izmir hakkında bilgiler listesi için eklenen 22 entry bulunmaktadır.
 

izmir'in ilçeleri;
aliağa, balçova, bayındır, bergama, beydağ, bornova, buca, çeşme, çiğli, dikili, foça, gaziemir, güzelbahçe, karaburun, karşıyaka, kemalpaşa, kınık, kiraz, konak, menderes, menemen, narlıdere, ödemiş, seferihisar, selçuk, tire, torbalı, urla.

 

izmir kelimesi eski ion lehçesinde smurne, attika (atina) lehçesinde ise smryna diye yazılırdı. bugünkü hellenler bu kentin adını smirni biçiminde telaffuz etmekte, gerçi son yıllarda antik efes kenti civarında da bu adla anılan bir köy yerleşimi izlerine rastlanmıştır. olasılıkla izmir'den efes'e giden bir kısım amazon kraliçelerinin adını yerleştikleri köye de koydukları düşünülmektedir ki bununla ilgili bilgilere eski yunanistan'daki kaynaklarda da rastlanmaktadır. ancak smyrna sözcüğü yunanca değildir, ege bölgesindeki bir çok yerleşim adı gibi anadolu kökenlidir. m.ö 2, binin başlarına ait kayseri kültece yerleşiminde ele geçen bazı tablet metinlerinde tismurna adına rastlanmaktadır. tismurna'daki `ti' bir ön ek olup büyük olasılıkla bir kişi ya da bir yer adını belirtmektedir. bundan da hellenler ya da bayraklı höyüğünü mesken tutanların bu ön eki atıp kente 'smurna' demişlerdir. kentin adı olasılıkla m.ö. 300c ile m.ö. 1800 yılları arasında smurnu olarak anılıyordu.

 

izmir kadifekale;

m.ö. 541'de pers kralı krüs'ün, lidya kralı krezüs'ü yenmesi ile başlayan pers egemenliği iskender'in m.ö.334'de ege kıyılarına çıkışına kadar tüm iyon yerleşimlerinde devam etmiştir. iskender'in anadolu'ya çıkışı ve pers egemenliğine son vermesi üzerine bölgede helenistik dönem başlar. (m.ö. 334-133) helenler beraberlerinde kendi şehircilik anlayışlarına uygun şehirleşme projeleriyle gelirler. helenlerin istediği, efes, bergama, rodos, iskenderiye gibi zamanın ticarette ve liman işletmesinde ileri gitmiş şehirleri ile boy ölçüşebilecek bir şehirdir. böylece bir şehrin eski izmir'de kurulması hem konum ile hem de alanın küçüklüğü nedeniyle imkansızdı. bunun üzerine iskender, bugün kadifekale olarak bilinen pagos tepesi ve eteklerine yeni şehri kurmayı düşünür. bu yeni izmir'in kuruluşunda iskender'in pagos tepesinde gördüğü rüyanın yorumuna dayanmak yerine, dönemin deniz ve karada gelişen ticari potansiyelinin gelişmesinin dayattığı zorunluluk nedeniyle burada kurulmuş olduğuna inanmak, günümüz için çok daha bilimsel bir yaklaşımdır. iskender'in ölümünden sonra generalleri arasında ortaya çıkan çekişme nedeniyle proje bir süre sürüncemede kalır. nihayet, rakibi general antiganos'u m.ö.302'de öldüren lysimachos yeni izmir'in kuruluşunu gerçekleştirir. şehri pagos tepesi ile iç limana bakan yamaçlarda kurmaya başlar. böylece 400 yıl önce lidyalıların istilası ile yurtlarından edilen meles çayı etrafında küçük köysel yerleşimlerde yaşayan homeros'un hemşehrisi izmirliler, izmir'e gelip yerleştiler.

