mustafa kemal atatürk hakkında bilgiler listesi

mustafa kemal atatürk hakkında bilgiler listesi için eklenen 44 entry bulunmaktadır.
 

anıtkabir'de yatan, bir "sarı saç, mavi göz" edebiyatından ibaret değildir; onu anlatmak, buralara sığmaz. o, çok kısaca, "bağımsızlık benim karakterimdir"; "böyle bir millet, köle olarak yaşamaktansa ölsün daha iyi!" ; -düvel-i muazzama'nın dretnotlarına karşı- "geldikleri gibi giderler"; "gerçek yol gösterici bilimdir!" diyen, öğretmenlerden "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" kuşaklar isteyen kişidir.

atatürk milliyetçiliği, yüzyıllardır ezilen bir ulusun yok olmamak için yaptığı savunma refleksidir; ırkçı, şoven, saldırgan hitler nasyonal sosyalizmi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur; barışçıdır, hümanisttir.

o, en büyük savaş ustası, ama savaştan da en çok tiksinen en büyük barış şampiyonuydu. "yurt savunması dışında, savaş cinayettir!", "yurtta barış, dünyada barış" diyordu. baş düşmanı venizelos, onu 1934'te nobel barış ödülü'ne aday göstermişti. kurduğu sadabat ve balkan paktlarıyla dünyanın en kritik bölgesi, bir barış, huzur ve denge merkezi haline gelmişti. bugün ise aynı orta doğuda abd emperyalizmi saldırıyor, öldürüyor, yağmalıyor, ülkeleri parçalıyor. aradaki farkı anlamak için, buna bakmak yeter. atatürk ilk antiemperyalist mücadelenin lideri olarak, yarınki gerçek küreselleşmeye bugünkü antiemperyalist ulus-devletten geçilebileceğinin bilincindeydi. mücadelesini, "bizi yutmak isteyen emperyalizme ve bizi mahvetmek isteyen kapitalizme" karşı, "doğu'nun mazlum milletleri adına yapmıştı" . hilafeti kaldıran kişinin ziyaretine -afgan kralı amanullah han'dan ürdün kralı abdullah'a- müslüman liderlerin gelmeleri, bu yüzdendi! fransız emperyalizmine karşı savaşırken ölen 19 yaşındaki cezayirli genç kızın cebinden atatürk'ün resminin çıkması, bu yüzdendi!
***
o, hiç küçülmedi, kabalaşmadı.

bir toplantıda reşit galip ile aralarında sert, kırıcı bir tartışma oluyor. atatürk, "ikimizden birinin burayı terk etmesi gerekecek" diyor. reşit galip, "beni buradan hiçbir güç atamaz" deyince, kendisi ayrılıyor; arkasından da onu milli eğitim bakanı yapıyor! yunan başkomutanı esir alınıp da karargaha getirildiğinde, kendisini ayakta karşılayarak ona kahve ve sigara ikram ediyor; esir komutanın gururunu rahatlatmak için işi sohbete döküp havayı yumuşatıyor. trikopis, anılarında, "o anda büyük bir insan karşısında bulunduğumu anladım" diye yazıyor.

alpullu ilkokulunu denetlediğinde, çocuklar yeni harfleri sökemeyince, bir an öfkeye kapılıp öğretmene, kara tahtaya "ben bir vatan hainiyim" diye yazmasını, altına da imzasını atmasını söylüyor. öğretmense "gazi mustafa kemal" diye imza atıveriyor! ama sonuçta atatürk, kendisini ankara'da gözde bir ilkokula müdür olarak atıyor! (izmir barosu'ndan şahap gürsel'den naklen, eski baro başkanı iskender özturanlı'dan dinledim.)

evet, atatürk'ü dünya tanıyor ve takdir ediyor. ne var ki mum dibine ışık vermiyor. kendi ülkesinde, "demokrasi" (!) deyip çankaya'da onun koltuğuna oturmaya hazırlanan orta çağ artığı aydınlanma düşmanları, 10 kasım'da huzurunda "huşu" ile dizilerek yasak savarken bir yandan da onun içini boşaltmaya, unutturmaya çalışıyor. ne yüzle!
***
kişilik bozukluğu, psikiyatri konusu, ciddi bir hastalıktır; kan şekeri, sara bahane. atatürk, şaşmaz bir pusuladır. pusulasını şaşırıp onunla çatışan, çarpılıveriyor.

atatürk, bir dünya olayıdır. bir rus tarihçi, kitabında onu dünyanın gelmiş geçmiş en büyük 10 kişisi arasında gösterdi. castro , onun için "dünyanın en büyük devrimcisi" dedi ve küba'da anıtını diktirdi. ankara'daki çin büyük elçisi ise "atatürk'ü çin'de tanımayan yok gibidir. atatürk, okullarda ders olarak okutulur. atatürk tarih yarattı" diyordu.

anıtkabir'deki, aklıyla, yüreğiyle, onuruyla, insandır, "olması gereken" insan!

ölümünde, ismet inönü'nün onun için "insanlık idealinin büyük hizmetkarı" , cumhurbaşkanı sezer'in ise "yarının insanı" deyişi de, 1981'in bm tarafından "atatürk yılı" olarak kabul edilişi de bundan kaynaklanır.

anıtkabir'de bir insan yatıyor!
anıtkabir, insanlık anıtıdır!

 

cumhuriyetin 1. yılında atatürk'ün mecliste yaptığı konuşma.

türkiye büyük millet meclisinin saygıdeğer üyeleri!
büyük millet meclisinin hayırlı ve bereketli elinin, türk milletinin geleceğini yönetmeye başladığının beşinci senesini kutluyoruz. bu vesileyle yüksek heyetinizi saygıyla selamlarım.
geçen sene büyük millet meclisi, türk milletinin gerçek arzularına uygun olarak devlet şeklini cumhuriyet olarak kararlaştırdı. cumhuriyet yönetimi, ülkemizin en uzak köşesine kadar büyük bir heyecanla ulaştı, kabul gördü. millet; cumhuriyetin,türk vatanını asırların kötü yönetiminden kurtaracak ve ülkeyi layık olduğu gelişme seviyesine ulaştıracak yegane yönetim şekli olduğunu anladı. millet, cumhuriyetin şu anda ve gelecekte her türlü tehlikeden korunmasını talep etmektedir. milletin talebi, cumhuriyetin denenmiş, sınanmış ve olumlu sonuçları alınmış bütün esaslara bir an evvel ve tam anlamıyla geçilmesi şeklinde ifade edilebilir. yüksek meclisin büyük bir önem vererek uğraştığı teşkilatı esasiyede (anayasa'da), milletin talebini karşılamak hepimizin görevidir. diğer taraftan, hükumetin görevi, gelişmiş ve medeni yönetimin bütün gereklerini anlaşılır ve çok hızlı bir şekilde ülkemizin tamamında uygulamak, aksaklıkları gidererek geliştirmektir.
görevimizi, milletin arzularına uygun olarak yapabilmeyi bütün gönlümle temenni ederim.

