trabzon hakkında bilgiler listesi için eklenen 31 entry bulunmaktadır.
 

trabzon maçka;

turizm bakımından doğu karadeniz'in ve trabzon'un en önemli ilçelerinden olan maçka'da birçok tarihi eser bulunuyor. dünyaca ünlü sümela manastırının da bulunduğu ilçede, vazelon ve kuştul manastırları da büyük ilgi görüyor. turizm bakımından doğu karadeniz'in ve trabzon'un en önemli ilçelerinden olan maçka, sınırları içerisinde yer alan tarihi eserlerle adeta tarihe ev sahipliği yapıyor.

trabzon-gümüşhane kara yolu üzerinde bulunan maçka, denizden 365 metre yükseklikte bulunuyor. çam ormanlarının süslediği vadilerin bir dere yatağına kurulmuş olan ilçe, doğal güzellikler bakımından trabzon'un en güzel ilçeleri arasında yer alıyor.tamamıyla yüksek ormanlardan oluşan maçka'nın sınırları, 2000 metreye kadar ormanlarla, daha yükseklerde ise yaylalar ve dağlara kadar oluşuyor.

trabzon turizm il müdürü volkan canalioğlu, yaptığı açıklamada, maçka'da son yıllarda büyük bir turizm hareketinin olduğunu belirterek, "maçka bir turizm merkezidir. bunun bu şirin ilçemizde turizmin gelişmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. amacımız, yöremizde turizm daha çok gelişmesi. birçok tarihi eserin bulunduğu maçkayı yerli ve yabancı çok sayıda turist ziyaret ediyor" dedi.

turizm bakımından doğu karadeniz'in ve trabzon'un en önemli ilçelerinden olan maçka'da birçok tarihi eser bulunuyor. ilçede bulunan tarihi eserler ise şunlar:

sümela manastırı: ilk olarak 4. yüzyıl'da atinalı iki keşiş tarafından mevcut bir mağarayı genişleterek yapılan kilise, 6. ve 13. yüzyıllarda da genişletilmiştir. meryem ana'ya ithaf edilen manastır ismini latincedeki "panaghia tou menas" dan (karadağın bakiresi) almaktadır. 1461 yılında bölgenin osmanlı egemenliğine girmesinden sonra da faaliyetlerine devan etmiştir

su kemerleri, kilise ayazma, mutfak, öğrenci odaları, kütüphane, erzak depoları ve mahzenler bulunan manastırdaki frensklerin bir bölümü tahrip edilmiştir. trabzon'a 47 kilometre , maçka'ya 17 kilometre uzaklıkta altındere milli parkı içinde bulunan manastıra, yaz aylarında turizm acenteleri tarafından günü birlik turlar düzenlenmektedir.

vazelon manastırı: maçka'ya 8 kilometre uzaklıkta gümüşhane kara yolu üzerinde çam ormanları arasında yer almaktadır. manastırın ilk kurucusu ve yapım tarihi bilinmemektedir. bununla birlikte bazı araştırmacılar ms 270 ve ms 317 tarihleri arasında kurulduğunu belirtiyorlar. günümüze oldukça büyük değişiklerle gelebilen manastırı, imparator justinianus onartmıştır. bugünkü görünümünde manastırın sağır duvarlı birinci katına batısına merdivenle çıkılmakta ve buradan da küçük bir hole ulaşılmaktadır.

bu girişin iki yanındaki koridorlar ve çevresinde üçerden altı oda yer almaktadır. son derece harap ve perişan durumdaki manastırda yalnızca yapı kalıntıları vardır. manastır 1923 yılında terk edilmiştir. vadi boyunca akan ırmakta kültür balıkçılığı manastıra yakın bir alanda yetiştirilmektedir. manastıra günü birlik turlar acenteler tarafından düzenlenmektedir.

kuştul manastırı: maçka'nın esiroğlu beldesi kuştul köyünde bulunan manastır, vadiye hakim bir tepe üzerinde kurulmuştur. diğer manastırlar kadar önemli olmamakla birlikte gelen yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor.

