halepçeler
zincirler ve kelepçeler,
ana babasız bebeler,
devran ters yöne dönüyor...

tarih kör topal ve sağır,
duymaz seni bağır bağır;
gözyaşı, zulüm ve kahır,
devran ters yöne dönüyor...
bülent özcan

 

savaşın dili olsa konuşur
yüreği olsa duyar
gözü olsa görür
dilsiz yüreksiz kör savaş
çocuklara nasıl kıyar
nasıl insanları öldürür

savaş kara bir bulut
üzerinde insanlığın
demoklesin kılıcı gibi durur
meydan okur insanlığa

asırlardır sürgün umut
boynu bükük durur onur
insan bir gün savaşı
yenince insan olur...
bülent özcan

 

bombalar düşüyor: koparıyor başlarını çocukların,
yakıp kül ediyor bir anda ihtiyarları
kardeşinin gelini değil mi şu parça parça olan
annenin göğsünde bak işte bir onmaz yara

neredesiniz şimdi, ta güneşe dek uzattığımız kutsallıklar,
cana yakınlık, anlayış ve ak yücelik?
görmem zorunlu mu yok ediciliği tekrar tekrar
hep sessiz bakıp kalacak mıyım olup bitenlere

nereye kaçılabilir, insanlar öylesine dehşet içindeyken,
kan ve göz yaşından gayrı beklenen kalmamışsa
boğmuşken baygın türkülerin sesini yalan, korku
çığlık çığlık biçerken tırpanıyla dört bir yanı

doğa beşiği ve gömütü olan her şeyin
tazele beni, kurtar varlığımı bu pis karanlıktan
geri ver sevincimi, umudumu, şarkılarımı
geri ver bana insan yaşamının kaderini.
jóhannes jónasson úr kötlum

 
üst bottom