mustafa kemal atatürk hakkında bilgiler listesi

mustafa kemal atatürk hakkında bilgiler listesi için eklenen 44 entry bulunmaktadır.
 

atatürk'ün yazdığı kitaplar.
1) medeni bilgiler
2) arıburun muharebeleri raporu
3) atatürk'ün hatıra defteri
4) mustafa kemal atatürk'ün karlasbad hatıraları
5) zabıt ve kumandan ile hasbıhal
6) cumalı ordusu
7) takımın muharebe eğitimi
8) geometri
9) taktik meselenin çözümü ve emirlerin yazılmasına ilişkin öğütler
10) bölüğün muharebe eğitimi
11) taktik tatbikat gezileri

nutuk
yurdumuzun parçalanıp, işgal edildiği günlerden başlayarak, türk tarihinde bir dönüm noktası olan istiklal savaşını, türkiye cumhuriyetinin kuruluşunu ve inkılapların yapılışını anlatan nutuk, siyasi ve milli tarihimizin birinci elden, değerli bir kaynak eseridir.

atatürk'ün kendi kaleminden çıkan bu eser, yine atatürk tarafından, cumhuriyet halk partisinin 15-20 ekim 1927 tarihleri arasında ankara'da toplanan ikinci kurultayında 36,5 saat süren ve altı günde okunan tarihi bir hitabeye dayandığı için nutuk adını almıştır.

nutuk yalnız geçmiş devrin bir hikayesi olarak dünümüzü anlatmakla kalmayıp, yakın tarihimizden alınan ibret dolu tecrübelerle, milli varlığımızın bugününe de yarınına da ışık tutabilen bir değer taşımaktadır.

nutuk, milleti ülkenin geleceğini belirleyecek olan milli birlik ilkesi etrafında bilinçlendirip, kenetlendirerek, milli irade ve milli hakimiyet kavramlarının harekete dönüştürülmesi yoluyla, türkiye büyük millet meclisinin kuruluşundan cumhuriyetin ilanına kadar uzanan başarılı bir tarihi akışın hikayesidir.

nutuk ilk defa 1927 yılında, biri asıl metin, diğeri belgeler olmak üzere arap harfleriyle iki cilt olarak yayınlanmıştır. aynı yıl, tek cilt halinde lüks bir baskısı da yapılmıştır. yazı inkılabından sonra, bu ilk metnin okunması güçleştiğinden, 1934 yılında, milli eğitim bakanlığınca üç cilt olarak yeniden basılmıştır. nutuk, atatürk kültür dil ve tarih yüksek kurumu atatürk araştırma merkezince yeniden basılmıştır.

bölüğün muharebe eğitimi

"bölük muharebe eğitimi" olarak yayınlanan eser, meskun yerlerde muharebe, savunma ve taarruz konularını kapsamaktadır. meskun yerlerin sınırlayıcı durumlarının muharebeye etkisi, savunma mevziinin seçimi, savunma mevziinin hazırlanması, ateş sahalarının temizlenmesi, ateş taksimi, ateş tutmayan ölü bölgelerin kapatılması ve mevziini işgali gibi savunmanın esasını oluşturan konular işlenmiştir. ayrıca taarruzda birliğin aldığı tertip ve düzen, ilerleme, ateş üstünlüğü, ihtiyatların kullanılması gibi taarruz harekatında her zaman karşılaşılacak konular ele alınmıştır.

genç kurmay ön yüzbaşı mustafa kemal (atatürk) tarafından, almanca aslından tercüme edilen ve bağlı olduğu ordunun eğitimine katkısı olan bu eserden yeni nesillerin de faydalanabilmeleri için bugünkü türkçe'ye çevrilmiştir.

cumali ordugahi

cumalı ordugahı; makedonya bölgesinde, köprülü - iştip yolu üzerinde bulunmaktadır. bu ordugahta, 3. süvari tümen komutanı tuğgeneral suphi paşa'nın komutası altında kurulan bir süvari tugayına eğitim ve manevra yaptırılmıştır. bu manevraya katılan mustafa kemal, "cumalı ordugahı" adlı eserini yazmış; süvari, bölük, alay, tugay eğitim ve manevralarını anlatmıştır.

mustafa kemal bir kurmay subay olarak teorik bilgilere önem vermekte, ancak askeri tatbikat ve manevralardan sadece katılanların yararlanmasını yeterli görmemektedir. bu yüzden, 10 gün süren bu tatbikat sırasında tuttuğu gözlem notlarını, hazırlanan meseleleri ve komutanların yaptıkları eleştirileri yazmış, bol kroki ile küçük bir broşür haline dönüştürmüştür. 12 eylül 1909'da tamamladığı bu eseri, selanik'te 1909 yılında matbaa harfleriyle basılmıştır. eser; 39 sayfa metin ve 7 adet krokiden oluşmaktadır.

takimin muharebe eğitimi

bu kitap; berlin askeri üniversitesi eski müdürlerinden general litzmann'ın "seferber mevcudunda takım, bölük ve taburun muharebe talimleri" adlı eserinin ilk bölümünü oluşturmakta olup, selanik'te 3.ordu karargahında görevli, kurmay kıdemli yüzbaşı mustafa kemal tarafından almanca'dan osmanlıca diline çevrilmiş ve 1908 yılında selanik asır matbaasında basılmıştır.

kitabın özü; seferi tam mevcutlu bir takımın, değişik hava şartları ve çeşitli arazide, basit bir mesele içinde muharebe yöntemlerinin uygulaması, avcı hattı teşkiliyle bir avcı hattının ateş muharebesi üzerinde toplanmaktadır.

mustafa kemal paşa, subayların arazide yetiştirilmesini amaçlayan tatbikatın, önemini vurgulayan bu eserini, 1911 yılında 5. kolordu harekat şube müdürü iken yazmıştır. bu eserde, karşılıklı olarak kırmızı ve mavi muharebe birliklerinin selanik-kılkış arasında yaptıkları savunma ve taarruz uygulamalarının değerlendirilmesi yapılmıştır.