ilçenin şolma yaylası; merkeze 22 km. uzaklıkta çam ormanları ile çevrilmiş, soğuk suyu düz çimenleri ve çeşitli kokulu çiçekleri ile görülmeye değer bir yayla konumundadır.

maçka ilçesinde turistik değerlere sahip görülmeye değer birçok yayla vardır. bunlardan bazıları; kiraz yaylası, lapazan yaylası, gulindağı yaylası, maura yaylası ve lişer yaylalarıdır. lişer yaylası her yıl 7 temmuz günü çevre yaylalar ve köylerden gelen insanlarla soğuksu şenliklerini kutlamaktadır.

maçka ilçesinde turistik değerlere sahip görülmeye değer bir çok yayla da bulunurken, yaylalar arasında en önemlileri ise kiraz, lapazan, gulindağı, maura ve lişer yaylaları yer alıyor.

maçka köyleri;
yeni isimeski isimyeni isimeski isim
akarsularhankırantaşkudula
akmescitzanoykiremitlisersa
alataşmandiranyonkonaklargalyanmesahor
altındereistalitaköprüyanısahanoy
anayurtkrnasakozağaçaşağı hortokop
ardçlıyaylaiskopyakuşçucibanos
arıkayavalenakaynarcalimli
alaçamkongakırankaşverana
armağankokkumrululolongena
bahçekayaolasaköprüyanısahanoy
barışlızagenamataracıilıksa
bağışlıkonakaocaklıispela
bakımlıağursaoğulağaçkodrul
bakırcılarkizeraormaniçikodila
başaristamaormanüstükusera
cinalicinaliortaköyorthortokop
coşanderekosbitiyosörnekalanmagura
çamlıdüzpaparazaöğütlüguryeni
çatakmeksilasevinçsoldoy
çayırlarçayırlarsındıranaşağımulaka
çamkonakmesohorsukenarıhamurya
çeşmelerzenhaşimşirlikuştul
çıralımelanlısakızlımuhacena
dikkayazaverataşalanmesailli
duralı oksatemellipartiyos
erginarmanosüçgedikboğaç
esiroğluanbelayaylabaşıyukarımulaka
gürgenağaçyanakandozyazılıtaşyanandoz
güzelcepontilayazlıklivera
güzelyaylaferğanlıyemişlikudula
gayretlihozariyerliceyeri
günaysesarayeşilyurthaçavera
hamsiköyciharlıyukarıköyyukarıhortokop
hızarlıhozarıyeniköyyeniköy
işıklaripsoriyüzüncüyılvasinoy
kapıköykapıköyzaferlizelfiri

 

trabzon araklı;

araklı, trabzon ilinin bir ilçesidir.

tarihçesi.
doğu karadeniz'deki diğer yerlerde olduğu gibi araklı'nın da tarih öncesi arkeolojik çalışmalarla aydınlatılmış değildir. ancak bin yıllar boyunca doğu-batı ticaretinin en canlı güzergahı olan ipek yolunun karadenize ulaştığı toprakların üzerinde kurulmuş olması ticari değerinin yanında askeri ve jeostratejik değerlere sahip olması ilçedeki yerleşimin trabzon'dan çok sonra olmadığını düşündürtmektedir. doğu karadeniz'i güneyden kuşatan ve savunmasını kolaylaştıran ,dağlar anadolu'ya hükmeden yönetimlerin bölge üzerinde otorite kurmasını, ticari ve sair ilişkilerle bölge kültürünün değiştirilmesini uzun süre engellemiş kendi bildiğince kendine yeterek yaşamayı benimseyen bir insan tipinin oluşmasına neden olmuştur.hititler döneminde bölgenin madenlerini işleyen halkı haliblerden maden alındığı, asurluların batı iran'dan gelerek bölgeyle sınırlı ticari ilişkilerde bulundukları bilinmektedir. bölge ilk sömürgeci ziyaretini m.ö. 750 yıllarında miletliler vasıtasıyla yaşadı. ancak bu yıllarda kafkasya üzerinden başlayan kimmer akınları sebebiyle sömürgeciler bölge yerleşmeye fırsat bulamadılar. kimmerler'den sonra iskitler, medler ve persler kısa süreli hakimiyetleri olmuştur. trabzon çevresindeki halklardan bunların özelliklerine yaşama biçimlerine yetiştirdikleri karakterlere dair bilgilerden söz eden ksenefon m.ö. 400 yılında bayburt-trabzon yolculuğunda bölgenin yerli halkları olan kolhlar makronlarla savaşlarını eseri anabasiste yazar.diğer kaynaklarda onaylandığı gibi bölge halkı savaşçılık, arıcılık, meyvecilik ve madencilikle meşgul olup, denizden de faydalanır durumdaydılar.

