tokat ilinin tarihi hakkında bilgiler listesi

tokat ilinin tarihi hakkında bilgiler listesi için eklenen 2 entry bulunmaktadır.
 

tokat,uygarlıkların merkezi olan anadolu' da, zengin doğal kaynakları, jeostratejik konumu nedeni ile, beyliklerin, devletlerin ve imparatorlukların yaşama ve fetih alanı olmuştur. orta karadeniz dağlarından güneye, anadolu'nun içlerine doğru, değişik rakımlarda dizi dizi yaylalar, ovalar, bağ ve bahçeler içindeki akarsularıyla, dünyada benzeri az olan bu cennet ilimiz, canlı ve zengin tarihinin izlerini bugün de yaşatmaktadır.

tokat merkez olmak üzere, zile'den reşadiye'ye, erbaa ve niksar'dan artova'ya kadar, ilçe ve köylere yayılmış sayısız tarihi varlıklarımızın pek çoğu, 5000 yıldan bu yana istilalar, savaşlar, depremler ve tahribatlarla yok olmuş veya yıkılmışlardır. yer altında kalanlar gün ışığına çıkarılmayı beklerken, günümüze kadar oluşan pek çok anıt eser de yeterince korunamamaktadır. büyük atatürk'ün "misak-ı milli" diyerek, sınırlarını çizdiği engin tarihi değerlerini araştırmak, ortaya çıkarmak, korumak, yeni kuşaklara ve tüm dünyaya tanıtmak, kültürümüzün, yurt sevgimizin bugünü ve geleceği için milli görevimizdir.

büyük hitit imparatorluğu batıdan gelen balkan kavimleri önünde dağılıp güney doğuya göçerken, balkan asıllı frig kavimleri, 500 yıl sürecek uygarlıklarını anadolu'da kurmaya başlarlar. sonraları. doğudan güçlü pers, batıdan büyük iskender istilası anadoluyu baştan sona aşar. m.ö. 4. yüzyıla geldiğimizde, bölgenin eski halkı hatti'ler, hitit'ler, hurri'ler mitanni'ler, frig'ler zaman içinde yeni kavimlerle kaynaşmış, terk ettikleri kentler üzerine, pers, helenistik ve pontus kentleri kurulmaya başlanmıştır. tokat ilindeki kelkit, yeşil ırmak ve çekerek nehirleri boyunca kurulu hitit ve frig yerleşim alanları, m.ö. 2500-400 arasında, yüksek düzeyde sanat ve kültür yaşamına sahip olmuştur.

m.ö. 6. yüzyıl ortalarından, 4. yüzyılın sonuna kadar pers egemenliğine giren anadolu'da tokat ve çevresini yöneten güçlü satrapları m.ö. 333 de büyük iskender'in hızlı ve hırslı istilası ile şaşkına dönen mağrur pers kralları teslim olurken, anadolu'da helenistik çağ başlamaktadır. 300 yıl süren ve sanat etkinliklerinin zirveye çıktığı bu dönem daha sonra roma'ya miras kalacaktır.

m. ö. 1. yüzyılda küçük asya fethine girişen roma imparatorları, batıdan başlayarak, anadolu'nun iki önemli yerleşme bölgesi olan, kayseri kapadokya'sı ile kuzeyde tokat'ın (comana) merkezi olduğu pontika kapadokya'sını ele geçirirler. ancak yörede güçlü bir devlet kuran pontus kralları mithridat' lar roma'ya şiddetle direnmişlerdir. m.ö. 47 de, sezar orduları ile zileye gelir. 5 aat süren savaş sonunda pontus kralı 2. pharnakes'i yener. "geldim, gördüm, yendim." dediği, tarihe mal olan sözcüklede zile'deki başarısını özetler. tokat (comana), niksar ( neocaesarea), sulusaray (sebastopolis), zile(zela) m.s. 5. yüzyıla kadar birer roma eyalet şehri olmuşlardır.