taktik ve tatbikat gezisi

bu eserinde, bir muharebeyi sevk ve idarede belirli kuralların olamadığını vurgulaması yanında, komutan olan kişinin nitelikleri üzerinde de durmuştur. bunlar ise; birliğini barışta ve savaşta eğitmek, yönetmek ve gözetmekteki üstün başarı, elindeki kuvvetin eksikliğini giderecek düşünce gücü ve astlarından her konuda üstünlüğü sağlamaktır. bunun yanında, kişisel cesaret, başkalarının hareketini önceden seziş ve harekatını en uygun zamanda yapabilme yeteneği olmalıdır. ortak amacın gerçekleştirilebilmesi için birliklerini başarılı bir şekilde yönetmeli, astları üzerinde etkili olmalı ve otoritesini kurabilmelidir.

bu eserde ayrıca bir komutanın başarılı olabilmesi için bu kuralları sadece okumuş ve öğrenmiş olmanın yeterli olamadığı, bunların tatbikatının da önemi belirtilmiştir

geometri

atatürk bu kitabı ölümünden bir buçuk yıl önce iii. türk dil kurultayından hemen sonra 1936-1937 yılı kış aylarında dolmabahçe sarayında kendi eliyle yazmıştır. atatürk arapça ve farsça terimlerle dolu ders kitaplarının öğrenciler açısından öğrenimi geciktireceğini düşünmüştü.

subay ve komutan ile konuşmalar

"subay ve komutan ile konuşmalar" atatürk'ün askerliğe ilişkin eserlerinin en önemlilerinden birisidir. bu eser, atatürk, 1914 yılında kurmay yarbay rütbesiyle sofya askeri ataşesi olarak bulunduğu sırada, nuri conker'in "zabit ve kumandan (subay ve komutan)" adlı kitabına karşılık olarak yazılmıştır.

genç subayın, içinde bulunduğu ordudaki aksaklıkları, hataları nasıl sezdiğini; bunlara karşı tepkisiz kalmayarak üst makamlara hatalar ve çözüm yollarını nasıl sunduğunu; ülkenin içinde bulunduğu askeri ve siyasal durumdan duyduğu acıları kitabın birinci bölümünde bulmaktayız.

atatürk, bir subayın taşıması gereken özveri, ölümü göze alma, emri altındakileri sevk ve idare edebilme, taarruz ruhu, inisiyatif özellikleri hakkında, nuri conker'in görüşlerine katılmış ve kendi düşüncelerini de çeşitli örneklerle destekleyerek açıklamıştır.

bunların yanı sıra, türk kadınının, aslında toplumu yaratmada çok etkili olabilecekken, suskunluğu seçtiğini bütün açıklığıyla ortaya koymaktan kendini alamamıştır. türk ulusu hakkında ise "kuşkusuz bizim ulusumuzun karakteri de bütün karakterler gibi yükselmeye ve istenen şekle girmeye elverişlidir. fakat kendi kendisine olmak koşuluyla..."dedikten sonra, dışarıdan ulusumuzun karakterine yapılmak istenen etkilerin amacına ulaşamayacağını vurgulamıştır.

subaylarda ve erlerdeki inisiyatif özelliğine eserinde geniş bir bölüm ayıran atatürk, kendi dönemindeki ile daha önceki dönemlerde osmanlı ordusunu kıyaslamıştı. özellikle trablusgarp savaşında edindiği deneyimler ile kendiliğinden hareket ve iş görme özelliğinin, olması gereken sınırını göstermiştir.

atatürk, eserin son bölümünde, kuzey afrika'da birlikte çarpıştığı korkusuz ve yiğit silah arkadaşlarını anmış ve onları "yüksek askerlik niteliklerine" sahip insanlar olarak tanımlamıştır. bu davranışı onun diğer bütün üstünlüklerinin yanı sıra insancıl yönüne de tanıklık eder.

 

atatürk'ün okuduğu kitaplar.

atatürk'ün kitapliğindaki türkçe ve osmanlica kitaplardan bazilari;

ahmet vefik paşa : lehçe-i osmani
ahmet vefik paşa : lehçe-i osmani
mehmet salahi : kamus-u osmani
avram galanti : türkçede arabi ve latin harfleri ve imla meselesi
mehmet ali : tahsil-i lisan-ı alman
nüzhet : kendi kendine almanca
ahmet cevat : türkçe sarf ve nahif
kazım nami : türkçe oku, türkçe yaz
mithat sadullah : latin harflerinin türkçeye tatbiki
ibn emin mahmut esat : tarih-i din-i islam
osman bin süleyman : kamus
lütfullah ahmet : hayat-ı hazret-i muhammet
abdunnaim bin hasan : ceridetül evail ve hamidetül evahir
ahmet halit : islam büyükleri
abdurrahmanil cami : tercüme-i nefhatül insan
mehmet cemil : hukuku düvel
katip çelebi : cihannuma
feridun bey : feridun bey münşeatı
mehmet bin sait : kitabü'l tabakatü'l-kebir
şemseddin sami : kamusu alam (6 cilt)
şemseddin sami : kamusu okyanus

h.z. ülken : aristo metafizik
süheyl ünver : ibn-i sina
ahmet rifat : lügat-ı tarihiye ve osmaniye
m.fuat : amerika'da tükler ve gördüklerim
rıza tevfik : kamus-u felsefe
cemal paşa : hatırat (1913 - 1922)
mehmet cemil : sulhta ve harpte hukuku düvel
evliya çelebi : seyyahatname
suphi : tekmiletül'l-iber
lütfi simavi : devr-i inkılap
mustafa necip : selimname
osmanzade taib : hakikatü'l vüzera
ahmet saip : vaka-i sultan aziz
ahmet hilmi : tarih-i islam
mazhar fevzi : hayr-i sahil
ziya paşa : endülüs tarihi
resulzade mehmet emin : azerbaycan cumhuriyeti
ali reşat : tarih-i osmaniye
ali reşat : kurun-u cedide tarihi
sebahattin : ittihat ve terakki cemiyetine açık mektuplar
mahmut esat : tarih-i dini islam
ahmet mithat : inkılap
ahmet cevdet : kısas-ı enbiya ve tevarih-i hulefa
mustafa efendi : tarih-i selanik
m. şemsettin : islam tarihi
ahmet rasim : osmanlı tarihi
necip asım : türk tarihi
mustafa nuri paşa : netayic-ül vukuat
mehmet zihni : neşahir-ün nisa
mehmet şemsettin : mufassal türk tarihi
ziya gökalp : türk medeniyeti tarihi