konumu.
araklı, trabzon'un doğusunda olup, ilk yerleşim merkezi bugünkü ilçe merkezinin batısında bulunan 'konakönü' mevkidir. araklı adı, buzluca ve kalecik yakasında yer alan iki kale arasında bulunması nedeniyle, 'arakale'den aldığı varsayılmaktadır. ilçe, 1916 yılında rus işgaline uğramış ve 1918 yılında bu işgal sona ermiştir. fabrikalarıyla, eğitim kurumlarıyla ve yenilenen birçok özel ve resmi kurumu ve de hastanesiyle araklı, trabzon'un hızla gelişen ilçelerinden biridir. trabzon'un en güzel yerinde olan ilçemiz, en genç nüfusun olduğu bir ilçedir

araklı'nın 70 km. güneyinde bulunan çam ağaçlarıyla kaplı 'pazarcık' turizm bakanlığınca turizm merkezi olarak ilan edilmiştir. pazarcık'a girişte pazarcık mağarası bulunmaktadır. yeşilyurt beldesi yılantaş yayla'sında her yıl 25 ağustos'ta şenlikler yapılmaktadır. yeşilyurt'ta, 1. dünya savaşından kalma bir şehitlik bulunmaktadır. ilçe merkezine 10 km. uzaklıkta bereketli köyünde 'acısu' olarak bilinen maden suyu vardır. ayrıca 55 km. uzaklıkta çörmeler pilitli'de ve 80 km. uzaklıkta balahor'da maden suyu şifalı olarak bilinmektedir.

ekonomi.
araklı, 372 km'lik bir alana sahip olup ahu dağ silsilesi ile küçükdere dağ silsilesinin kıyıya kısmen dik olarak inmesinin belli oranda iç kısımlara kadar uzanmasını sağlamıştır. arazi yapısının çok engebeli ve dağlık olması tarıma olan ilgiyi azaltmıştır.tarım sınırı kıyıdan yaklaşık 600 km ye kadar çıkmaktadır. ilçede yoğun olarak mısır, fındık ve çay üretimi yapılabilmektedir. bunun yanında önemli olmayan miktarlarda baklagil de yetiştirilmektedir. ilçemde hala geleneksel "ahır" hayvancılığı devam etmektedir. etinden, sütünden ve derisinden gereği gibi yararlanma beklentisi ve becerisi oluşamamıştır. halk daha çok kendi ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir hayvan bakıcılığı yapmaktadır. ilçede ve köylerinde toplam 247 adet saf "jersey" ineği bulunmaktadır, bu rakam, ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalmaktadır. ayrıca 9223 tane de yerli kara inek olduğu ilçe tarım müdürlüğünün verilerinde tespit edilmiştir. arıcılık, yavaş yavaş olsa da gelişmektedir. 1650 arı kovanı ile 181 belgeli arıcı yılda 4500 ton bal üretmektedir. özellikle bölgede üretilen ve "cifin" denilen çiçeğin özünün de karıştığı için "delibal" olarak adlandırılan bu balın besin değeri yüksek olduğu bilinmektedir. denizlerimizde çeşitli sebeplerden meydana gelen verimsizlik denize kıyısı olan ilçemiz içinde olumsuzluklar oluşturmuştur. bunun yanında bilinçsiz avlanma neticesinde ilçe deniz kıyısında olmasına rağmen yeterli oranda balık tüketememektedir. ancak son yıllarda sahil güvenlik teşkilatının kurulması, bu tür avlanmaları ve balık nesillerinin tükenmesini önleyici uygulamaları başlatmıştır.

 

trabzon of;

of, trabzon ilinin doğusunda yer alan ve tarihi çok eskilere dayanan köklü bir ilçedir. arazisini of'tan karadeniz'e dökülen solaklı, baltacı ve iyidere derelerinin aşağı havzaları oluşturur. ilçenin güneyinde hayrat ve dernekpazarı ilçeleri, doğusunda rize ili, batısında sürmene ilçesi ve kuzeyinde karadeniz bulunur. ilçemiz osmanlı döneminde ve cumhuriyet'in ilk yıllarında daha büyük yüz ölçüme sahipti. fakat; 1948 yılında çaykara'nın, 1990 yılında da hayrat'ın ilçe olmasıyla ilçemizin yüz ölçümü küçülmüştür. ilçemiz, ülkemizin yönetiminde söz sahibi olan bir çok siyasetçi ve bürokrat yetiştirmiştir. ilçemiz tarih, kültür, siyasi ve ekonomik olarak ülkemizin sayılı zengin ilçelerindendir.

of isminin nereden geldiğini savunan üç görüş vardır.

birinci görüş; yunanca ofis (yılan) kelimesinin türeğidir. bölgenin parçalı bir arazi yapısına sahip olması nedeniyle yollarının tıpkı bir yılan kıvrımı gibi şekil almasından dolayı bu ismin verildiği söylenmektedir.

ikinci görüş; eski çağlarda yörenin turani kökenli ve silah yapımında oldukça usta olan boylarla meskun olması dolayısıyla, isminin de güney sibirya türklerinde silah anlamına gelen "op" kelimesinin halk arasında "of" şeklini aldığı rivayet edilmektedir.

üçüncü görüş; kuman menşeli "ofşin" ya da "afşin" ( anlamı, hiddetli bir tavırla vatanını korumak ) kelimesinin giderek halk arasında of şekliyle anılmasıyla türemiştir.

doğu karadeniz bölgesinin yerli halkının milattan binlerce yıl önce orta asya'dan göç etmiş turani irkına mensup insanlar olması ve bu insanların bulundukları şehirlere türkçe ad vermeleri, bu adların bu şekilde günümüze kadar gelmeleri ( kondu ) dikkate alınarak bir değerlendirme yapılırsa, ikinci görüşün gerçeğe daha yakın olduğu düşünülmektedir. (trabzon= tibaren)

tarihçe.
doğu karadeniz bölgesinin tarihi ve özellikle bölgenin en önemli şehri olan trabzon'un tarihi ele alındığında, batılı tarihçilerin büyük bir çoğunluğu bölge tarihinin yunan kolonileriyle başladığını vurgulamaktadırlar. halbuki bölgeye yunan kolonileri gelmeden önce bir çok tarihçinin de belirttiği gibi bölgede turani ırkına mensup kavimler bulunmakta idi. turani ırkına mensup insanlar milattan binlerce yıl önce orta asya'dan göç ederek doğu karadeniz bölgesine yerleşmişlerdir. bölge muhtelif zamanlarda yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve kısa süreli koloniler kurulmuştur. bu koloni idareleri, yerli turani halkı kapsamıyordu. bu koloni devletlerinin en güçlü oldukları zamanlarda bile hükümranlıkları ancak bulundukları surlar içinde sınırlı kalmıştır. sur dışında yaşayan turani kavimler ise oğuz-türkmen ve çepni türklerinin hakimiyeti altında yaşamışlardır.

