so-ko ile kardeşi çe-nu arasında arasında ülkede hakimiyet hususundaki mücadele ve çe-nu'nun kapgan kağan'a sığınmasına dair çin kaynaklarındaki haber ile kitabelerde "kara türgiç" halkının itaate alındığını belirten kayıt so-ko zamanında türgişlere karşı yapılan başarılı seferin gerekçesini göstermektedir. ülkenin bars beğ idaresine verildiği bu tarihte bir kısım türgiş halkının da kengeres (seyhun nehri kıyıları)'e doğru çekildiği anlaşılıyor (ii. gök-türk hakanlığı). gök-türk mücadeleleri sırasında türgişler su-lu adlı bir kara-türgiş çor'unu "kağan" seçtiler (717) ki, çin haberlerine göre, gök-türk uyruklarından mühim bir kısım da bilge'den ayrılarak bu yeni türgiş hakanının hizmetine girmiştir. su-lu başkenti, ta-las'ın kuzeybatısında, balasagun (kuz-uluş) şehri olmak üzere, uzunca süren hakimiyeti zamanında maveraünnehir'den doğuya arap ilerlemesini durdurmak suretiyle, orta asya halkının "arap tebaası" olmasını engelleyen ve üzerinde türklerin tarihi hak sahibi bulunduğu maveraünnehir'i yine türk eline almaya çalışan bir hükümdar olarak görünür.
daha 714'de kuteybe'nin, umumi karargahını merv'den şaş (taşkent bölgesi)'a naklederek oradan kuzeye ve diğer taraftan, kaşgar'a doğru iç-asya ana yolu istikametinde akınlara girişmesi emevi hilafetinin hedeflerini gösterir gibi idi. kuteybe'nin ölümü (715 sonbaharı) üzerine bu ileri harekatta dikkati çeken duraklamanın islam halifelerince hoş karşılanmadığı, hedefe kararlılık içinde yönelecek kumandan bulmak maksadıyla horasan valilerini sık sık değiştirmelerinden anlaşılmaktadır. ancak, valilerin başarısızlığa uğramalarının başlıca sebebi, istiklal istemeleri tabi olan yerli prenslerin araplarla işbirliği isteksizliğinden ziyade, başında kağan su-lu'nun bulunduğu türgiş topluluğunun şiddetli mukavemeti ve hatta, islam'ın dini akidelerini değil, fakat arap sultasını maveraünnehir'den söküp atmak azmi idi.
nitekim bu devirde arap ordularına karşı çıkanların hepsi islam kaynaklarında "türk" olarak belirtilmektedir. büyük mücadelede, tabiiyetle bölgenin ve seyhun ötesi türk ülkelerinin, meşhur îç-asya kervan yolu üzerinde yer alması dolayısıyla, iktisadi ehemmiyeti de büyük rol oynuyordu. halife 'ömer b. abd'il-aziz (717-720) tarafından tayin edilen vali el-cerrah b. 'abdullah'ın seyhun ötesinde giriştiği ilerleme teşebbüsünün, bu kumandanı durdurup muhasara ederek arap kuvvetlerini geri atacak şekilde gelişen türk mukavemetinin karşısında sarsılması, emevileri, aradaki türk engelini kaldırmak için, çin ile temaslar kurmaya sevk etmiş, bu maksatla şüphesiz arapların müsaadesi ve teşviki ile gerek maveraünnehir hükümdarlarından, gerek doğrudan doğruya araplardan çin'e hey'etler gönderilmiş ise de, hiç bir netice elde edilememişti. keza, türgiş devletinin ana siyaseti anlaşıldıktan sonra, bundan aldıkları cesaretle, buhara "hakimi" tuğşad, kümez "hakimi" marayana ve çaganyan hükümdarının araplara karşı yardım için çin'e müracaatları sadece bir nezaket muamelesi ile savuşturulmuştu. çünkü, arap ordularının seyhun ötesine geçmeleri ile aynı zamanda (719) başlayan çin'in batıya doğru gök-türk hakanlığının akamete uğrattığı genişleme siyaseti, bu defa türgiş duvarına çarpma tehlikesiyle karşılaşmakta idi.