atatürk'ün okuduğu yabanci kitaplardan birkaçi;

m. roux de rochelle : etats-unis d'amerique
m. dubois de jancigny ve m. xavier raymond : inde
m. chopin : russie
m. g. l. domeny de nenzi : oceanique
bary de st vinvent : iles de l'ocean
m. ph. le bas : etats de la confederation germanique
m. van hasselt : belgique et hollande
m. louis lacrcix : iles de la grece
m. louis lacrcix : chili, paraguay, uruguay, buenos aires
champollion figeac : egypte ancienne
m. j. j. marcel : egypte depuis la conquete des arabes
rozet et carette : algerie, etats tripolitains, tunisie
lavalle ve gueroult : espagne
m. ph de golbery : histoire et description de la suisse et du tyrol
m. g. pauthier : chine et son description historique
m. chepin ve a. ubicini : provinces danubiennes et roumanies
m. ph. le bas : suede et norvege
ferdinand denis : portugal
ferdinand denis : afrique
ferdinand deniz - m. c. famin : bresil, colombie et guyane
m. larenaudiere ve m. lacroix : mexique guatamala perou
m. davezat : iles de l'afrigue
m. a. tardieu, m. s. cherubini : senegambie et guinee
m. n. desvergers : nubie, abyssinie
lacroix yanoski : italie ancienne
m. le chevalier artaud : italie sicile
frederic lacroix : iles baleres et pithyuse
m. friess de colonma : histoires des antilles
m. elias rensult m. roux de rochelle : villes anseatiques
m. ferdinand hoeger : chaldee assyrie medie babylonie
m. neel desverges : arabie
s. munk : palestine description geographique historique et areheologique
jean yanosky ve m. jules david : syrie ancienne et moderne
m. dubeux : tatarie, beloutchistan
m. v. valmont, m. xavier raymond : boutan et nepal
ernest lqvi see ve alfred rambaud : histoire generale du iv e siecle a nos jours (12 cilt)
jean jaures : histoire socialiste de la revolution française
hilaire de barenton : le mystere des pyramides

atatürk'ün dil devrimi sirasinda çaliştiği kitaplardan bazilari;

h. f. kuergic : psychologie de quelgues elements des langues turques (1)
vilhelm thomson : inscription de l'orkhon
m. guizot : dictionnaire universel des synonymes
m. brasseur de bourburg : la langue maya
hilaire de barenton : l'origine des langues des religions et des peuples

 

atatürk ve 19 sayısı.

1. 1881'de 19. yüz yılın bitimine 19 yıl kala doğmuştur.
2. sağlığında, ingiliz imparatorluğu hükumeti atatürk'ün doğum gününü tebrik için türk hükumetinden sormuş, atatürk 19 mayıs 1881 diye yanıtlamış ve kayıtlara böyle geçmiştir.
3. 1900'de 19 yasında harbiye' ye girmiştir.
4. 19 aralık 1904' de bağımsız düşüncelerinden ötürü yıldız sarayına çağrıldı.
5. harp akademisinden aldığı sicil 317-8 dır. bu rakamların tek tek toplamı 19 eder.
6. çanakkale savaşının zaferle sonuçlanmasında 19' uncu fırkayı (tümen) kurmuş ve ona komuta etmiştir.
7. 19 mayıs 1915'de albay oldu.
8. mahiyetindeki komutanlara: "ben size, taarruz edin demiyorum, ölmeyi emrediyorum. biz ölünceye kadar yerimize başka kuvvetler gelebilir" demiş, elindeki çok az kuvvetle 19 mayıs 1915'e kadar oyalama muharebesi ile düşmanı tutmuştur. düşmanın yine çanakkale'deki başarısızlıkları sonucunda 10 aralık 1915'te gelibolu yarımadası boşaltılmıştır.

9. zor bir duruma düşen 7. ordu' ya komutan tayın edilen m.kemal, bir düşman saldırısını seziyor ve hazırlanıyor. nitekim 19 eylül sabahı düşman harekete geçiyor, hem de kat kat üstün kuvvetlerle. sağındaki ve solundaki kuvvetler epeyce kayıp verdikleri halde m.kemal zamanında aldığı tedbirlerle kayıp vermekten kurtuluyor.
10. 19 mayıs'ta samsun'a çıkacak olan atatürk' ün bindiği vapurda 19 yolcu vardı. 19 mayıs 1963 tarihli cumhuriyet gazetesinde prof. dr. tarık zafer tunaya'nın 19 mayıs ve ötesi adlı makalesinden.
11. 19 mayıs 1919'da samsun'a çıkıyor. bu tarihte 3 tane 19 rakamı vardır ki atatürk'ün ömrü de zaten 3x19 dur. 19 mayıs 1919'da iki on dokuz = 38 yasındaydı.
12. 19 yıl türk milletinin hakimiyetine bilfiil hakim olmuş, türk milletine baş komutan ve devlet başkanı olarak hizmet etmiştir. (1919-1938)
13. milli mücadele'ye fiili olarak başlaması için komutanlara yaptığı konuşma ve mecliste milli davanın gerçekleşmesi yolunda güdülecek siyasetin karara bağlanma tarihi de 19 kasım 1919'dur.
14. sakarya meydan muharebesini kazandıktan sonra, başarısına karşılık tbmm kendisine olan minnet ve şükranını belirtmek için 19 eylül 1921'de kabul ettiği özel bir kanunla mareşallik ve gazilik unvanı vermiştir.
15. millete yayınladığı bir beyanname ile osmanlı devletinin hayat ve egemenliğinin sona erdiğini belirterek türk milletini hayat ve bağımsızlığa kavuşturmak için, ankara'da olağanüstü bir meclis toplantısı ve türk milletinin iradesini bu meclise devretmeyi 19 mart 1920'de kararlaştırmıştır.
16. hitabet sanatının bir şaheseri olan büyük nutuk'un sonundaki türk gençliğine hitabesi de başlangıç cümlesiyle beraber 19 cümledir.
17. büyük devlet adamı ve eşsiz kahramanın adı ve soyadı ^^mustafa kemal atatürk^^ 19 harftir.
18. "ne mutlu türküm diyene ". bu şaheser cümle 19 harftir.
19. "istiklal göklerdedir" ne rastlantıdır ki, atatürk'ün bu sözleri de 19 harftir.
20. 10 kasım 1938 (19x2x19) (10 kasım günü saat 9 da 10+9=19) 3x19 = 57 yaşında ölümlü yasama gözlerini kapamıştır.
21. cenazesi büyük bir merasimle 19 kasım 1938 günü yavuz zırhlısı ile izmit'e götürülmüştür.
22. en büyük kahramanın ebediyete intikali üzerine arkadaşı ve halefi ismet inönü'nün türk milletine beyannamesi 19 cümledir.
23. doğum ve ölüm yılları (1881 ve 1938), 19 sayısının katlarıdır.
24. 1919 rakamında 101 tane 19 vardır.
25. ilk 19 yılda hazırlandı, ikinci 19 yılda siyaset ve askerlik alanında savaştı, üçüncü 19' uncu yılda devlet başkanı sıfatı ile hizmet etti.

 

atatürk'ün ölüm ilanı.

türkiye cumhuriyeti hükumetinin resmi tebliğidir :

müdavi ve müşavir tabiplerin neşredilen son raporu, atatürk'ün dünyaya gözlerini kapadığını bildirmektedir.

bu acı hadiseyle türk vatanı büyük yapıcısını, türk milleti ulu şefini, insanlık büyük evladını kaybetti. milletimize, içimiz yanarak, bu tarife sığmayan acıdan dolayı en derin taziyelerimizi sunarız.

kederlerimizin tesellisini ancak ve ancak onun büyük eserine bağlılıkta ve aziz vatanımızın hizmetinde ararız. şurasını da her şeyden evvel beyan etmeliyiz ki ölmez olan, onun büyük eseri, cumhuriyet türkiye'sidir. hükumetimiz, içinde bulunduğumuz bu mühim anda, bugüne kadar olduğu gibi dikkatle vazife başındadır. müesses olan nizam ve idame hususunu, büyük türk milletinin hükumetiyle tek vücut olarak teyit ve temin edeceğine şüphe yoktur.

teşkilat-ı esasiye kanununun 33. maddesi mucibince büyük millet meclisi derhal yeni reisicumhuru intihap edecektir. türkiye'nin en büyük makamına, teşkilat-ı esasiye kanununa göre geçecek zatın etrafında hükumetiyle, şanlı ordusuyla ve bütün kuvvetleriyle türk milleti sarsılmaz bir varlık olarak toplanacak ve yükselmesine devam edecektir.

bugün ayrılığına ağladığımız büyük şefimiz atatürk, her vakit türk milletine güvendi. eserlerini bu güvenle yaptı. idamesi esbabını da istimal ederek güvenle büyük milletimize bıraktı. ebedi türk milleti onun eserlerini ebediyetle yaşatacaktır. türk gençliği onun kıymetli vediası olan türkiye cumhuriyetini daima koruyacak ve onun izinde yürüyecektir.

kemal atatürk, türk'ün tarihinde ve gönlünde daima yaşayacaktır.

 

misak - i milli (milli ant)
istanbul
28 ocak 1920 ( türkçesi )
1. osmanlı devletinin, özellikle arap çoğunluğunun yerleşik olduğu, 30 ekim 1918'de mütarekenin imzalandığı tarihte, düşman ordularının işgali altında kalan kesimlerin kaderi, halkının serbestçe verecekleri karara uygun olarak belirlenmesi gerekeceğinden, adı geçen mütareke hattı içinde ve dışında din, ırk ve soy bakımından birleşik ve birbirine karşı saygı ve fedakarlık duygularıyla dolu olarak soy ve toplum hukukları ile çevre koşullarına tam olarak uyan osmanlı müslüman çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu bölgelerin hepsi gerçekten veya hükmen hiç bir şekilde bölünmez bir bütündür.
2. halkı, ilk serbest kaldıkları zaman halkın oylarıyla ana vatana katılmış olan üç sancak [1] için gerektiğinde yeniden serbestçe halkoyuna başvurulmasını kabul ederiz.
3. türkiye ile yapılacak barışa bırakılan batı trakya'nın hukuki durumunun saptanması da, halkın tam bir serbestlik içinde açıklayacakları oylara uygun olarak yapılmalıdır.
4. islam hilafet ve saltanat merkezi ve osmanlı hükme merkezi olan istanbul şehri ile marmara deniz'inin güvenliği her türlü tehlikeden uzak ( korunmuş ) olmalıdır. bu ilke saklı kalmak şartıyla, akdeniz ve karadeniz boğazlarının dünya ticaret ulaşımına açılması hakkında, bizimle diğer bütün ilgili devletlerin birlikte verecekleri karar geçerlidir.
5. itilaf devletleri ile düşmanları ve bazı ortakları arasında kararlaştırılan antlaşma esasları çerçevesinde azınlıklar hukuku komşu ülkelerdeki müslüman ahalinin de aynı hukuktan yararlanmaları güvencesiyle tarafımızdan desteklenecek ve sağlanacaktır.
6. milli ve ekonomik gelişme olanağını elde etmek ve daha çağdaş ve düzenli bir yönetim şeklinde işleri yürütmeyi başarabilmek için, her devlet gibi, bizim de, gelişme sebeplerimizin sağlanmasında tam bir hürriyet ve bağımsızlığa kavuşmamız, varlığımızın ve hayatımızın esasıdır. bu sebeple, siyasi, adli, mali ve benzeri gelişmelerimize engel kayıtlara karşıyız.
gerçekleşecek borçlarımızın ödeme koşulları da bu ilkelerle çelişmeyecektir.