4. yüzyıl sonunda roma imparatorluğu yıkılır. doğuda devam eden yeni bizans imparatorluğu, roma devlet düzenine sahip çıkar. ancak genç roma kültür ve sanatını hristiyan dini ile yorumlar, kendine özgü, yepyeni bir uygarlığı tüm anadolu'ya yayar. 1000 yıl gibi uzun süren bizans egemenliği, hristiyanlığı anadolu'da himaye etmiş, kurumlaştırmıştır. tokat ve niksar pontika kapadokyası'nın piskoposluk merkezleri olmuştur.

1071 yılına geldiğimizde, 600 yıldır devam eden bizans gücünün, selçuk ve danışment türkleri karşısında gerilemeye başladığını görüyoruz.

11. yüzyıldan 14. yüzyıl sonuna kadar geçen 300 yıl, anadolu'da, birçok devletin kaderini belirleyen, karmaşık ve amansız mücadelelerle doludur. tarihçiler için en bol kaynağında bu devirde yaratıldığını görüyoruz.

12. yüzyılda, bizans imparatorluğu giderek güçlenen türk-islam devletleri karşısında çökmeye başlamıştır. selçuklular doğu ve orta anadoluyu, danişment'ler merkezi sivas ve niksar olan kuzey anadolu'nun iç bölgelerini ele geçirirlerken, kutsal topraklara ulaşmak isteyen haçlı orduları, dört bir yandan anadolu'ya çıkarlar. bizans, selçuk, danişment, haçlı çatışmaları derken, arkasından moğol akınları silindir gibi gelerek, anadolu'ya girerler. yöremiz dost ve düşmanın karıştığı tam bir savaş ve güç arenasına döner. bu arada, anadolu'da kurulu pek çok küçük hristiyan krallık ve beylikleri de büyüklerin ayakları altında ölüm-kalım mücadelesi vermektedirler.

13. yüzyıl sonuna kadar sürüp giden ve hareketli dönemde, aynı gün el değiştiren kentler, yıkılıp yıkılmış, sabah cami olan yer akşam kilise ertesi sabah tekrar camiye dönüştürülmüştür. ayaklanmalar, kanlı hanedan ve taht kavgaları, ihanet ve servet çatışmaları ile anadolu'da yer yerinden oynamıştır.

bu dönemin en önemli uygarlığı şüphesiz selçuk türklerinin anadolu'da yarattığı hamanist kültür, sanat, bayındırlık, mimarlık ve bilimsel çalışmalardır. tokat yöresinde hemen yüz yüze geldiğimiz, özü güzellik ve sabır olan bu uygarlık, mücadelerle geçen 2. yüzyıl gibi kısa zamanda anadolu'nun her yanına yayılabilmiştir.

13. yüzyıl, acımasız moğol hanları yüz binlerce anadolu insanını kılıçtan geçirmektedirler. islam-hristiyan herkesin can derdine düştüğü bu yıllarda, yıkılmaya başlayan selçuklu hanedanını kurtarma çareleri arayan "muineddin pervane'nin moğollarla anlaşması, tokat'tan devleti 15 yıl akıl almaz entrikalarla yönetmesi, sultan rükneddin kiliçarslan'ı boğdurup yerine giyasettin keyhüsrev'i geçirmesi, mecalsiz selçuklu devletinin çöküşü, ilhanlı hanı olcayton'un doğu anadoluyu işgali, iran moğollarının, ertana beylerinin tokat ve yöresindeki hakimiyeti, kadi burhanettin dönemi, dirayetsizlik, huzursuzluk ve isyanlar. en önemlisi devletin güçlü zamanından sin hristiyanlar tekrar kent, kale ve köylere dönmektedirler. ahali sahipsiz, şaşkın ve korkulu... burada evliya çelebi'den aldığımız ve tokat ile ilgili haci bektaş veli'nin kehanetini verelim.

12. yüzyılda horasandan gelip söğut'te ertuğrul ve osman bey'e giderken tokat kalesinin kafirler tarafından yeniden zapt olduğunu görür ve sümbüllü denilen bağda oturarak "inşallah yakında yıldırım gibi bir er çıkıp tokat'ı fetheder" diye kehanette bulunur. sümbül bağında bir halifesini seccade sahibi ederek bırakır. o zat hala "sümbüllü baba " adıyla meşhur bir kutup olup orada gömülüdür.

hacı bektaş veli'nin kehaneti 175 yıl sonra doğru çıkar. 1392 de yildirim beyazit tokat'ı tüm çevresi ile osmanlı birliğine dahil eder. yükselme devrinde selçukluların bıraktığı yerden başlayan osmanlılar tokat'ı önemli bir ticaret ve kültür merkezi haline getirirler. günümüzde de kullanılan pek çok tarihi anıt, üç asır süren bu yükselme yıllarında yapılmıştır. sayısız saray, han, medrese ve zaviyenin yer aldığı tokat'ta başta molla lütfi, ibn-i kemal, molla hüsrev gibi alimler olmak üzere pek çok devlet adamı, sanatçı, bilim adamı, tarihçi, bektaşi ve mevlevi alimleri bu çağlarda yetişmiş, osmanlı imparatorluğunun yükselmesinde ve birliğinde önemli katkıları olmuştur.

17. yüzyılın bitimi ile beraber gerileyen imparatorluk döneminde tokat olumsuz etkilenmiş, gelişme ve canlılığını yitirmiştir.

20. yüzyıl başlarında birinci dünya savaşının acı günlerini yaşayan tokat 1920 sevr anlaşması ile parçalanmış anadolu'dan arta kalan bir avuç türk bölgesi içinde kalmıştır.

tokat müzesi: selçuklu vezirlerinden muineddin süleyman pervane tarafından 1277´de yaptırılan külliyenin, tıp eğitiminin verildiği şifahanesi mavi çinileri nedeniyle gökmedrese adıyla da biliniyor. bu anıtsal yapı bugün arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği müze. müzede ilk tunç çağından itibaren hitit, phyryg, hellenistik, roma, bizans, selçuklu ve osmanlı devirlerine ait eserler bulunuyor.

sulusaray: tokat'ın 68. km. güneybatısında bulunmaktadır. höyüğün m.ö. 3000 yılında eski tunç, m.ö. 2000 yılında hitit, m.ö. 1000 yılında frigler zamanında iskan edilmiş olduğu, kazılarda ortaya çıkan pişmiş toprak eserlerle tespit edilmiş olup, çıkan bu eserler tokat müzesinde sergilenmektedir. ayrıca antik kentte yapılan çalışmalarda antik kentin sur duvarları, bir kilise kalıntısı, bir hamam ayrıca tabanı mozaiklerle kaplı olan sağlık merkezinin varlığı tespit edilmiştir. bu mozaikler sulusaray'da kapalı bir salonda teşhir edilmektedir.

yağlıbasan medresesi: danişmentliler zamanında, nizamettin yağıbasan´ın saltanat yıllarında (1142-1164) yaptırılan, selçuklulardan izzettin keykavus zamanında onarılan medrese anadolu'nun, günümüze kalan en eski türk yapılarından.

tokat kalesi: is 5. veya 6. yüzyıllarda inşa edilen, 500 yıl bizans egemenliğinde kalan 28 burçlu kale, selçuklular ve osmanlılar tarafından da kullanıldı. tokat şehrinin merkezine yakın bir yerde dik ve sarp kayalar üzerinde inşa edilmiştir.kalenin, bugün molozlarla dolu bulunan gizli geçidi, kayalara oyulu 362 basamaklı merdivenle kente kadar iniyordu.