 

mustafa kemal atatürk, çok yönlü ve üstün kişiliği olan bir liderdir. birinci dünya savaşı sonunda imzalanan mondros ateşkes anlaşmasıyla ortaya çıkan tehlikeli durumu ilk olarak görüp milletin dikkatini çeken odur. mustafa kemal, amasya genelgesinde, vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklalinin tehlikede olduğunu söyledi. erzurum kongresinde, milli sınırlar içinde vatanın parçalanmaz bir bütün olduğunu bütün dünyaya ilan etti. kurtuluş savaşını bunun için başlattı. bu konuda hiçbir taviz vermedi. vatan savunmasını her şeyin üzerinde tuttu. sakarya savaşı sırasında "vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz" diyerek bu konudaki kararlılığını gösterdi. vatanı için her şeyini feda etmeye hazır olduğunu şu sözü ile açıkça ifade etmiştir: "yurt toprağı! sana her şey feda olsun. kutlu olan sensin. hepimiz senin için fedaiyiz. fakat sen türk milletini ebedi hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın."

mustafa kemal, vatanı ve milleti için canını feda etmekten kaçınmazdı. daha çanakkale savaşları sırasında anafartalar grubu komutanı iken en ön safta savaştı. bu savaş sırasında atatürk'e bir şarapnel parçası isabet etmiş, fakat sağ cebinde bulunan saati kendisini ölümden kurtarmıştı. sakarya savaşı sırasında ise atından düşmüş ve kaburga kemikleri kırılmıştı. buna rağmen cepheden ayrılmamış, savaşı sedye üzerinden yönetmişti.

mensubu olduğu türk milletini sonsuz bir aşkla seven mustafa kemal atatürk, milleti için her türlü zorluğa katlanmış ve kendini ona adamıştır. onun "ben, gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, türk milletine canımı vereceğim" sözü, milletini ne kadar çok sevdiğini göstermektedir.
mustafa kemal atatürk, idealist bir liderdi. onun idealizmi, yüksek vasıf ve kabiliyetlerine inandığı milletinin sonsuz hürriyet ve bağımsızlık aşkından kaynaklanıyordu. mustafa kemal'in en büyük ülkülerinden birisi de milli birlik ve beraberlik içerisinde vatanın bölünmez bütünlüğünü sonsuza dek yaşatmaktı.

mustafa kemal atatürk'ün en büyük ideali, milli sınırlarımız içinde milli birlik duygusuyla kenetlenmiş uygar bir toplum oluşturmaktı. vatanı kurtaran, hür ve bağımsız türkiye idealini gerçekleştiren mustafa kemal, yeni türkiyeyi modernleştirmek amacı ile çağdaş medeniyet idealine yöneltmiştir.

atatürk'ün en büyük ideallerinden birisi de milletler arasında kardeşçe bir insanlık hayatı meydana getirmekti. ideallerini gerçekleştirmek için çok çaba harcadı. bu çabalarına örnek olarak 1934'te imzalanan balkan antantı, 1937'de imzalanan sâdâbat paktı gösterilebilir.
atatürk'ün inkılapçılığı, akıl ve mantığın toplumsal gelişmeye egemen kılınması esasına dayanır. onun şu sözü akıl ve mantığa verdiği değeri en güzel şekilde ifade eder: "bizim akıl, mantık ve zeka ile hareket etmek en büyük özelliğimizdir. bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delilidir".
mustafa kemal'in olaylara yaklaşımı hep mantıklı ve gerçekçi olmuştur. milletine hep hakikatleri söylemiş ve bunu tavsiye etmiştir. "milleti aklımızın ermediği, yapmak kudret ve kabiliyetini kendimizde görmediğimiz hususlar hakkında kandırarak geçici teveccühler elde etmeye tenezzül etmeyiz" sözü çok anlamlıdır. o, akıl ve bilime çok önem verirdi. gerçeğe akıl ve bilim yoluyla ulaşılacağına inanan atatürk, "dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakıyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir" sözü ile bunu en güzel şekilde açıklamıştır.

mustafa kemal, yaratıcı düşünceye sahip bir liderdi. türk milletini kurtuluş savaşı'na hazırlarken düşmanı yurttan atmak için savaşmak gerektiğine halkını inandırmakla işe başladı. yapacağı işlerin planını en ince ayrıntılarına kadar tespit edip bunları uygulamak için değişik yöntemler denedi. sakarya savaşı öncesinde, ülkenin kaynaklarından en verimli şekilde yararlanılmasını sağlayarak ordumuzun ihtiyaçlarını karşıladı.

atatürk, bütün inkılaplarını gerçekleştirmeden önce, kamuoyunu hazırlamaya, millete inkılapların gerekliliğini anlatmaya büyük bir özen göstermiştir. ona göre: "milleti hazırlamadan inkılaplar yapılamaz". atatürk, yurt gezilerinde halkla konuşmalar yaparak bunu gerçekleştirmiştir.
gerek kurtuluş savaşı'mızın başarıyla sonuçlanması, gerek gerçekleştirilen inkılaplarla, türkiye'nin çağdaşlaştırılması onun dehasının bir eseridir.
başarılı olmanın sırlarından birisi de sabır ve disiplindir. mustafa kemal atatürk, her engeli sabır ve disiplin ile aşıp kurtuluş savaşını başarıya ulaştıran bir liderdir.

o, meseleler karşısında önce düşünür, gerekli araştırmayı yapar, tartışır, kararını ondan sonra verirdi. verdiği kararı uygulamaya koyarken uygun zamanı beklerdi. zamanlamaya çok önem verirdi.
samsun'a çıkmadan çok önce, millet egemenliğine dayanan bağımsız yeni bir türk devleti kurmayı düşünmüştü. bu fikrini, o zaman açıklamadı. samsun'a çıktıktan bir süre sonra vatanın kurtuluşu ile ilgili fikirlerini uygulamaya başladı. kongreler topladı. türkiye büyük millet meclisini açtı. türkiye büyük millet meclisi açıldığı zaman, saltanatı kaldırıp cumhuriyet yönetimini kurmayı düşünüyordu. fakat mecliste saltanat yanlıları olduğundan zamanlamayı uygun görmemişti. ancak kurtuluş savaşı başarıya ulaştıktan sonra açılan ikinci meclis döneminde atatürk'ün önderliğinde saltanat kaldırılıp cumhuriyet ilan edilmiştir.

atatürk, milli mücadele'nin kazanılmasından sonra yaptığı inkılapları çok önceden planlamıştı. ancak, bunları uygulayacak ortam sağlanıncaya kadar büyük bir sabırla bekledi ve tam bir disiplin ile düşündüklerini gerçekleştirmeyi başardı.

mustafa kemal atatürk, daha birinci dünya savaşı devam ederken osmanlı devletinin hızla felakete doğru sürüklendiğini görüp çareler aramaya başlamıştır. ülkemizin içinde bulunduğu durumu en doğru şekilde tespit etmiş ve ilerisi için en doğru kararları almıştır.