 

cumhuriyetin ilanı.

lozan'ın kabulü ve barışın sağlanması ile geride türk devletinin siyasal yapısını belirleyecek devlet şeklinin ve adının ne olacağı sorunu kaldı. t.b.m.m.'nin varlığı ile egemenliğin kayıtsız-şartsız ulusa ait olan, insan haklarına dayanan bir devlet sistemi kurulmuştu. fakat gerek halkın, gerekse meclis içinde bulunanların büyük kısmı padişah'a dinsel ve geleneksel bağlarla bağlıydılar. padişah'ın işgal ettiği saltanat-hilafet makamı yüzyıllardır kökleşmiş bir teokratik sistemdi. 1300 yılından beri de osmanoğulları'ndan başka hiçbir aile iktidar olmamıştı. egemenlik biri dinden, diğeri gelenekten gelen iki kaynaktan çıkıyor ve padişah'ta toplanıyordu. gerçi ittihat terakki bu gücü kırmıştı, fakat sistemin özünü, yani egemenliğin kaynağını ve kullanılış biçimini değiştirememişti. egemenliğin, tanrı hakları sisteminden, insan hakları sistemine geçişin bir sonucu olarak padişah'tan ulusa geçişi, bir ilke ve ülkü olarak amasya genelgesinde ortaya konmuş ve 23 nisan 1920'de b.m.m.'nde somutlaşmıştı. teşkilat-ı esasiye kanunu da bu temel üzerine oturmuştu. kurtuluş savaşı ulusal bağımsızlık yanında ulus egemenliğini de açık bir biçimde ortaya koyduğu için padişah daha başından beri milliyetçilerin amansız düşmanı kesilmişti. m. kemal paşa padişah'ın ihanetini bildiği halde, henüz zamanı olmadığı için padişah'ı hedef almadı. genç subaylık yıllarından beri inandığı ve erzurum'da mazhar müfit'e not ettirdiği "cumhuriyet" inancını "ulusal bir sır" olarak sakladı. kurtuluş savaşı.içinde "cumhuriyetçi" bir düşünceyi ortaya atmak iç parçalanmaya yol açacağı için bu yola gitmedi. hatta sivas kongresi sırasında "cumhuriyet" ilan edelim önerilerini ret etmişti. fakat kurtuluş savaşının başkomutanı, türk ulusu'nun kurtarıcısı m. kemal, türkiye'nin siyasal yapısını değiştirmenin ilk adımını saltanatın kaldırılmasını sağlamakla attı. saltanatın kaldırılışına en yakın arkadaşları bile karşı çıkmışlardı. meclis'te tutucu kanat direndiyse de, m. kemal paşa'nın kararlı ve sert tutumu sonucu saltanatın kaldırılışı sağlandı. fakat onun bu sert tutumu endişe doğurdu. bunun bir başlangıç olduğunu görenler çeşitli yöntemlerle m. kemal paşayı engellemeye çalıştılar.

2 aralık 1922'de meclise muhalif grup tarafından bir öneri verildi. "intihab-ı mebusan kanunu"nda değişiklik yapılmasını isteyen önergede "büyük millet meclisi'ne üye seçilmek için türkiye'nin bugünkü sınırları içindeki yerler halkından olmak ve seçim çevresine yeni gelenlerin ise en az beş yıl oturmuş olmaları" gerektiği kanun hükmü haline getirilmek isteniyordu. m. kemal paşayı milletvekili seçilmekten yoksun bırakmak isteyen bu önerge üzerine söz alan m. kemal paşa, doğum yerinin türkiye'nin sınırları dışında kaldığını ve bir yerde beş yıl oturmadığını belirttikten sonra, düşmanlara karşı savaştığını , vatanı kurtarmak için hiç bir yerde beş yıl oturamadığını hatırlatıp, ulusun sevgisini kazanmış bir insan olmasına rağmen kendisini yurttaşlık haklarından yoksun bırakmak isteyen bu kimselerin bu yetkiyi kimden aldıklarını sordu. önerge ret edildi.

mustafa kemal'in kamuoyu yoklaması yapmak üzere 14 ocak 1923'de batı anadolu'da bir geziye çıkmasını fırsat bilen muhalif grup, onun ankara'dan ayrıldığının ertesi günü "hilafet-i islamiye ve büyük millet meclisi" başlıklı bir broşür yayınladılar. broşürün önceden hazırlanmış olduğu ve m. kemal'in ankara'dan ayrılmasını fırsat bilerek dağıtıldığı anlaşılıyordu. broşürün ana fikri, islam kamuoyunun son gelişmelerden (saltanatın kaldırılışı) büyük ızdırap içinde bulunduğu, hilafet'in hükumet demek olduğu ve hilafet'in hukuk ve görevlerini yok etmenin hiç kimsenin, hiç bir meclisin elinde olmadığı esaslarına dayanıyor, "halife meclisin, meclis halifenindir." sözleriyle bitiriyordu yürütme yetkisinin halife'ye verilmesini ve meclis'in aldığı kararların ve kanunların halifeyi bağlamayacağı, dolayısıyla meclis'in çıkardığı saltanat ve hilafet ile ilgili yasaların meşru olmadığı görüşü savunuluyordu. bu bildiri, m. kemal'e ve onun gerçekleştirmek istediği devrime bir tepki idi.

izmit'e gelen m. kemal, din ve hilafet konusunda yaptığı açıklamada "türkiye büyük millet meclisi halife'nin değildir ve olamaz, türkiye büyük millet meclisi yalnız ve yalnız ulusundur." dedi. t.b.m.m.nin büyük programının tam bağımsızlık, kayıtsız şartsız ulusal egemenlik esaslarına dayandığını, teokratik devlet. biçiminin ve buna bağlı bütün toplumsal düzenin ve çıkarların yıkılacağını belirtti. 16 ocak'ta yaptığı toplantıda, hilafet'in dinle ilgisi olmadığını, siyasi bir mevki olduğunu, idare-i maslahatçılıkla devrim yapılamayacağını belirtikten sonra "devrimin kanunu mevcut kanunların üstündedir. bizi öldürmedikçe, bizim kafamızdaki cereyanı boğmadıkça başladığımız devrim ve ilerleme bir an bile durmayacaktır." diyerek gericilere gerekli yanıtı verdi. basınla iyi ilişki kurmak istediği için izmit'te yaptığı basın toplantısında, "devrim" yapılacağını açıklarken, mecliste birliğin sağlanması için "müdafaa-i hukuk gurubu"nun gerekli olduğunu bunun dışındaki grupların yararlı olmadığını belirtti ve ittihatçılardan ülke yararı için politikaya karışmamalarını istedi. bu sırada annesi zübeyde hanım'ın ölüm haberi geldi. izmir'de annesinin mezarı başında devrimci inancını "ulusal hakimiyet uğrunda canımı vermek benim için bir vicdan ve namus borcu olsun." sözleriyle bir kez daha yineledi. bu sırada lozan'ın ilk görüşmeleri kesildiği için ismet paşa ile ankara'ya döndü. mecliste gizli oturumlar çok sert geçti. trabzon mebusu şükrü bey'in topal osman tarafından öldürülüşü, m. kemal'e saldırılara yol açtı. m. kemal'i kendilerine büyük engel gören, tutucu, gerici, ittihatçılar, çıkarcı gruplar, o'na karşı muhalefette birleşiyorlardı. yakın arkadaşlarından rauf bey, karabekir, refet, ali fuat paşalar da yavaş, yavaş yanından ayrılıp, hilafetçilere kuvvet veriyorlardı. saltanatı geri getirmek isteyen gericilerin çalışmaları karşısında arkadaşlarının kendisini yalnız bıraktığını gören m. kemal 20 mart 1923'te konya'da yaptığı bir konuşmada türkiyeyi orta çağ karanlığına çekmek isteyen gericilere karşı tutumunu açıkça şu sözleriyle belirtti: "eğer onlara karşı benim şahsımda bir şey anlamak isterseniz, derim ki, ben şahsen onların düşmanıyım. onların olumsuz yönde atacakları bir adım, yalnız benim şahsi imanıma değil, yalnız benim amacıma değil, o adım benim ulusumun hayatıyla ilgili, o adım benim ulusumun hayatına karşı bir kasıt, o adım ulusumun kalbine yöneltilmiş zehirli bir hançerdir. benim ve benimle aynı fikirde olan arkadaşlarımın yapacağı şey mutlaka o adımları atanları tepelemektir... sizlere bunun da üstünde bir söz söyleyeyim. örneğin eğer bunu sağlayacak kanunlar olmasa, bunu sağlayacak meclis olmasa, öyle olumsuz adım atanlar karşısında herkes çekilse ve ben kendi başıma yalnız kalsam; yine tepeler ve yine öldürürüm." cumhuriyete doğru gidiş bu kararlı sözlerle açıkça görülüyordu. m. kemal paşa, 8 nisan 1923'de dokuz ilkede görüşlerini toplatarak, programını belirlerken, siyasi biçimlenmeyi de hazırladı.

savaş zamanının t.b.m.m.'nin görevi son bulmuştu. bu sebeple meclis kendini dağıtıp, seçime gitme kararı aldı. m. kemal, dağılmadan önce meclisten 15 nisan'da, saltanatı geri getirmeye çalışanları vatan haini kabul eden bir kanun değişikliği ile "hıyanet-i vataniye kanunu'na, ileride gerekirse yine istiklal mahkemeleri kurma fırsatını veren bir ek getirdi."

yeni kurulacak mecliste kuvvetli bir kadro oluşturmayı ve böylece cumhuriyet'i ilan etmeyi düşünen m. kemal'in bu çalışmaları yakın arkadaşlarının kendisinden uzaklaşmasını hızlandırdı. rauf bey ve arkadaşları, m. kemal'in partiler üstü kalmasını, politikaya karışmamasını, önererek, onu pasif duruma getirmek istiyorlardı. rauf bey'in ismet paşa ile aralarının açılması da bu ayrılığın başka bir yönü idi. lozan'dan dönen ismet paşayı karşılamak istemeyen rauf bey başbakanlıktan bile istifa etti.

ikinci meclis, toplandıktan sonra lozan'ı onayladı. artık sorun türkiye'nin rejiminin belirlenmesiydi. m. kemal 22 eylül 1923'de "neue treie presse" adlı bir viyana gazetesi muhabiriyle yaptığı görüşmede, 23 nisan 1920'de kurulan sistemin cumhuriyet olduğunu fakat adının açıklanamadığını belirtip, yapılacak işin yalnızca isim koymak olduğunu söyledi.

yeni devletin başkentinin neresi olacağı da bir sorundu. ankara 1920'den beri bu işi yapıyordu. merkezi ve güvenli durumu ortada idi. mecliste uzun tartışmalardan sonra 13 ekim'de ankara başkent olarak oy çokluğu ile kabul edildi. cumhuriyet'in ilanı'na bir adım daha yaklaşılmıştı.

