115)
varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın..
sensiz kalma ihtimali olmayacak, alayına kurulmuş cümlelerin sonunda..
belki bir kaç satır arasında unutulacaksın, bir müddet sonra.. içimden
olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim..
hani hep kızardın ya, konuş konuş derdin... haykırabilir miyim
korkaklığını.. bıraktığın bu mavi düşleri mavi yalnızlığı, artık
sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim
dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa...? aslında alıştırmalıyım
kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi
farz etmeli, unutmalı.. seni hiç tanımamış gibi, yaşamımı
sürdürmeliyim.. var olduğum her yer aşkın şehri olmalı artık yeniden
sevmenin sevilebilmenin yeri her yer. zamanı yaşanan ve gelecek tüm
zamanlar olamalı benim için.. evet sayfalardan koparıp bir bir
savurmalıyım seni.. yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımla
hapsetmeliyim bu anılar sokağına.. kopan takvim yaprakları, sensiz
geçen günleri saymamalı, yokluğunun güncesini tutmayı artık
bırakmalıyım.. kabullenmeli, hazmedilmeli, aldırmamalı, hatta sana hak
verebilmeliyim.. bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve
çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için.. zira yoksun ''sanki
benim hiç senim olmamış, sanki biz hiç yaşamamışız, sanki aşk
denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi.