peygamberimizin babası hz. abdullah kureyş'in ileri gelen delikanlılarından idi. güzel yüzlü, iki gözü arasında peygamberlik nurunu taşıyordu. mekke'nin bütün genç kızları onunla evlenmek için can atarlardı. babasına o kadar itaatlıydı ki babasının izinden hiç çıkmazdı. hatta birinde babası abdulmuttalip allah'a dua etmiş ve "allah'ım eğer bana on erkek evladı verirsen onlardan birini senin için kurban edeceğim"demiş, on evladı olunca da allah'a verdiği sözü tutmak için oğlu abdullah'ı kurban etmek istemiştir. oğlu abdullah babasına itiraz etmemiş ve boyun eğmiştir. etraftan yapılan eleştirilerle oğlunu kurban etmekten vazgeçmiş onun yerine 100 adet deve kurban etmiştir. hz. abdullah hz. amine ile evlendikten kısa bir müddet sonra gittiği ticaret kervanından dönerken yolda hastalandı. medine'de dayısı beni adıy bin. neccar'ın yanında bir ay hasta aldıktan sonra vefat etti. hz. abdullah vefat ettiği zaman peygamberimiz henüz anne karnında altı aylıktı.
peygamberimizin süt anneye verilişi.
yeni doğan çocukları süt anneye vermek; kureyş ve şair arap eşrafının adeti idi. bu da; kadınların kocaları ile daha iyi meşgul olmalarını ve çocuklarında, özellikle, havasının güzelliği, rutubetinin azlığı ve suyunun tatlılığı ile tanınan yerlerde yaşayan şerefli kabileler arasında, sağlam vücutlu, sıkı etli, cesaretli yetişmelerini ve düzgün, pürüzsüz konuşmayı öğrenmelerini sağlamak içindi.
mekke çevresinde ve harem içinde oturan kabilelerden süt annesi olanlar, her yıl iki defa, yaz ve güz olmak üzere mekke'ye gelirler, çocukları alıp götürürlerdi.
peygamber efendimizi(a.ş) ben'i sa'd b.bekr kabilesinden süt annesi halime hatun götürdü.
peygamberimizin süt kardeşleri şunlardır:
abdullah b. haris,üneyse binti. haris,seyma bint-i haris.
peygamberimizi yetim olduğu için arap kadınları kabul etmemiş; sadece kabilesine götürecek çocuk bulamayan halime, eli boş gitmemesi için peygamberimizi kabul etmişti. peygamberimizi aldıktan sonra halime ve ailesinin yaşam tarzı bir anda değişti.
bunlardan bazılarını halime'nin dilinden dinleyecek olursak; halime hatun der ki;" içinde bulunduğumuz kuraklık ve kıtlık yılında hiç bir şeyimiz kalmamıştı. ben, kır merkebimin üzerinde idim. yanımızda, yaşlı bir devemiz vardı, bize bir damla süt vermiyordu.
üzerinde bulunduğum merkebin ağır yürümesi yol arkadaşlarımı çileden çıkartıyordu. nihayet mekke'ye varıp emzirilecek oğlan çocukları aramaya başladık. icimizden hiç bir kadın muhammedi almak istemiyor, ondan uzak duruyorduk. çünkü, bizler emzireceğimiz çocuğun babasından bahisse kavuşmayı ve ondan armağanlar almayı bekliyorduk.
bir ara muhammed'in dedesi abdulmuttalip ile karşılaştım, bana; ismin nedir? diye sordu. halime dedim. bana; ey halime! benim yanımda bir yetim çocuğum var onu emzirmek için beni sa'd kabilesi kadınlarına teklif ettim öksüz olduğu için kabul etmediler. sen kabul eder misin? ben ,"bana biraz müsaade ette kocama bir danışayım"dedim.
hemen kocamın yanına döndüm, ona haber verdim. kocam izin verince muhammedi aldım. muhammed bize gelince, evimiz öyle bereketlendi ki kocamla hayretler içinde kaldık. sütü çekilmiş olan devemizde sütler fazlaca akmaya, zayıf olan merkebimize, yolda başka hiç bir binek hayvan geçememeye, davarlarımıza inen süt hiç bir davara inmemeye başladı.
peygamberin çocukluğu daha değişikti. daha iki aylık iken, her tarafa yuvarlanmaya çalışıyordu. üç aylık olunca da durmaya çalışıyordu. dört aylık olunca, duvara tutunup yürüyordu. beş aylık olunca bir yere tutunmadan yürüyebiliyordu. altı ayı tamamlayınca, yürümeyi hızlandırmıştı. yedi aylık iken her tarafa gidebiliyor, koşabiliyordu. sekiz aylık iken, konuşuyor, konuşulanı anlayabiliyordu. on aylık iken ok atabiliyordu. iki yılı doldurduğu zaman, oldukça, iri ve gösterişli bir çocuk olmuştu. onu annesine götürdük, amma, biz, onun yüzünden gördüğümüz hayır ve bereketten dolayı, yanımızda bir müddet daha tutmaya çok istekli bulunuyorduk.
hz. amine'nin medine ziyareti ve vefati.
hz. amine peygamberi de yanına alarak medine'deki neccar oğullarından olan dayılarını ziyarete gitti. orada peygamberle, bir ay kadar misafir oldular.
yahudi kavmi peygamberimizi orada görünce onu devamlı kontrol edip hal ve hareketlerine dikkat ediyorlardı. hz. amine yahudilerin peygamberimiz hakkında takındıkları tavırlardan korkmaya başladı ve acilen mekke'ye dönmek için yola koyuldular.