m. kemal'e cumhuriyet'in ilanı'na fırsat veren bir hükumet buhranı oldu. başbakan fethi okyar beye karşı mecliste muhalefet oluşması üzerine m. kemal, "erkan-ı harbiye umumiye riyaseti vekili fevzi paşa"nın dışında kabinenin istifasına karar verdi ve 27 ekim'de uygulandı. mevcut sisteme göre her bakan meclis tarafından tek tek seçiliyordu. istifa eden bakanlar yeniden seçilirlerse, görev kabul etmeyeceklerdi. bu sırada rauf bey, kazım karabekir, ali fuat, refet paşalar istanbul'da bulunuyorlar ve temasları, halife'ye yakınlık gösterileri oluyordu. ankara'da' ise kabine kurulamıyordu. bu gelişmeler üzerine "cumhuriyet ilanı" ile işi kökünden çözmeye karar veren m. kemal 28 ekim gecesi çankaya'da ismet paşa ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve "yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek kararını açıkladı. misafirlerin ayrılmasından sonra ismet paşayı alıkoydu ve birlikte, teşkilat-ı esasiye kanununda gerekli değişikliği sağlayacak önergeyi hazırladılar. ertesi gün saat 10'da parti grubunda yapılan toplantıda, m. kemal paşa genel başkan olarak hükumet buhranının mevcut sistemden kaynaklandığını, bunun çözümünün istikrarlı bir sistemde olduğunu belirttikten sonra değişiklik önergesini okuttu:

  • türkiye devletinin hükumet şekli cumhuriyettir.
  • türkiye devleti, büyük millet meclisi tarafından idare olunur.
  • türkiye devleti, hükumetin inkısam ettiği idare şubelerini icra vekilleri (bakanlar kurulu) vasıtasıyla idare eder.

bu önerge parti toplantısında tartışıldı büyük millet meclisinin aynı akşam (29 ekim 1923) saat 18:45'de yaptığı toplantıdan sonra 20.30'da "yaşasin cumhuriyet" sesleri arasında cumhuriyet ilan olundu ve yeni türk devletinin adı kondu. "türkiye cumhuriyeti" hemen arkasından da türk ulusu'nun kurtarıcısı gazi m. kemal oy birliği ile cumhurbaşkanı seçildi. kürsüye gelen cumhurbaşkanı m. kemal, kendisini cumhurbaşkanı seçen meclise teşekkür ettikten sonra "son yıllarda ulusumuzun fiili olarak gösterdiği kabiliyet ve istidat, kendi hakkında kötü düşüncede bulunanların ne kadar tetkikten uzak görünüşe önem veren insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. ulusumuz kendisinde bulunan nitelikleri ve değeri, hükumetin yeni adıyla uygarlık dünyasına çok daha kolay gösterebilecektir. türkiye cumhuriyeti, dünyada işgal ettiği yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir... türkiye cumhuriyeti mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır." sözleriyle konuşmasını tamamladı. m. kemal cumhurbaşkanı seçildiğinde henüz 42 yaşındaydı. cumhuriyetin ilk başbakanı ismet paşa oldu.

19 mayıs 1919'da samsun'da başlayan yeni ve bağımsız ,bir türk devleti kurmak savaşı dış ve iç düşmanlara karşı başarıyla sonuçlanarak türkiye cumhuriyeti kuruldu. kurtuluş savaşının inanç ve başarısı nasıl atatürk'ün eseri idiyse, cumhuriyet de yine onun eseri idi. ileri ki yıllarda bunu şu sözleriyle belirtti. "benim en büyük eserim türkiye cumhuriyetidir."

bir zamanların muhteşem osmanlı imparatorluğu, gerek iç gerekse dış etkenlerin sonucunda 18. y.y.'dan itibaren hızlı bir çöküntüye girdi. kapitülasyonlar sebebiyle avrupa devletlerinin açık pazarı durumuna geldi. rusya ve avusturya'nın devamlı saldırıları sonunda savaşları kaybederken, önemli topraklarını elden çıkardı. imparatorluğun bu çöküntüsünü gören padişahlar, imparatorluğu kurtarmak için ıslahat önlemlerine başladılar. fakat yalnızca askeri olan bu önlemler etkili olamadı. iii. selim'in başlattığı nizam-ı cedit ise 1807'de gerici bir ayaklanma ile son buldu.

19. y.y.'da çöküntü büyük hızla sürerken,fransız devriminin ortaya koyduğu ulusal bağımsızlık ve egemenlik akımları, osmanlı imparatorluğunun balkanlar'da yaşayan hristiyan azınlıklarını etkiledi ve bağımsızlık isteklerini kamçıladı. sırp, yunan ve hatta mısır ayaklanmaları imparatorluğun iç bünyesini sarstı ve bunlar giderek bağımsızlık veya özerklik kazandılar. bu yüz yılda rus tehlikesi karşısında ingiltere ve fransa osmanlı imparatorluğunun toprak bütünlüğünü koruma politikası izlediler. kırım savaşında bu politika sonucu rusya'ya savaş bile açtılar. 1838 ticaret anlaşması ile imparatorluk ekonomik bakımdan batının eline geçerken, 1854'den sonra başlayan dış borçlanma ile,1881'de mali iflasa ve batının mali denetimine girdi. ii. mahmut islahatı ve tanzimat da imparatorluğun kurtuluşu için çözüm olmadı. genç osmanlıların çalışmaları 1876'da kanun-u esasinin ilanını hazırladı. birinci meşrutiyet yaşama fırsatı bulamadan 1877-78 osmanlı-rus savaşı bu dönemin sonunu hazırlarken, abdülhamit'in "istibdadı" başladı. bu tarihten sonra ingiltere de koruyucu politikasını terk etti. ermeni konusu da ilk kez gündeme geldi. osmanlı imparatorluğu bundan sonra almanya'ya yanaştı. alman siyasi, askeri ilişkisi, alman ekonomik ihtiraslarını da getirdi. bağdat demir yolu projesi bunu simgeledi.