atatürk, ileri görüşlü bir devlet adamıdır. atatürk'ün 1932'de amerikalı general mc. arthur'la yaptığı bir konuşma, bunu en iyi şekilde ortaya koymaktadır. atatürk bu konuşmasında; avrupa'da almanya'nın versailles antlaşmasını ortadan kaldırmaya çalışacağını söylemiştir. avrupa'da savaş çıkarsa, bundan bolşevikler'in yararlanacağını; sovyet rusya'nın yalnız avrupayı değil, asyayı da tehdit eden başlıca kuvvet halini alacağını belirterek, ikinci dünya savaşı ve sonrasındaki gelişmeleri önceden görebilmiştir.

atatürk'ün gençlere söylediği "yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kafi değildir. muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır" sözü, onun ileri görüşlü bir lider olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

mustafa kemal atatürk, doğru bildiği şeyleri açıkça söylemekten çekinmezdi. şu sözleri bunun en güzel örneğidir: "ben düşündüklerimi sevdiklerime olduğu gibi söylerim. aynı zamanda lüzumu olmayan bir sırrı kalbimde taşımak iktidarında olmayan bir adamım. çünkü ben bir halk adamıyım. ben düşündüklerimi daima halkın huzurunda söylemeliyim".
büyük adamları ancak büyük milletler yetiştirir. toplumların büyük adamlara ihtiyacı en çok bunalımlı dönemlerde ortaya çıkar. toplumları, bunalımlı dönemlerden ancak büyük liderler kurtarır. mustafa kemal paşa, bu özellikleri taşıyan çok yönlü bir liderdir. o, milli mücadele'nin önderi, türk inkılabının hazırlayıcısıdır. ayrıca birleştirici ve toplayıcı bir lider, büyük bir asker ve teşkilatçı bir devlet adamıdır. bütün bu yönleriyle çağa damgasını vuran bir dahidir.

atatürk, eğitimi sosyal ve kültürel kalkınmanın en etkili araçlardan biri olarak görmüştür. kurtuluş savaşı kazanıldıktan sonra yeni devletin varlığını sürdürebilmesi için çağdaş eğitim metotlarıyla yetiştirilecek bir nesle ihtiyaç vardı. bu sebeple eğitim konusuna büyük bir önem verdi. kurtuluş savaşından sonra kendisine sorulan "işte memleketi kurtardınız, şimdi ne yapmak istersiniz?" sorusuna atatürk: "maarif vekili olarak milli irfanı yükseltmeye çalışmak, en büyük emelimdir" cevabını verir.
türk milletinin aydınlık yarınları için elinde tebeşir, kara tahta başına geçerek türk milleti'ne okuma-yazma öğreten atatürk, milleti tarafından başöğretmenliğe layık görüldü. o, maarif vekili olmadı ama modern bir eğitim politikasının esaslarını belirleyip eğitim alanında büyük inkılaplar yaptı. öğretim programlarının hazırlanmasıyla ilgili komisyonları yönetti, ders kitabı yazdı, kürsüye çıkıp ders verdi. milletin eğiticisi oldu. atatürk, eğitimin toplumun ihtiyaçlarına cevap vermesi ve çağın gereklerine uygun olması gerektiğini belirtmiştir.

atatürk, türk milletinin manevi ihtiyaçlarının da karşılanması gerektiğini biliyor ve bu nedenle kültürel kalkınmaya büyük önem veriyordu.
atatürk, türk kültür ve sanatını dünyaya tanıtmak için çok çalıştı. bu konuda araştırmalar yapılmasını, sergiler açılmasını ve kültürle ilgili kongreler düzenlenmesini teşvik etti. sanat ve sanatçılar hakkında takdir ve teşvik edici sözler söyledi. bunlardan bazıları:
"sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir."
"hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat bir sanatkar olamazsınız." '''
"bir millet, sanat ve sanatkardan mahrum ise tam bir hayata malik olamaz."
atatürk, sanatçı yetiştiren kurumlar açtı. çağdaş türk sanatını geliştirmek amacıyla avrupa'ya resim, heykel ve müzik öğrenimi için gençler gönderdi. bu durum, onun sanata ve sanatçıya ne kadar önem verdiğini gösterir.
iyi bir yönetici, milletinin huzur ve saadetini sağlamak için çalışır. mustafa kemal atatürk, bütün hayatı boyunca bunu yapmaya çalıştı. milleti için çalışmayı bir görev saydı. "millete efendilik yoktur. hadimlik vardır. bu millete hizmet eden, onun efendisi olur" sözü ile yöneticilerde bulunması gereken özelliği belirtmiştir. mustafa kemal, hayatı boyunca türk devletinin ve milletinin çıkarlarım kendi çıkarlarının üstünde tutan, ender devlet adamlarından birisidir. savaştaki kahramanlığı kadar, devlet kurup yönetmedeki ustalığı, ileri görüşlülüğü ve barışseverliği ile atatürk, tarihte eşine az rastlanan bir yöneticidir.

mondros ateşkes anlaşmasından sonra başlayan işgal günlerinde, toplumu olaylar karşısında yönlendirecek bir öndere ihtiyaç vardı. işte o karanlık günlerde atatürk, milletine rehber oldu. anadolu'ya geçerek kongreler topladı. türkiye büyük millet meclisinin açılmasını sağladı. milli mücadele, atatürk'ün önderliğinde başarıya ulaştı. türk milletinin her alanda çağdaşlaşmasını hedef alan inkılaplar onun önderliğinde gerçekleşti. onun ilke ve inkılapları, türk milletine günümüzde de rehber olmaya devam etmektedir. mustafa kemal atatürk, askeri zaferlerini ve başardığı inkılapları kendisine mal etmemiştir. büyük eserlerin, ancak büyük milletle başarılabileceğine inanan bir önderdi.

atatürk'ün, milletine sonsuz bir güveni vardı. türk milletinin geçmişte olduğu gibi büyük hamleler yapacağına bütün kalbiyle inanmıştı. şan ve şerefle dolu tarihindeki başarılarına yenilerini ilave edeceğine bütün kalbiyle inanmıştı. o, "atatürk zaferleri" denmesinden hoşlanmazdı. "atatürk inkılapları" sözünü reddeder, "türk inkılabı" sözünün kullanılmasını isterdi. bütün başarıları milletine mal etmekten zevk duyardı. mustafa kemal bir konuşmasında "milli mücadeleyi yapan doğrudan doğruya milletin kendisidir, milletin evlatlarıdır" demişti.