kaynakların bazılarında pagos tepesinde lysimachos öncesinde leleglerce kurulu bir yerleşim bulunduğu ve depremle yerle bir olduğu, lysimachos'un burayı tamir ederek yeni izmir'i kurduğu belirtilse de yapılan kazılarda bu düşünceyi destekler buluntuya pek rastlanamamıştır. bulunan eserler helen, roma ve osmanlı türk uygarlıkları karakterlerini taşımaktadır. akropol kalıntılarının temel bölümünde helenistik, yükselen duvarlarda ise sıra ile roma ve bizans etkisinin gözlendiği kazı sonuçlarında belirtilmektedir. o dönemde şehrin saldırılara sürekli maruz kalması, sürekli savaşlar yüzünden güvenli surlarla çevrilmesi gereği vardı. bunun üzerine bugün kadifekale'de izlerine rastlanan akropol'den itibaren birisi basmane (sart yolu) diğeri eşrefpaşa (efes yolu) üzerinden denize inen iki sur yapılır. anadolu ticaretinde, dönemin en büyük potansiyeline sahip olan izmir, su kemerleri, gimnasion'u, stadyumu, tiyatrosu ve agorası ile son derece gelişmiş ve düzenli bir kent olarak imar edilir. pagos'ta yer alan tiyatro 16000 kişilik olup, kuzeye bakan seyirci tribünü denize karşı romantik ve muhteşem bir manzara sunar. 1638'e kadar tiyatronun duvarlarının ayakta olduğu bilinmektedir. tiyatroda claudius adına bir kitabenin bulunuşu roma döneminde onarım gördüğünü kanıtlamaktadır.

lysimachos'un başlattığı yeni izmir şehirleşmesinin yayıldığı yamaçlar iç limana uzanıyordu. o dönemde iç liman, bugünkü başdurak cami ile hisar cami arasını kapsıyor ve agoraya kadar uzanıyordu.

strabon'a göre de şehir bu iç limana ve denize tümüyle hakim bir konumda bulunuyor ve hatta iç liman ağzı zincirle kapanıyordu. birbirini dik kesen ve kemerlerle süslenmiş sokaklarıyla, stadyumu topluma açık meydanları ve agorasıyla şehir çok düzenli bir plan çerçevesi içinde kurulup gelişmiştir. kale içerisinde kanallar ve depo yer almaktadır. bu kanallar ve deponun saldırılar esnasında şehrin su ihtiyacını karşılamak amacına yönelik olduğu sanılmaktadır. m.ö. 178 depreminde tüm şehrin yıkılması ve iç limanın da kısmen kapanmasına rağmen roma imparatorluğunca izmir'in taşıdığı önem gereği kısa sürede tüm yapılar eskisinden daha iyi bir şekilde onarılır yada yeniden yapılır

ortaya çıkan yapılar artık helenistik bir karakter değil roma damgası taşır. izmir'in iç kalesi olarak işlev gören pagos tepesi 1317'den bu yana türklerin elindedir. 1079'da selçuklu sultanı kutalmışoğlu süleyman bey tarafından ilk kez ve ardından 1081'de çakabey tarafından alınan izmir, 1317'ye kadar zaman zaman bir bizanslılar, bir türkler tarafından alınır. nihayet bu tarihte aydınoğlu mehmet bey kadifekale'yi kesin olarak bir daha geri verilmemek üzere alır.

18. yüzyıla gelinceye kadar yerleşim yeri olarak kullanılmayan kadifekale zamanla harabeye dönüşür ve bu yüzyıldan itibaren de taşları alınıp, aşağıdaki şehirleşmede kullanıldığından, tiyatro stadyum gibi büyük yapılar yok olmuştur. bugüne belli belirsiz izleri gelebilmiştir.

18. yüzyıldan sonra kadifekale tekrar yerleşime açılır; camiler, sarnıç ve yollar ile osmanlı türk karakterli yapılaşmalar görülür. bugüne kadar bu devrin eserlerinin kalıntıları belirsiz olarak gelebilmiştir. çünkü bu devrin eserleri, gerekse antik kalıntılar, doğal tahribatın yanı sıra çok yoğun iskan nedeniyle sıkışıp kalmıştır.

