130)
ne bu sahtekarlık,
neden hayatın yüzü bu kadar güzelken
derinlere indikçe balık yaşamaz insan yaşar.
hep sırlarında kanayan iyiler,
elleri bıçaklı kötüler
denizin mavisini adımız koymuştuk seninle.
deniz kadar düzgün, çarşaf gibi,
çarşaf kadar beyaz olacaktık,
dağdan atladığımda
aşağıdaki yeşilliğe kavuşmaktı amaç,
ölmek değil...
sen beni bırakmayacaktın,
akıntı ters ise terse yüzecektik.
hani ben topraktım sen şimşek olup birleştik.
benden çıktın bana döndün.
şimdi ben ki dünya için kötü söylüyorsam,
ben ki hayatın içine bela okuyorsam,
bil ki bunun sebebi sensin.
beni bırakmanın nedenini hiç anlamam.
anlatılanlar uygun olsa da,
anlamam gerekse de,
senin beni bırakmanı anlamayacağım.
çektiğim acıları sen anlamazsın,
kimselerin anlamadığı gibi
hayatı kavramayacağım, bu saatten sonra.
hiç koşmayacağım, ağır ağır yürüyeceğim
gülmem de,
ağlarım belkide sürekli,
sen beni bıraktın,
seni beni bende değil, beni
kendinde
biraktin...