atatürk, kararlı ve mücadeleci bir liderdi. güçlükler karşısında yılmayan, ümitsizliğe düşmeyen kişiliği onun milli mücadele'nin lideri olmasını sağlamıştır. samsun'a çıktıktan sonra, kazım karabekir paşaya çektiği bir telgrafta, o günlerdeki ağır durumu belirttikten sonra "bununla beraber bütün umutlar kaybolmuş değildir. memleketi bu durumdan ancak türk milletinin mukavemet azmi kurtarabilir" diyordu. eskişehir-kütahya savaşlarından sonra yunanlılar, ankara'ya doğru ilerlemeye başladıkları zaman, mustafa kemal, türkiye büyük millet meclisi tarafından başkomutanlık görevine getirilmişti. başkomutan olarak yaptığı ilk konuşmasındaki "milletimizi esir etmek isteyen düşmanları, behemehal (ne yapıp edip) yeneceğimize dair güvenim bir dakika olsun sarsılmamıştır" sözleri onun hiçbir zaman ümitsizliğe yer vermediğini ve mücadelesindeki kararlılığı gösteren başka bir örnektir.

atatürk, bütün çalışmalarını bir plan dahilinde yapardı. bir işe karar verdiğinde; bu kararı bütün yönleriyle inceler, en iyi sonucu alacak şekilde uygulamaya geçerdi. mustafa kemal, yapacağı inkılapları önceden düşünmüş, kamuoyunu bu değişiklikler konusunda aydınlattıktan sonra inkılaplarını yapmıştır. kurtuluş savaşının planını, istanbul'dan anadolu'ya geçmeden önce yapmış ve bunu yakın arkadaşlarıyla tartışmıştı. zamanı geldikçe düşündüklerini uyguladı. uygulamaya başladıktan sonra hiç taviz vermedi. bütün hayatı boyunca metotlu çalışmayı hiç bırakmadı.

atatürk, milletimizi çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracak ileri bir zihniyetin yerleşmesi çabasındaydı. bu yolda birtakım inkılaplar yaptı. inkılapların amacı, modern bir devlet, çağdaş bir toplum meydana getirmekti. atatürk, türk milletinin çağdaş milletlerin seviyesine çıkartmak için siyasal, toplumsal, ekonomik alanlarda inkılaplar yapmıştır.
onun şu sözleri inkılapçı karakterini ortaya koyar: "büyük davamız, en medeni ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir. bu yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde de temelli inkılap yapmış olan büyük türk milletinin dinamik idealidir. bu ideali en kısa zamanda başarmak için, fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz".
atatürk'ün birleştirici ve bütünleştirici özelliği sayesinde, milli mücadele başarıya ulaşmıştır. atatürk, milli mücadele'nin karanlık günlerinde, değişik fikirlere sahip insanları bir mecliste, kendi etrafında toplamayı başardı. kısacası, atatürk'süz milli mücadele düşünülemezdi. atatürk'ün birleştirici gücü, kişisel özelliğinden ve karakterinden geliyordu. o, yalnız askerlerin değil, sivil halkın da güvenini kazanmıştı.

atatürk'ün bu üstün meziyetleri, sıkıntı ve bunalım içinde bulunan insanların, ona sevgi ve saygıyla bağlanmasını sağladı.
atatürk, tarihte büyük devletler kuran ve yüksek bir medeniyet meydana getirmiş olan türk milletinin büyüklüğüne inanan ve bununla gurur duyan bir insandı. atatürk; kahramanlık, vatan sevgisi, çalışkanlık, bilim ve sanata önem verme gibi değerlerin, türklüğün yüksek vasıflarından olduğunu ifade etmiştir. o, milletinin bu özelliklerini her fırsatta dile getirip insanlık ailesi içinde layık olduğu yeri almasına çalıştı. milletimizin yüksek karakteri, çalışkanlığı, zekası ve ilme bağlılığı ile milli birlik ve beraberlik duygusunu geliştirmeyi başlıca ilke kabul etti. ona göre: "... türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır".

atatürk, yalnız yakın geçmişte büyük hizmetler yapmış bir lider değildir. eserleriyle ve düşünceleriyle, gerek türk milletinin gerekse başka milletlerin geleceğine ışık tutmaya devam eden bir liderdir.

atatürk, kendi milletini ve bütün insanları samimi duygularla seven, iyi kalpli bir insandı. bütün milletleri bir vücut, her milleti de bu vücudun bir organı olarak görürdü. dünyanın herhangi bir yerinde bir rahatsızlık varsa ilgisiz kalamazdı. "insanları mesut edecek tek vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir" derken insanlar için ne kadar iyi duygular beslediğini açıklıyordu.

atatürk, çocukları ve gençleri çok sever, onların en iyi şartlarda yetişip yükselmesini isterdi. çünkü bir milletin ancak iyi nesiller yetiştirebilirse yükseleceği düşüncesini taşıyordu.

atatürk, insanlara değer vermiş, insanlığın hizmetinde çalışmayı amaç edinmiştir. romanya dış işleri bakanı ile yaptığı bir konuşmada insanlık ailesinin yerini ve değerini şu sözlerle belirtmiştir: "insan, mensup olduğu milletin varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar, bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin mutluluğuna ne kadar kıymet veriyorsa, bütün dünya milletlerinin mutluluğuna hizmet etmeye elinden geldiği kadar çalışmalıdır. bütün akıllı adamlar takdir ederler ki bu yolda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. çünkü dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu temine çalışmak demektir"

atatürk, barışa önem veren bir liderdi. ona göre barışın bozulmasından bütün dünya ülkeleri ıstırap duymalıydı. anlaşmazlıkların ortadan kalkması, insanlığın başlıca dileği olmalıydı. dünyada yalnızca sevgi egemen olmalıydı. atatürk'ün bu sevgi anlayışının nedeni insana duyduğu saygıdır. onun "yurtta sulh, cihanda sulh" sözü barış idealinin simgesi haline gelmiştir.

 

atatürk'ün askeri öğrenci iken yazdığı notlar.
devletimizin kurucusu ve "çağdaş türkiye" idealinin bayraklaşan sembolü mustafa kemal atatürk'ün gerek hayatını, gerekse düşüncelerini konu alan araştırmaların son yıllarda ciddi bir artış gösterdiği görülmektedir. şüphesiz yapılan araştırmaların çokluğu, bu büyük insanın hayatı ile ilgili bilgilerin ve düşüncelerinin geniş kitlelere ulaştırılması bakımından sevindirici bir gelişmedir. fakat atatürk, "doğru" anlaşılıp, kitlelere "doğru" anlatılmalıdır. bunun için de çalışmaların "doğru" ve "sağlam" kaynaklara dayandırılması büyük önem taşımaktadır.

bu araştırmada, kara harp okulu komutanlığı arşivi (ankara) esas alınarak, mustafa kemal atatürk'ün biyografisi, özellikle öğrenim hayatı aydınlatılmaya çalışılmıştır. onun bulunabilen notları kamuoyumuzun istifadesine sunulmuştur.

araştırmanın kitap haline gelişinde gösterdikleri yakın ilgiden dolayı, hocam sayın prof. dr. azmi süslü ve sayın dr. hüsamettin yildirim'a teşekkür ederim.

i. giriş

atatürk’ün öğrencilik hayatına ait, şimdiye kadar ciddi anlamda bazı önemli çalışmalar yapılmış bulunmaktadır. bu çalışmalar arasında, özellikle merhum faik reşit unat tarafından yapılanlar, hem ilk olmaları, hem de kara harp okulu arşivindeki künye ve numara defterlerine istinaden yapıldıkları için önem arz etmektedir. ikinci olarak, uzun yıllar kara harp okulunda siyasi tarih öğretim üyesi olarak görev yapan ve harp okulu tarihi ile atatürk’ün harbiye’deki öğrenim hayatını kara harp okulu arşivindeki defterlere ve diğer belgelere dayanarak araştıran merhum emekli öğretmen albay dr. tahsin ünal’ın çalışmaları önem taşımaktadır. kara harp okulu arşivinde çalışan ve atatürk’ün okuduğu dönemde askeri öğrenim kurumlarını, akademik bir çalışma olarak yürüten ve bunu da yayınlayan harp okulu siyasi tarih öğretim üyesi emekli öğretmen albay dr. yusuf çam’ın, özellikle numara defterlerine dayanarak yaptığı çalışması, bir bütün olarak ilk olma özelliğini hala muhafaza etmektedir.

atatürk’ün özellikle askeri öğrencilik yıllarına ait notları konusunda yapılan bunlar ve diğer önemli araştırmalar yayınlandıkları yıllara ve içeriklerine göre şu şekildedir:

faik reşit unat, 1953 yılında yayınlanan araştırmasında , m. kemal’in selanik askeri rüştiyesi 4ncü sınıf; manastır idadisi 2nci sınıf, 3ncü sınıf; harbiye 2nci sınıf, 3ncü sınıf derslerini, notlarını ve sınıf içindeki başarı durumunu vermiştir.

faik reşit unat, 1964 yılında yayınlanan ve öncekine göre daha geniş kapsamlı olan araştırmasında ise, yukarıdaki bilgilere ilave olarak m. kemal’in harbiye künye kaydını vermiş; çalışmanın eki olarak, harp okulu arşivindeki künye ve numara defterlerinden m. kemal’in künyesinin yer aldığı sayfanın, manastır idadisi 3nü sınıf, harbiye 3nü sınıf ile akademi “mezuniyet” notlarını (gerçekte 2nci sınıf notları) içeren numara defterlerinin ilgili sayfalarının klişesini ek-2, 3, 4, 5 olarak yayınlamıştır.

dr. tahsin ünal, kasım 1964’te yayınlanan önemli makalesinde , hem harp okulunun tarihi, hem de mustafa kemal’in, manastır idadisi 3ncü sınıf, harbiye 1nci sınıf, 2nci sınıf ve 3ncü sınıf derslerini, başarı durumunu ve bazı künye bilgilerini harp okulu arşiv belgelerine ve salnamelere dayanarak vermiştir.

atatürk’ün özellikle biyografisi ile bazı kişilik özellikleri hakkında önemli çalışmalara imza atmış olan değerli araştırmacı sadi borak önce 1972 yılında , sonra da 1983’te yayınlanan eserlerinde; f. reşit unat ve tahsin ünal’ ın yukarıda zikredilen çalışmalarındaki bilgileri aktarmıştır. sayın borak, a. fuat cebesoy’ un eseri gibi bazı hatıraları da kullanmıştır.

ömer sami coşar, atatürk’ün biyografisi hakkında hazırlanmış en iyi çalışmalardan biri olan eserinde , özellikle f. r. unat’ın iki çalışmasındaki bilgileri aktarmış, bunları dönemin basınındaki bilgilerle desteklemiş ve m. kemal’in künye kaydı ile manastır idadisi 3ncü sınıf notlarını gösteren numara defteri sayfasının klişesini (muhtemelen f. r. unat, 1964’ten alınma) vermiştir.

mustafa kemal’in bazı notlarının yer aldığı numara defterleri sayfalarının klişeleri ve bunların yeni harflerle çevirilerinin yayınlandığı önemli bir çalışma da, 1981 yılında kara harp okulu tarafından yapılmıştır. atatürk’ün doğumunun 100ncü yılı münasebetiyle yayınlanan bir albüm olan bu eser, bütün yazıları kesik uçlu kalemle eliyle yazan, o zaman yüzbaşı, şimdi general sayın şahap tuncer’in gayretleri sonucu meydana getirilmiştir. bu albümde mustafa kemal’in manastır idadisi 3ncü sınıf, harbiye 3ncü sınıf, akademi 2nci sınıf notlarının klişe ve çevirileri; harp okulu künye kaydı ve harbiye mezuniyetini gösteren bir gazete kupürünün klişesi ile çevirisi verilmiştir.

dr. yusuf çam, atatürk’ün okuduğu dönemde rüştiye, idadi ve harbiye eğitim ve öğretimini incelediği önemli eserinde bu okulların kuruluşlarını, eğitim faaliyetlerini, eğitim sürelerini, ders programlarını ortaya koymuş; dönemin sivil okulları ile mukayeselerini yapmıştır. okulların yönetim ve öğretim kadrolarını da inceleyen sayın çam, eserin sonunda kara harp okulu arşivi numara defterlerinden alınan ve mustafa kemal’in manastır idadisi 3ncü sınıf, harbiye 2nci sınıf ve harbiye 3ncü sınıf notlarını içeren sayfaların klişelerini ek-1, 2, 3 olarak yayınlamıştır.

mustafa kemal’in harp okulu’na kadar olan eğitim sürecinin ve bu sürecin kişiliğine olan etkilerinin incelendiği ve 12-13 ekim 1998 tarihlerinde manastır (makedonya)’da yapılan manastır ve mustafa kemal sempozyumunda bildiri olarak sunulan araştırmamızda mustafa kemal’in rüştiye 4ncü sınıf, manastır idadisi 2nci ve 3ncü sınıf ders başarı durumu ve harbiye künye kaydı verilmiş idi. daha sonra, mustafa kemal’in harp okulu’na girişinin 100ncü yılını anma faaliyetleri çerçevesinde hazırlanan bir başka araştırmamızda , bu notları ve başarı durumuna ilaveten onun harbiye 2 ve 3ncü sınıf ile akademi 1 ve 2nci sınıf notları ve başarı durumu, kişiliğinin oluşumuna etkilerini incelemek amacı ön planda tutularak değerlendirilmişti.

kara harp okulu öğretim elemanlarından öğ. kd. yzb. hayrullah gök, mustafa kemal’in harp okulu’na girişinin 100ncü yılını anma faaliyetleri çerçevesinde hazırladığı bir kılavuzun 4-10 numaralı ek’i olarak, mustafa kemal’in rüştiye 4ncü sınıf, idadi 2 ve 3ncü sınıf, harbiye 2 ve 3ncü sınıf, akademi 1 ve 2nci sınıf notlarını içeren numara defterlerinin ilgili sayfalarının osmanlıca klişelerini yayınlamıştır.

bu bölüme son vermeden önce; h. gök ve m. uyar tarafından yapılan iki yeni çalışmadan bahsetmek istiyoruz: araştırıcılar, bunların ilkinde m. kemal'in harp akademisi 1 ve 2nci sınıf notlarını, ikincisinde de harp okulu 1, 2 ve 3üncü sınıf notlarını yayınlamışlar ve başarı durumunu değerlendirmişlerdir. bu iki çalışmadaki bazı değerlendirmeler araştırmaların kendi iç örgüsü açısından bile bazı çelişkilerle dolu olmasına rağmen; araştırıcıların özellikle son çalışmada, mustafa kemal'in daha önce bilinmeyen ve harp okulu arşivinde de bulunamayan harp okulu 1nci sınıf notlarını bulup yayımlamaları, atatürk'ün biyografisindeki bazı eksikliklerin tamamlanabilmesi bakımından önemli bir hizmet olmuştur.

biz bu araştırmada, mustafa kemal’i atatürk yapan süreçte, aldığı askeri eğitim ve öğrenimin onun kişiliğinin oluşmasında nasıl bir etki yaptığının anlaşılabilmesi bakımından “ders başarı durumu” ve “okuduğu dersleri” ortaya koymaya çalışacağız. şüphesiz, atatürk'ü iyi anlamak için öncelikle onun “birikimleri”nin, bir başka ifade ile onun kişiliğinin oluşmasına etki eden “bilimsel ve fikri alt yapı”nın bilinmesi, ortaya konulması gerekir. yukarıda, şimdiye kadar bu konuda yapılan çalışmalar kısaca özetlenmiştir. bunlar ve konuyla ilgili diğer çalışmalarda gördüğümüz bazı çelişkiler ve tutarsızlıklar da belgelere göre düzeltilecektir.

ii. selanik askeri rüştiyesi

çocukluğundan itibaren askerliğe büyük bir ilgi duyan mustafa, asker olmak istiyordu. hatıralarında kendisinin anlattıklarına göre, üniformalı olarak askeri rüştiye (ortaokula)’ye giden komşularından kadri beyin oğlu ahmet ve sokaklarda gördüğü üniformalı subaylar onun askerlikle ilgili heveslerini kamçılıyordu. nihayet asker olmasını istemeyen annesine haber vermeden selanik askeri rüştiyesi’nin sınavlarına girerek başarılı oldu. faik reşit unat, “mustafa'nın sınavda gösterdiği başarıdan dolayı, dört yıllık okulun üçüncü sınıfına alındığını, bu tarihin de 1894 temmuz-ağustos ayları olması gerektiğini” söylemektedir. aşağıda değerlendireceğimiz, onun rüştiye dördüncü sınıf notlarını gösteren defterin 1895 tarihli olması da f. r. unat’ı doğrulamaktadır. bu durumda ö. s. coşar’ın “...daha önceden dört yıl olarak eğitim yapan askeri rüştiyelerin, o yıl birinci sınıflarının lağvedilerek üç yıla indirilmesi üzerine, mustafa nisan 1894’te selanik askeri rüştiyesi’nin ikinci sınıfından öğrenimine başladı” şeklindeki görüşlerinin yanlış olduğu ortadadır.

kara harp okulu arşivindeki, 13 no’lu numara defteri’ne göre atatürk’ün selanik askeri rüştiyesi dördüncü sınıfında okuduğu dersleri, notları ve buradaki ders başarısı şu şekildedir:

bu sınıfta “tam numarası” dokuzunun 45, ikisinin de 20 olan toplam on bir adet ders vardır. derslerin toplam tam numarası ise 445’tir. numara defterinde “ahmet subaşı mahallesi” ile kayıtlı olduğu görülen “mustafa kemal efendi”, on bir dersin onundan tam numara, birinden de tam numaradan iki numara eksik, toplam 443 numara almış ve dördüncü olmuştur. okuduğu dersler ve aldığı notlar şu şekildedir: mantık (45), hesap (45), usul-i defterî (45), hendese (45), coğrafya (45), tarih-i islâm (43), kavaid-i osmaniye (45), fransızca (45), imlâ-yı türkî (45), hatt-ı fransevî (20), resim (20).
aynı sınıfın başarı sıralamasında ahmet tevfik, tarakçı, 444 toplam notla birinci; süleyman adil, şehabeddin, 444 toplam notla ikinci; mehmet şenizi, ahmet subaşı, 444 toplam notla üçüncüdür. ilk ona giren diğer öğrenciler ve toplam notları şöyledir: 4. mustafa kemal, ahmet subaşı (443), 5. osman nuri, sinancık (443), 6. mehmet tevfik, abdullah kadı (438), 7. ismail hakkı, iki şerefe (431), 8. rafet efendi, hamidiye (426), 9. mehmet mukbil, iki lüle (404), 10. ali efendi, ahmet subaşı (402).

bu durumda mustafa kemal, 1895 yılı sonu veya 1896 yılı ocak ayında, on beş yaşında, askeri rüştiyenin son sınıfını dördüncü olarak bitirmiştir.

iii. manastir askerî idadisi

1896 yılı mart ayının ortalarına kadar selanik’te tatilini geçiren mustafa kemal, tatil bitiminde selanik’ten trenle manastırda yolcu edilir. mustafa kemal’in manastıra gelişi ile ilgili bilgiler bundan ibaret olmakla birlikte, idadiye başladığı günün 13 mart tarihi olması kuvvetle muhtemeldir. çünkü, rumi 1 mart; miladi 13 mart tarihi, “mali yıl”ın başladığı tarihtir ve harbiye’de de olduğu gibi, askeri okullar bu dönemde eğitimlerine bu tarihte başlamaktadır. aralık ayı sonlarında da eğitim bitmektedir. idadide yatılı ve daha üstün dereceli bir okulun hayat ve öğretim şartlarına kısa sürede intibak eden genç m. kemal için, artık ömrünün sonuna kadar sürecek olan “aile yuvası dışındaki hayat” başlıyordu. bundan sonra ev yaşantısı sadece izin ve tatillerde kısa süreli olabilecektir. askerlik mesleğinin meşakkatli ve zorlu özelliklerinden de kaynaklanan bu durum, biraz da onun “bağımsız yaşama” karakterine uygun düşecektir.

manastır askeri idadisinde “apolet numarası” 7348 olan mustafa kemal’in ilk seneye ait öğrencilik hayatı hakkında resmi bir belgeye sahip değiliz. fakat, onun ikinci sınıfta olduğu 1897-1898 eğitim-öğretim yılı ile üçüncü sınıfta bulunduğu 1898-1899 eğitim-öğretim yılı numara defterleri elimizdedir. bu defterlere göre mustafa kemal’in idadi ikinci sınıf ve üçüncü sınıf dersleri ve başarı durumu şöyledir:

mustafa kemal ikinci sınıfta, 52 arkadaşı arasından, toplam 283 not alarak ve üçüncü olarak üçüncü sınıfa geçmiştir. esasında, başarı sıralamasında ikinci olarak görülen recep fahri, kayalar ile toplam notları aynıdır. bu yılın numara defteri’ne göre, “beher dersin tam numarası” toplam 285, “beher dersin üss-ü mizanları” toplamı 138’dir. mustafa kemal’in ikinci sınıfta okuduğu dersler ve aldığı notlar şu şekildedir: müsellesat (45), hendese (45), tarih-i umumî (45), kitâbet (44), fransızca (44), resim (20), tarama (20), jimnastik (20). mustafa kemal, bu sınıfın sonunda toplam 283 not alarak üçüncü olmuştur.

bu sınıfta okutulan toplam 8 ders vardır ve 5 adet dersin tam numarası 45 diğer üç dersin tam numarası 20’dir. bu duruma göre mustafa kemal, 6 dersten tam numara almıştır. aynı sınıfın başarı sıralamasında ahmet tevfik, selanik 284 toplam notla birinci; recep fahri, kayalar 283 toplam not ile ikincidir. ilk ona giren diğer öğrenciler ve toplam notları şöyledir: 3. m. kemal, selanik (283), 4. abdülkadir, yanya (280), 5. hasan avni, köprülü (279), 6. ali şevket, üsküp (279), 7. abdülbaki, üsküp (275), 8. ismail hakkı, köprülü (273), 9. bekir hıfzı, ohri (271), 10. abdurrahman, selanik (266).

mustafa kemal’in üçüncü sınıfta okuduğu dersler ve aldığı notlar şu şekildedir: makine (45), kozmoğrafya (45), tarih-i umumî (45), tarih-i osmanî (45), kitâbet (45), mantık (45), akaid (45), fransızca (45), resim (20), tarama (20), cimnastik (20).

mustafa kemal, 54 mevcudu olan üçüncü sınıfta toplam 420 tam not alarak, manastır idadisini, not toplamı kendisi ile aynı olan ahmet tevfik, selanik'in ardından ikinci olarak bitirmiştir. bu yılın numara defterine göre, “beher dersin tam numarası” toplamı 420, “beher dersin üss-ü mizanları” toplamı da 198’dir. bu sınıfta okutulan toplam 11 ders vardır ve bunların sekizinin tam numarası 45, üçünün tam numarası ise 20’dir. bu duruma göre mustafa kemal bütün derslerden tam numara almış bulunmaktadır. ilk ona giren diğer öğrencilerin toplam notları ve başarı sıraları şu şekildedir: 3. recep fahri, kayalar (419), 4. ali şevket, üsküp (419), 4. ömer abdülkadir, yanya (417), 6. hasan avni, köprülü (417), 7. ismail hakkı, köprülü (413), 8. abdülbaki, üsküp (410), 9. abdurrahman, selanik (394), 10. ömer naci, der-aliye (394).

mustafa kemal, sonradan anılarında manastır idadisindeki ders durumu ile ilgili olarak şunları anlatmıştır: “idadide iken muannidane (inatla) bir surette çalışıyordum. sınıfta birinci, ikinci olmak için hepimizde şiddetli bir gayret vardı. nihayet idadiyi bitirdim”

iv. harp okulu

1899 yılının mart ayı ortalarına kadar selanik’te tatilini geçiren mustafa kemal, istanbul pangaltı’daki harbiye mektebinde yüksek öğrenimine devam etmek için selanik’ten vapura biner ve istanbul'a, payitahta hareket eder. böylece bütün çocukluğu ve ilk gençlik yıllarının geçtiği makedonya’dan ilk defa ayrılır.

birikimi ile yeni bir hayata atılacağı, kişiliği ve düşüncelerinin daha da olgunlaşacağı harp okulu’na girişi (duhulü) 1 mart 1315/13 mart 1899, apolet numarası 1283’tür. “harbiyeli mustafa kemal”, buradaki “1315 duhullülere mahsus künye defteri” ne “selanik’te koca kasım paşa mahalleli gümrük memurlarından müteveffa ali rıza efendinin mahdumu uzun boylu, beyaz benizli mustafa kemal efendi selanik 96” olarak, 1282 selanikli ahmet tevfik efendi (96) ile 1284 manastırlı recep fahri efendi (95) arasına kaydedilecektir.

mustafa kemal, o sene sınıf mevcudu bazı hatıralara göre 900’ü geçen, bazı kaynaklara göre de 736 olan harp okulunda altı kısma ayrılan birinci sınıfların birinci kısmında idi.

mustafa kemal’in birinci sınıfta bulunduğu 1899-1900 eğitim-öğretim yılında harbiye’de okutulan dersler şunlardı: “akaid-i diniye, topografya, hendese-i resmiye, hikmet-i tabiye, askeri kimya, askeri kitabet, talim nazariyatı, terbiye-yi askeri, lisan (fransızca, almanca, rusça), harita tersimi (çizimi), talim ameliyatı (uygulaması), topoğrafya ameliyatı” mehmet esat’ın “mirat-ı mekteb-i harbiye”sinde 1900 ve 1901 yılları için verdiği okutulan dersler listesine göre de birinci sınıfta; “akaid-i diniyye, topoğrafya nazariyatı, hendese-i resmiye, hikmet-i tabiye, kimya, talim nazariyatı, malumat ve terbiye-yi askeriye, harita tersimi, hendese-yi resmiye eşkali, topoğrafya ameliyatı, talim ameliyatı, alman veya rus lisanı, kitabet” dersleri okutulmaktaydı.

mustafa kemal’in ikinci ve üçüncü sınıf notlarını ihtiva eden defterler harp okulu arşivindedir. onun birinci sınıf notlarını ihtiva eden not çizelgeleri de, h. gök ve m. uyar tarafından istanbul üniversitesi kütüphanesi osmanlıca eserler bölümünde bulunarak, yeni bir inceleme ile bilim alemine duyurulmuştur.

buna göre mustafa kemal birinci sınıfta öğrenci olduğu sırada, 1899-1900 eğitim-öğretim yılında, 635'i piyade, 88'i süvari ve 16'sı baytar sınıflarından olmak üzere toplam 739 öğrenci vardı. bu yıla ait not çizelgelerinde notları bulunmayan 25'i piyade, 8'i süvari ve 3'ü baytar sınıfından toplam 36 öğrencinin muhtemelen okuldan atıldıkları ve gerçekte ikinci sınıfa devam edenlerin toplam 703 kişi olduğu anlaşılmaktadır.

mustafa kemal birinci sene piyade sınıfından eğitim ve öğretime devam eden toplam 610 arkadaşı arasından, toplam 484 not alarak ve 9ncu olarak ikinci sınıfa geçmiştir. bu seneki not çizelgelerine göre “beher dersin tam numarası yekun-ı umumisi 530” ve “beher dersin üssü mizanı yekun-ı umumisi 234”tür.

mustafa kemal’in ikinci sınıfta okuduğu dersler ve aldığı notlar şu şekildedir: “akaid-i diniye (42), topoğrafya nazariyatı (33), hendese-yi resmiye (29), hikmet-i tabiye (44), kimya (42), kitabet (45), talim nazariyatı (37), malumat-ı ve terbiye-yi askeriye (45), lisan-ı fransevi (44), harita tersimi (19), hendese-yi resmiye eşkali (20), topoğrafya ameliyatı (20), talim ameliyatı (20), alman veya us lisanı (44).