komana: tokat'tan karadeniz'e açılan niksar yolunun 9.km'sinde, yeşilırmak'ın ortasından aktığı cennet gibi bir saha içerisindedir. aynı zamanda ilimizin en önemli mesire yeridir. milattan önceki yıllarda kurulmuş antik komana kentinin bulunduğu alanlardır. 1940'larda yapılan yüzey araştırmalarında burada hellenistik ve roma dönemlerine ait kalıntılar bulunmuştur. kentin içinde tapınaklar ve saraylar bulunmaktadır.
meydan camii (hatuniye camii): sultan ii.bayezıt'ın annesi gülbahar hatun tarafından yaptırılmış cami kayıtlarda "hatuniye camii" olarak geçer. meydan mahallesinde, adını aldığı geniş bir alanda 1474 yılında yaptırılan cami, 1939 ve 1943 yıllarındaki depremlerden büyük hasar görmüştür.

latifoğlu konağı: 19. yüzyıl türk barok mimarisinin şaheseri olan anadolu konaklarının tüm mimari özelliklerini ihtiva eden iki katlı ahşap karkas ve kerpiç malzeme ile inşa edilmiştir. halen müze ev olarak kullanılmaktadır. konakta ahşap işçiliğinin en güzel örneklerini görmek mümkündür.

taşhan: gazi osman paşa bulvarı üzerinde olan tarihi taşhan, osmanlı devrinin en güzel eseridir. tokat şehir merkezinde ve müzenin yanındadır. şehre gelen yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeridir. dikdörtgen planlı, iki katlı, ortası açık avlulu ve kerpiç kullanılarak yapılan eserin 93 kapısı vardır. günümüzde halen kullanılmakta ve binada çeşitli el sanatları üretilerek sergilenmektedir.

masat höyük: tokat'ın zile ilçesi yalınyazı kasabasında yer alan masat höyük'de m.ö.3000'de eski tunç çağı, m.ö. 2000'de hitit çağı, m.ö. 1000'de frig çağını yaşayan 3 dönem mevcuttur. masat höyükte kayseri'de hitit imparatorluğuna bağlı bir uç beyinin sarayı bulunmuştur. pişmiş toprak, metal ve cam eserlerin yanında hitit hiyeroglif (resim yazısı) yazısı ile yazılmış tablet en önemli eserdir.

tokat ismi türkçede bildiğimiz “tokat” kelimesinden gelir. tokat’ta bulunan kalenin ismi “comano pontica” idi. anadoluyu fetheden selçuklu oğuz türkleri, bu kaleyi alınca bizans ordusuna çok ağır bir tokat vurmuş olduğu kabul edildi. böylece bizans'a vurulan tokat bu şehrin ismi olarak yerleşti. şehre “tokat” ismi verildi.

tokat isminin gerçek menşeiyse bizanslılara âit “comano pontica” kalesini kuşatan selçuklu ordusunun kumandanı melik danişmend gâzi, kale hakkında bilgi almak için bir türk askerini kaleye gizlice gönderdi. kaleye giren türk askeri, bilgi toplarken bizanslı askerler etrafını kuşattı. 20 bizans askeriyle boğuşan bu yiğit, her birini birer tokatla yere serip kaçıp kurtuldu. bu boğuşmayı kale burcundan seyreden kale komutanı; “türk’ün tokadı bu ise silahı nasıl olur?” diyerek korkmaya başladı ve kalenin burçlarına teslim bayrağı çekerek teslim oldu. zafer, kahraman bir türk askerinin tokadıyla kazanılmış olduğundan, bu askerin hatırasına şehre “tokat” ismi verildi. kale, bizans'ın anadolu'daki en önemli kalelerinden biri ve başta geleniydi.

 

tokat'in eski isimleri;
komana (antik bizans)
evdoksia, dokia (antik bizans)
dokat (arap)
kah-cun (iran)
dar ün-nusret (selçuk)
sobaru (moğol)
dar ün-nasr (yildirim beyazit,osmanli devleti)
tokat (osmanli ve cumhuriyet dönemi)

 

Bu listeler ilginizi çekebilir!

üst bottom