çin'in şimdilik "durumu idare" yoluna girmesi dolayısıyla de kendilerini serbest hisseden türgişler batıda faaliyete geçmişlerdi. bunun üzerine maveraünnehir'de beliren arap aleyhtarı hareketler türgiş baskısına iyiden iyiye yardımcı oluyordu. seyhun'u açarak maveraünnehir'e giren türk ordusu kumandanı kül-çor semerkand yakınında ilk büyük başarıyı kazandı: başında sa'id abd'il-aziz'in bulunduğu arap kuvvetlerini mağlup etti ve kumandanını bir müddet çember içinde tuttu (721). bu vali değiştirildi. yerine gelen el-haraçî (721 sonbaharı) şiddet yoluna başvurup, yerlerini terk eden halkı hocend bölgesinde teslim olmaya zorlayarak hepsini öldürttüğü için, canlarını kurtarabilenler kütleler halinde türgiş'lere sığınıyorlardı. maveraünnehir tam bir kargaşa içine düşmüştü. halife hişam (724-743) valiyi azlederek, yerine müslim b. saîd'i getirdi (724). arap askeri kuvvetleri arasında da anlaşmazlık baş göstermiş ve yemenli kuvvetler terk edilmişlerdi.
fergane'ye yürümek üzere, müslim idaresinde, seyhun'u geçen arap ordusuna karşı bizzat hakan su-lu çıktı. ordusuna acele ric'at emri veren müslim, susuz yollardan cebri yürüyüş ile 11 gün çekildi ve taşıyamadığı için bütün ağırlığını yakmaya mecbur kaldıktan sonra da "suya erişemeden" sey-hun yakınında, türgiş'lerle işbirliği halinde bulunan yerli kuvvetler tarafından durduruldu. arkadan da hakan hızla gelmekte olduğu için, nihayet bin müşkülat ile önlerindeki engeli aşabilen arap kuvvetleri, ancak ağır telefat ve zayiat bahasına semerkan'da doğru çekilebildiler.
724'de, seyhun ötesindeki bütün arap kuvvetlerinin geri atılması ile neticelenen ve her tarafta arap nüfuzunun kırılmasına sebep olan bu seferdeki bozgunluk, arapları uzunca bir müddet müdafaada kalmaya zorlamış ve yalnız maveraünnehir'de değil, toharistan'da ve diğer güney bölgelerinde idareciler ve halk türgiş'lere kurtarıcı gözü ile bakmaya başlamışlardı. türk kuvvetlerinin bütün ülkeye yayıldıkları ve maveraünnehir arap muhafız kıt'alarının merkezi semerkand önünde bile göründükleri bu sırada horasan valisi tekrar değiştirildi. yeni vali esed b. 'abdullah al-kasrî, 726'da, huttal'da su-lu kagan karşısında başarısızlığa uğradığı için, bütün maveraünnehir'de arap iktidarının tehlikeye düştüğü bir zamanda azledildi.
ülkede emevilere karşı şii ve abbasi propagandası da hızlanmakta idi. hakan su-lu durumdan faydalandı, yerli muhaliflerle ahenkli bir şekilde çalışarak, buhara'yı zapt etti (728). arap idaresi semerkand, dabüsiya şehirleri ile iki küçük kaleye münhasır kalmıştı. yerli halka birçok müsaadeler vermesine rağmen ümit ettiği ilgiyi göremeyen yeni vali aşras bin abdullah al-sulamî, beykent yakınlarında hakan tarafından sıkıştırılarak, ikinci bir "susuzluk vak'ası" (=yevm'ul-atş)na duçar edildi, nihayet semerkand'a doğru çekilmekte iken yetişen hakan ve kül-çor idaresindeki türgiş kuvvetleri tarafından kemerce kalesinde 58 gün müddetle kuşatıldı. (729)
artık ta harezm'de bile araplara karşı kımıldamalar görülüyordu. su-lu'nun maksadı, semerkand'daki arap merkez ordugahını düşürüp istilacıları maveraünnehir'den tamamen atmaktı. bu sebeple semerkand'ı kuşatmaya hazırlandığı sırada, çarpışmaya cesaret edemeyen karargah kumandanı sevre bin hurr, yeni tayin edilen vali cüneyd bin abdurrahman'il-murrî'yi merv'den imdada çağırdı. fakat geçiş yolu türgişler tarafından kesilmişti. zaruri olarak, dağ yollarına düşen cü-neyd, dar geçitlerin birinde hakan tarafından sıkıştırıldı ("geçit savaşı"="vak'at'üş-şi'b"), yorgunluğa ilaveten susuz da kalan ordusu yer yer baskına uğruyordu. nihayet 12 bin kişilik kuvvetinden 10 bininin telef olması karşılığında, semerkand'a ulaşabildi. durumdan haberdar edilen halife hişam'ın emri ile küfe ve basra'dan 20 bin kişilik bir takviye gücü semerkand'a gelirken, kış da yaklaşmakta olduğundan, daha fazla kalmak istemeyen hakan, buhara'yı da tahliye ederek çekildi (732).