bölge, roma imparatorluğunun parçalanmasıyla doğu roma olarak bilinen bizans'ın payına düşer. bu hakimiyet, 1204 yılında latinlerin istanbul'u işgal etmesine kadar devam eder. bu tarihten sonra 1461 yılına kadar (fatih sultan mehmet'in trabzon'u fethi), yine bizans imparatorluğunun uzantısı olan, bizans hanedanı komnenosların kurmuş olduğu trabzon rum devletinin egemenliğinde kalır. 4. yy. başlarında hristiyanlığın roma imparatorluğu tarafından resmi din olarak kabul edilmesiyle, bu din halk arasında hızla ve serbestçe yayılmaya başladı. daha önce doğu karadeniz'de yaşayan kavimler de hristiyanlığa geçmeye başladılar. hıristiyanlaşan bu kavimler tedrici bir şekilde doğu kilisesinin resmi dili olan yunancayı öğrenmek zorunda kaldılar. özellikle 10. yy. dan sonra papazların telkinleriyle bu dili konuşmak daha da yaygınlaştı. zira papazlar "incil'in dili dışında bir dilde konuşulan her kelime cehenneme gitmek için işlenen bir günah olarak hesaplanacaktır" şeklinde telkinlerde bulunmakta idi. bu durum, yerel halkın kendi dilleriyle karışık bir yunanca ya da halk arasında bilinen adıyla rumca konuşulmasına neden olmuştur. izlenen bu bizans siyaseti, yerel dillerin, inançların ve geleneklerin büyük bir çoğunluğunun belleklerden silinmesine, kısaca yerli unsurların asilime olmasına neden olmuştur.

12. asırda 40 bin kuman ailesi gürcistan üzerinden göç ederek doğu karadeniz'e yerleşmiştir. trabzon yöresine yerleşen kumanlar hristiyanlığı kabul etmelerine rağmen, türk kimliklerini asla unutmamışlardır. hatta öz türkçe isimler kullandıkları trabzon rum devletine ait belgelerden ve osmanlı arşivlerinden anlaşılmaktadır.

işgal ve direnişler.
ruslar, 24 şubat 1916'da rizeyi, 15 mart 1916'da of'u, 18 nisan 1916'da trabzon'u işgal ettiler. ruslara karşı ilk önemli direniş of ile rize arasındaki baltacı deresinde olmuştur. bu direniş yaklaşık bir ay sürmüştür. of'un işgaliyle solaklı vadisinde bir direniş meydana geldi. ruslar bu direnişi kırarak soğanlı ve demirkapı geçitlerinden bayburt'a inmeyi düşünüyordu. rusların bu tasarısı ilk aşamada pek faydalı olmadı. zira bölgenin gerçek sahipleri olan türkler, rus kuvvetlerine büyük kayıplar verdirdiler. fakat sayıca üstün olan ruslar bir süre sonra çaykara'nın aşağı köylerini işgal etmeye başladılar. yöre halkı kıyıdan uzakta olduğu için daha çok dağlık kesime, iç kesimlere doğru çekilmek zorunda kaldı. bu çekilme sırasında direnişlerine devam etmişlerdir. geri çekilen askerler of'un bütün köyleri ve yakın kazalardan toplanan gönüllüler ile trabzon hapishanesindeki mahkumların da izin alarak, müfreze halinde gönüllü olarak katılmalarıyla baltacı deresinin batı yanında ruslara karşı savunma hattı oluşturuldu.

savaşın en şiddetli günleri:
07 mart 1916 : düşman ilk saldırıya başladı. düşman baltacı deresinden geri atıldı. 26 şehit verdik.
08 mart 1916 : iki gün sürdü. düşman geri püskürtüldü.
10-11 mart 1916 : düşman karadan ve denizden saldırdı, her tarafı yaktı. 200 kumandan 380 şehit verdik.
12 mart 1916 : 11. alay sürmene'ye nakledildi. kelali tepelerinde verilen mücadelede başarısız olundu. göç başladı.
13 mart 1916 : rus donanması savaşa girdi.
14 mart 1916 : düşman 600 ölü, 800 yaralı verdi. baltacı deresi kana bulandı.
15 mart 1916 : ruslar donanma sayesinde karaya asker çıkarmaya devam etti.