20. y.y.'a girilirken abdülhamit'e karşı başlayan genç türk hareketi gittikçe kuvvetlendi ve 1908'de ii. meşrutiyeti getirdi. fakat 31 mart gerici ayaklanması ile 1909'da iç buhran yaşandı. ii. meşrutiyet de imparatorluğu kurtaramadı. osmanlıcılık, islamcılık, batıcılık ve türkçülük akımlarının çatıştığı bu dönem, içte buhranlar, anarşi yaratırken, dışta da trablus ve balkan savaşlarında büyük yenilgi ve tüm makedonya'nın kaybı ile sonuçlandı. iktidarı ele geçiren i.t. ise diktatörlüğe gitti. i.t. nin üç güçlü adamı enver, talat ve cemal paşalar, 1914 yılında başlayan birinci dünya savaşı'na almanya yanında girerlerken imparatorluğun kaderi de çizilmiş oldu. bu savaştan çok ağır kayıplarla yenik çıkan osmanlı imparatorluğu mondros ateşkesi ile kayıtsız şartsız teslim oldu.

yüz yıldan beri süren doğu sorununun çözümü, avrupa'nın hasta adamının mirasının paylaşılması ile türk ulusu'nun dünya siyasi tarihindeki varlığı ortadan kaldırılmak isteniyordu. savaş içinde gizli anlaşmalarla, ingiltere, fransa, rusya ve italya osmanlı imparatorluğunun paylaşılmasını kararlaştırmışlardı. fakat rusya'da devrim çıkınca anlaşmalar önemini yitirdi. türk ulusu'nun hakkında karar verecek en büyük kuvvet ingiltere idi. ingiltere batı anadoluyu yunanistan'a veriyor, doğuda bir ermenistan ve kürdistan kurmak istiyor, türk yurdunun geri kalan yerlerini de fransa ve italya ile paylaşıyordu. ülkenin yağmalanmasına boyun eğen padişah ve hükumet, kurtuluşu ingiliz himayesinde görüyorlardı. halk ve aydınlar çaresizlik içinde, çoğunluk kadere boyun eğmiş görünüyordu. kurtuluş çareleri arayanlar padişah-halifesiz bir çare düşünemiyordu. kurtuluşu amerikan mandasında görenler veya yörelerinin kurtuluşunu sağlamak için çalışanlar vardı birinci dünya savaşının sonundaki perişan ve çaresiz durumda, bir tek insan, m. kemal top yekun kurtuluş ve tam bağımsız yeni bir türk devleti kurmak düşüncesiyle samsun'a geldi. onun yola çıktığı sırada ise yunanlılar izmir'i işgal ediyorlardı. padişah ve hükumet ise izmir'i yunanlılara veren ingilizlerin hala körü körüne her isteğine boyun eğiyorlardı. düşmanla işbirliği yapan padişah ve istanbul hükumetinin bu tutumları karşısında m. kemal, ulusal bağımsızlık ve ulusal egemenlik savaşının esaslarını amasya'da ulusu ve orduyu padişah-halifeye karşı ayaklandırmak şeklinde belirledi. erzurum ve sivas kongrelerinde de bu esaslar içinde yeni bir türk devletinin kuruluşunun ulusal bilinçlenme, idari, siyasi örgütlenmesini de gerçekleştirdi. misak-ı milli ile bu esaslar istanbul'da bir kez daha ortaya konunca ingilizler, istanbul'u işgal ettiler. bundan yılmayan m. kemal, ankara'da ulusun meşru iradesinin eseri olan ulusal egemenlik prensibini b.m.m. ile ortaya koydu. fakat bütün bunların gerçekleşmesi çok büyük güçlükler ve olanaksızlıklar içinde yapılıyordu. bir yandan itilaf devletleri ve yunan saldırısı ve baskıları bir yandan padişah ve istanbul hükumetinin m. kemal ve b.m.m.'ni gayri meşru ilan etmesi, türk ulusu'nu olumsuz yönde etkiledi. türk ulusu, yüzlerce yıldan beri dini ve geleneksel iktidar kabul edilen padişah-halife ile bu değerleri yıkan ve yerine ulusal,egemenlik değerleriyle ulusu bir araya toplamak isteyen m. kemal hareketi arasında bir süre bocaladı. yer yer b.m.m.'nin otoritesine karşı ayaklanmalar çıktı. doğu anadolu'da ermenilere, güneyde fransızlara karşı savaşıldı. batıda yunan taarruzu ve iç ayaklanmalara karşı kuva-yı milliye ile çözüm bulan b.m.m. daha sonra düzenli ordu kurar. i. ve ii. inönü savaşları ile ilk askeri başarılarını sağladı. diğer yandan dış ilişkilerde sovyetler birliği ile moskova antlaşmasını imzaladı. sakarya meydan savaşında yunan ordusunu yendi. fransa ile de anlaşan türkiye itilaf blokunu da parçaladı. 26 ağustos 1922'de başlayan ve 9 eylül'de izmir'de yunan ordusunun denize dökülmesi ile son bulan büyük taarruz, türkiye gerçeğini ve türk ulusu'nun yenilmez azmini bütün dünyaya kanıtladı. askeri başarısını mudanya ateşkesi ve lozan antlaşması ile de onaylattı. emperyalizme karşı yapılan bağımsızlık savaşını kazanan, "türk mucizesi"ni yaratan türkiye'nin bu başarısı bütün mazlum uluslara örnek oldu.

m. kemal kurtuluş savaşının bittiği yerde; türkiye'nin çağdaşlaşma savaşını başlattı. 1 kasım 1922'de saltanatın kaldırılışı ve 29 ekim 1923'de cumhuriyet'in ilanı ile türkiye yeni devlet sistemini fransız devrimi ile ortaya konan insan haklarına dayanan "ulusal ve laik devlet"i gerçekleştirmiş oldu. ancak, çağdaş devlet ve ülke olma mücadelesi için türk devriminin başarılması için cumhuriyet döneminde atatürk 'ün yeni mücadele vermesi gerekiyordu.
kaynakça​
1ergün aybars, türkiye cumhuriyeti tarihi 1.

 

Bu listeler ilginizi çekebilir!

üst bottom