 

izmir agora;

izmir'in namazgah semtinde bulunan agora, mevcut görünümüyle roma dönemine aittir. agora antik dönemlerde politik toplantıların ve halkın alışveriş yaptığı bir yerdir. izmir agorası yalnız alışveriş için bir pazar yeri değil, ticari olmaktan çok, bir devlet agorası görünümündedir.

izmir m.s.178'de depremle yerle bir olunca, imparator marcus aurelius'un özenli çalışmalarıyla bugünkü agora yeniden inşa edilmiştir.

günümüze kadar aralıklarla yapılan kazılarda büyük bir bölümü açığa çıkarılan izmir agora'sının dikdörtgen formda, ortada geniş bir avlu etrafında sütun ve kemerler üzerine inşa edilmiş, üç katlı ve önünde merdiveni olan bileşik bir yapı olduğu anlaşılmıştır. bugün izmir arkeoloji müzesinde teşhir edilen poseidon-demeter ve artemis'ten oluşan kabartma grubu kuzey kapısında bulunmuştur.

 

izmir kemeraltı çarşısı;

kemeraltı çarşısının geçen yüzyıllarda başlangıcını oluşturan anafartalar caddesi, mezarlıkbaşı semtinden itibaren deniz cephesini içine alan bir kavis çizerek konak alanına ulaşır. sözü edilen bu kavsin oluşmasındaki neden, caddenin geçen yüzyıllardaki iç limanın etrafında yer almış olmasından kaynaklanmaktadır. liman, ağzına doğru doldukça yeni yerleşim ve ticaret sahaları açılmış ve buraları yeni binalarla değerlendirilmiştir.

1592 yılında kale kapısı önüne hisar cami inşa edilmiştir. 1650-1670 yılları arasında limanın bir bölümü doldurularak bir çarşı kurulmuştur. 1744 yılında da kızlarağası hanı inşa edilmiştir. daha sonraları, hisar'ın iç limanın ön tarafı doldurulmak suretiyle rıhtım inşa edilmiş ve sahile bugünkü şekil verilmiştir.

kemeraltı çarşısı, mezarlıkbaşı semtinden konak'a kadar,yukarıda sözü edilen bölgenin etrafında şekillenmiştir. ilk yapıldığı yıllarda çarşı, kısmen tonozlu, kiremit örtülü yan sokakları ve arastalarıyla bir kapalı çarşı görünümündeydi. yakın yıllara kadar, şadırvanaltı cami'nden havra sokağına kadar devam eden sokakların üstü örtülü durumunu korumaktaydı. çarşı, kemeraltı adını bu bölümünün üstünün kapalı olması özelliğinden almıştır.

çarşıya dik olarak açılan bugünkü küçük sokakların bir bölümünün üstü, beşik tonozlarla örtülü bulunuyordu. bunlara da açılan diğer ara sokaklarla birlikte arastalar oluşmaktaydı. çarşı içinde pek çok han bulunuyordu.

geçen yüzyılda, eski liman sınırını teşkil eden anafartalar caddesi-gazi bulvarı kavsinin iç kısmında kalan ve eski hanların, bedestenin yoğun bir şekilde yer aldığı bölge, daha çok yerli halka orta ve düşük gelirli ailelere hitap eden ticari kullanışlara ve el sanatı aktivitelerine ayrılmıştı. demirciler, kömürcüler, çiviciler, baharatçılar, saman pazarı gibi adlar taşıyan ve gerçekten de bu aktiviteleri barındıran sokaklar, bir anlamda çeşitli iş kollarının fiziki mekanda gruplanmaları olayını yansıtmaktadır.

günümüzde de kemeraltı çarşısı izmir'in en önemli alış-veriş merkezidir. eskinin gizemli tonoz ve kubbeli dükkanlarının yanı sıra, modern iş merkezleri, mağazaları, sinemaları ve kafeteryaları ile her türlü alış-verişe hitap edebilen bir site görünümündedir.

bu çarşıda geleneksel türk el sanatlarından seramikler, çini panolar, ahşap ürünleri, tombaklar, halı ve kilimler, deri ürünlerinin her çeşidini bulmak mümkündür.

 
üst bottom