rus ordusu sivil halkın üzerine yüklenmiş ve 15 mart 1916'da of'a girmiştir. ruslar solaklı vadisinden yukarıya doğru giderken oflu halk mücadele ettiyse de; ispir'e asker çıkarılmasıyla of işgal edilmiş oldu. 20 nisan 1916'da ruslar madur dağının güneyinde leman suyu ve öküzlü yaylası'na kadar ilerledi. bayburt'taki 3. ordumuz, karşı taarruza geçerek sürmene-of istikametinde denize ulaşmayı, rus ordusunu imha etmeyi ve trabzon'u kurtarmayı planlıyordu. hazırlıklarını tamamlayarak 1916 yılının haziranında harekete geçti. 22 haziran'da sultan murat-pistoklu hanları arasındaki 60 km'lik mesafede gece baskınları düzenlendi. 23 haziran 1916'da çoğu çanakkale'den dönen miralay kazım komutasındaki birliğimiz rusların keşif kolunu yurt yayla'sında süngüden geçirmiştir. ikinci büyük taarruz sultan murat tepesinde başladı. topçu ateşi desteğiyle rusların bütün siperleri ele geçirildi. burada ruslara büyük zayiat verdirildi. rusların kayıpları 1000'den fazla ölü ve çok sayıda esirdi. daha önce birliği ile birlikte burada şehit olacağını rüyasında gören seyfeddin bey ve kahraman mehmetçiklerimiz şüheda tepesini ruslardan almıştır. fakat bir subay, bir astsubay ve 70 er şehit verdik. haziran ayının 27'sinde harmantepe-kabanbaşı hattında 36 saat devam eden mücadelede 60. alayımız 7 zabıt ve 150 er şehit vererek rusları geri püskürtmüştür. 12 şubat 1918'de, vehip paşa komutasındaki 3. kafkas ordusu ileri harekata girişti. trabzonlu albay hacı hamdi bey komutasındaki 37. tümen, giresun'daki 123. alay ile takviye edilerek trabzon üzerine yola çıktı. bölgedeki çeteleri temizleyerek ilerleyen birlikler, 15 şubat 1918'de vakfıkebir'i, 17 şubat 1918'de akçaabat'ı geri aldılar. birkaç gün içinde çevreyi temizleyerek trabzon'a girdiler. 24 şubat 1918'de trabzon ruslardan geri alındı. doğuya doğru ilerleyen türk birlikleri 28 şubat 1918'de of'u düşmandan geri aldı.

m.ö. binlerce yıl orta asya'dan göç eden kavimler doğu karadeniz kıyılarına yerleşmiştir. hatta m.s. 500'de bulgar türklerinin bir bölümü trabzon ve çevresine yerleşmişlerdir. 1057 yılında da türkmenlerin öncüleri doğu karadeniz'e ulaşmışlar ve akınlarını kıyılara yoğunlaştırmışlardır. sonuçta da 1072 yılında trabzon türkler tarafından fethedilmiştir. 3 yıl süren bu yerleşimden sonra trabzon, yeniden theodor gavras tarafından geri alınır. 12. asırda 40 bin kuman ailesi, gürcistan üzerinden göç ederek doğu karadeniz'e yerleşmişlerdir. bu kuman aileleri daha sonra hristiyanlaşmışlardır ama türklüklerini asla unutmamışlardır. 1280'li yıllarda çepni türkleri büyük bir kitle olarak doğu karadeniz bölgesi'ne yerleştiler. türklerin bu yoğun akınları rumları kalelere çekilip sığınma zorunda bıraktı. zaten buralarda yoğun rum kitleleri yoktu. bölge hristiyan türklerden oluşmakta idi. milattan binlerce yıl öncesinde turani ırkına mensup orta asya'dan doğu karadeniz'e göç eden insanlar trabzon ve çevresinin yerlilerini oluşturmaktadır. bunu trabzon rum devletinin resmi kilise kayıtlarındaki türkçe kişi isimleri ve bölgede yer alan bazı türkçe yer adları kanıtlar niteliktedir.

günden güne büyüyen ve gelişen şehrimiz, tarih boyunca trabzon'a bir geçit ve trabzon'un en önemli ilçelerinden biri olmuştur.

 
üst bottom