cüneyd'in 734 başlarında ölümü ile, zaten arap nüfuz ve kudreti iyice kırılmış olan horasan vilayetinde "siyah bayrak açan" abbasi taraftarı haris bin sureyc'in belh'i, arkasından valilik merkezi merv şehrini zapt etmesi maveraünnehir'de durumu büsbütün karıştırdı. yeni valilerin üç sene (734-737) kendisi ile uğraşmak zorunda kaldıktan haris sonunda türgişlere iltica etti. hakan su-lu maveraünnehir'e karşı son seferinde hayli müttefik bulmuştu: haris taraftarımızından başka, sogd hükümdarı (yani gürek veya oğlu), usrüşana hakimi, şaş (taçkent bölgesi) hükümdarı, huttal hükümdarı. islam tarihçisi et-taberî'de zikredilen bu liste "maveraünnehir'deki arap nüfuzunun nasıl türklere geçmiş olduğunu" açıkça göstermektedir. ha-kan, belh'e doğru ilerledi. cuzcan'a girdi. önce toharistan'ı araplara karşı ayaklandırarak mahalli bir destek sağlamayı faydalı görüyordu. fakat vali esed bin 'abdullah il-kasrî, hakan ordusunu arkadan vurmaya muvaffak oldu (738. san veya haristan savaşı). esasen su-lu, araplarla birleşen cuz-can hükümdarının hıyanetine uğramıştı.
memleketine dönen ve doğuda da çinlilere karşı bazı başarılar kazanmış olan (717, 726) su-lu kağan, herhalde ömrünü harcadığı bu mücadeleye devam edecekti, fakat kendisi, o zamanlara kadar büyük hizmetlerini gördüğü kül-çor (baga tarkan) tarafından öldürüldü. (738) çin'in, türk başbuğlarını birbirine düşürme planına dayanan tahrikçi siyaseti bir daha hedefine ulaşmış ve esasen so-ko ile çe-nu arasındaki anlaşmazlıktan beri (710'larda) kara ve sarı olmak üzere ikili teşkilat halinde yaşayan türgiş boylarını birbirine iyice düşman etmişti. sarı türgişler üstünlük kazandılar. başbuğları baga tarkan (kül-çor), rakibi kara türgiş başbuğu tu-mo-çe'y'ı yenerek ve onun "kağan" yapılmasını istediği su-lu'nun oğlunu ortadan kaldırarak kendini "kağan" ilan etti. bu arada, çin'in on-ok'lar "ka-ganı" tayin ettiği, aşına ailesinden, hin'i mağlup edip öldürmesi (739), çin'i bu defa kara-türgişleri desteklemeye sevk etti. 742'deki türgiş kağanı il-etmiş kutlug bilge bir kara-türgiş başbuğu idi.
753'de hakan olan ve uygur hakanı moyen-çor'un himayesine giren tanrıda bolmış da bir ka-ra-türgiş idi. uzun süren iki taraf arasındaki mücadeleye karluklar da karışmışlar, böylece, ihtimal peçeneklere menşe teşkil eden ve bilhassa mühim bir tarihi hadise olarak kalabalık oğuz kütlelerinin sır-derya'ya doğru batıya intikalini kolaylaştırmış olan türgiş iktidarı büsbütün zayıflamıştı. nihayet 20 sene içinde gittikçe kuvvetlenen karluklar to-lu ve nu-çi-pi'lere karşı üstünlük kazanarak, ağırlık merkezi çu vadisi olmak üzere kendi hakimiyetlerini kurdular (766).