hz. amine, mekke'ye gelirken, yolda hastalanıp evba köyünde durakladı. başucunda duran peygamberimizin yüzene baktı. sonra da şöyle hitap etti: "ey çekilen dehşetli ölüm okundan, allah'ın lütfü ve yardımı ile yüz deve karşılığında kurtulan zatın oğlu! allah, seni, mübarek ve devamlı kılsın! eğer rüyada gördüklerim doğru çıkarsa, sen celal ve bol ikram sahibi tarafından, adem oğullarına helal ve haramı bildirmek üzere gönderileceksin! allah, seni milletlerle birlikte devam edip gelen putlardan, putperestlikten de, esirgeyecek, alıkoyacaktır.
her canlı varlık ölecektir. bende öleceğim. fakat temelli anılacağım çünkü, temiz bir oğul doğurmuş, arkamda hayırlı bir anı bırakmış bulunuyorum demiştir. ve hz. amine ebva da vefat etti. hazret-i amine vefat ettiğinde 30 yaşlarında idi.
dünyada, böylece babasız ve annesiz kalan peygamberimizi, yüce allah, hamisiz bırakmadı: önce dedesi abdulmuttalibin yanında, sonra da amcası ebu talib-in yanında kaldı. peygamberimiz, sekiz yaşına kadar, dedesi abdulmuttalibin yanında, sekiz yaşından sonra da amcası ebu talib-in yanında kaldı.
peygamberimizin ticaret hayatina atilişi.
kureyşliler, öteden beri ticaretle uğraşırlardı. ticaretle uğraşmayanların ise,ellerinde hiç bir şeyleri bulunmazdı. peygamberimizin de, hazreti hatice hesabına ticarete başlamadan önce, ticaretle uğraştığı olmuştur. nitekim, said b.ebu saib, islamiyetten önce peygamberimizin ticaret ortağı idi. peygamberimizin, ticaret yapmak için, sermayesi olmadığından, hazreti hatice peygamberimizi ücretle tuttu ve kureyşlilerden tuttuğu, başka bir zatı da, peygamberimizin yanına kattı. hazreti hatice yapacağı her sefer için, peygamberimize, ücret olarak genç ve yiğit birer erkek deve veriyordu. peygamberimiz, hazreti hatice'nin ticaret malını şam'a götürmek için, ilk defa dört tane erkek ve genç deveye anlaştılar. peygamberimizle kervan halkı şam'a gitmek için yola koyuldular: şam topraklarından büşra'ya vardıklarında peygamberimiz orada getirdiği bütün malları çok karlı bir şekilde satıp alacaklarını aldıktan sonra, mekke'ye yardımcısı olan meysele ile birlikte geri döndü.
peygamberimizin evlenmesi.
peygamberimiz hazreti hatice adına ticaret yaparken, peygamberimizdeki harikulade halleri görmüş ve yardımcısı meysele ile peygamberimize evlilik teklif etmişti. peygamberimiz bu teklifi kabul ederek kureyşlilerin en soylu kadınlarından olan hazreti hatice ile evlendi.
peygamberimizin çocuklari.
peygamberimizin, hazreti hatice'den, iki erkek çocuğu, dört kız çocuğu doğmuştur. isimleri şöyleydi: kasım, abdullah, zeynep, rukayye, ummu kulsum, fatıma ve cariyesi mısırlı maria'dan doğan ibrahim'di.
kabe'nin kureyşliler tarafindan yeniden yapilişi ve peygamberimizin hakemliği.
bir kadın, kabe hareminde buhurdanlıkta öd ağacı yaktığı sırada, buhurdanlıktan sıçrayan bir kıvılcımdan kabe'nin kat kat olan örtüsü tutuşup tamamı ile yanmış, bu yüzden duvarlar da her taraftan gevşeyip çatlamış bulunuyordu. zaman, zaman sahilden gelen sel baskınları ile de kabe'nin tabanı ve duvarları da iyice yıkılacak duruma gelmişti.
bunun için, kureyşliler kabe'nin duvarlarını onarıp sağlamlaştırmak ve üzerine de tavan çatmak istiyorlar, fakat yıkmaya kalkarlarsa azaba uğrayabileceklerinden korkuyorlar, aralarında meşhere ediyorlardı.
ama bu sırada rum tüccarlarından birisine ait olan inşaat malzemesi yüklü bir gemi cüdde sahillerinde parçalandı, bunu fırsat bilen kureyşliler aralarında yardımlaşarak bu batan gemiden kabe inşası için gerekli malzemeleri almış oldular. ve kabe'nin inşaatına başladılar.
hacerul esved taşı yerine konulacağı zaman kabileler, birbirleriyle anlaşamadılar. hatta işi o kadar ilerlettiler ki aralarında kavga yapmaya çok az bir zaman kaldı. kureyşliler, bu iş üzerinde, dört veya beş gece durdular. sonra kureyşin yaşlılarından ebu umeyye b. mügire bir teklifte bulundu;
teklifine göre, mescidin kapısından giren ilk kişi bu taşı koymak için hakem olacaktı. bütün kavmin uluları bu teklifi kabul ettiler. tam bu sırada peygamberimiz içeri girdi, bütün kureyşliler el çırparak el-emin'in hakemliğine razıyız dediler.
peygamberimiz de hakemlik yaparken bütün kabilelerden birer kişi alarak hacerul esved-i bir beze koydurdu ve onu konulacak yere getirttikten sonra besmele çekerek kendi elleriyle hacerul-esvedi yerine koymuş oldu.