bu sınıfta okutulan toplam 14 ders vardır ve 4 adet dersin tam numarası 20, diğer 10 dersin tam numarası 45’tir. bu duruma göre mustafa kemal, 5 dersten tam numara almıştır. sınıfın birincisi, üsküplü ali şevket efendi; vanlı müştak efendidir. ali şevket ve müştak'ın toplam notları 509'dur.
mustafa kemal 1922’de anlattığı anılarında, istanbul’da geçen bu ilk yılı için sadece şunları söyler: “birinci sınıfta gençlik hayallerine tutuldum. dersleri ihmal ettim. senenin nasıl geçtiğinin farkında olmadım ancak dersler kesilince kitaplara sarıldım.” eğer t. ünal'ın birinci sınıftaki toplam 703 öğrenci için verdiğini tahmin ettiğimiz başarı durumu doğru ise; sınıfını tüm öğrenciler içinde 29ncu; not çizelgesindeki 610 piyade sınıfı öğrencisi arasından da 9'uncu olarak bir üst sınıfa geçmiş olması, derslere fazla çalışmadan böyle büyük bir başarı sağlaması onun üstün bir öğrenci olduğunu göstermektedir.

mustafa kemal ikinci sınıfta öğrenci olduğu sırada, 1900-1901 eğitim-öğretim yılında, 445'i piyade, 56'sı süvari ve 14'ü baytar sınıflarından olmak üzere toplam 515 öğrenci vardı.

mustafa kemal ikinci sınıfta, piyade sınıfındaki 445 arkadaşı arasından, toplam 522 not alarak ve 11nci olarak üçüncü sınıfa geçmiştir. bu yılın numara defterine göre “beher dersin tam numarası yekun-ı umumisi 575” ve “beher dersin üssü mizanı yekun-ı umumisi 256.5”tir.

mustafa kemal’in ikinci sınıfta okuduğu dersler ve aldığı notlar şu şekildedir: “akaid-i diniye (45), hizmet-i seferiye (38), dahiliye kanunname-i hümayunu (45),fenn-i mimarî (41), fenn-i furusiyyet nazariyatı (45), lisan-ı fransevî (42), talim nazariyatı (43), malumat-ı ve terbiye-yi askeriye (31), ilm-i ahlâk (43), kılıç talimi (12), istikşafat-ı askeriye (14), harita tersimi (18), talim ameliyatı (20), ceza kanunname-yi hümayunu (44), alman veya rus lisanı (41).

bu sınıfta okutulan toplam 15 ders vardır ve 4 adet dersin tam numarası 20, diğer 11 dersin tam numarası 45’tir. bu duruma göre mustafa kemal, 4 dersten tam numara almıştır. sınıfın birincisi, manastırı da birincilikle bitiren meşhur selanikli ahmet tevfik; ikincisi de bursayı birincilikle bitiren ispartalı faik’tir. ahmet tevfik’in toplam notu 552, faik’in toplam notu 551’dir.

mustafa kemal, üçüncü sınıfta, 1901-1902 eğitim-öğretim yılında 459 arkadaşı arasından ve 17.5 not olan üssü mizan ve üç yıllık notlarının toplamı üzerinden harp okulunu 8nci olarak bitirmiştir. numara defterine göre, “beher dersin tam numarası” bakımından öğrencilerin “üç senede kazandıkları numaraların yekun-ı umumisi 1635” tir. mustafa kemal’in üç yıllık not toplamı ise 1498’dir. “üç sene nihayetinde umumda sıra numarası 8” dir. bu sıra aynı zamanda “sicil sırası”nı göstermektedir. diploma numarası 5998’dir.

mustafa kemal’in üçüncü sınıfta okuduğu dersler ve aldığı notlar şu şekildedir: “sınıf-ı salise tabiyesi (41), istihkamat-ı hafife (40), fenn-i esliha (45), hıfzı’s- sıhha-yı askeri (45), coğrafya-yı askeri (42), devlet-i aliye ordu teşkilatı (43), talim nazariyatı (44), malumat ve terbiye-yi askeri (41), lisan-ı fransevi (43), istikşafat-ı askeriye (17), istihkam eşkali (18), talim ameliyatı (19), tabiye tatbikatı (18), alman veya rus lisanı (36).

bu sınıfta okutulan toplam 14 ders vardır ve 4 adet dersin tam numarası 20, diğer 10 dersin tam numarası 45’tir. bu duruma göre mustafa kemal, 2 dersten tam numara almıştır. sınıfın birincisi yine selanikli ahmet tevfik; ikincisi de yine ispartalı faik’tir. ahmet tevfik’in üç senelik toplam notu 1571, faik’in toplam notu 1570’tir.

ilk ona giren diğer öğrencilerin sırası ve üç yıllık toplam notları şu şekildedir: “3. mehmet müştak, van (1555); 4. hayri, davutpaşa (1519), 5. ali şevket, üsküp (1519), 6. mehmed cemil, süleymaniye (1508), 7. selim, çerkes (1505), 8. mustafa kemal, selanik (1498), 9. ahmed müfit, kırşehir (1494), 10. halil, trabzon (1490).

v. harp akademisi

mustafa kemal’in harp okulundan “neşet” tarihi olan 28 kanunusani 1317, yani 10 şubat 1902 pazartesi tarihi, harp akademisi’ne girdiği tarihtir. kara harp okulu arşivindeki “1315 duhullülere mahsus künye defteri”nde ahmet tevfik, mustafa kemal, recep fahri ve ali şevket’in yer aldığı sayfanın başında, “manastır mekteb-i idadisinden vürud eden şakirdan” başlığının devamında “duhül” ve “neşet” tarihleri yazılıdır. ayrıca mustafa kemal’in “çiçek künyesi”nin üzerinde “3. ordu erkan-ı harbiye birinci sene namzetliğine” yazılmıştır. aynı ibareler, ahmet tevfik ve ali şevket’in künyelerinin üzerinde de bulunmaktadır.

1848 yılında harp okulu içinde “erkan-ı harbiye sınıfları” adı ile kurulan harp akademisi, esat paşanın harp okulu öğretim başkanlığı’na atanması (1899) ndan sonra, yani mustafa kemal’in harp okulunda öğrenime başladığı sırada yeni bazı düzenlemeler yapılmıştır. o zamana kadar harp okulundan “erkan-ı harp sınıfları”na geçen öğrencilere “erkan-ı harp” (kurmay) deniliyordu. esat paşa, bunu değiştirmiş, “erkan-ı harp namzedi” (kurmay adayı) şekline çevirmiştir. bundan sonra harp akademisi öğrencileri kısaca “namzet” (aday) olarak anılmaya başlanmıştır. o zamana kadar harp akademisinin 15 kişiyi geçmeyen öğrenci sayısı, yine esat paşanın çabalarıyla kırka kadar yükseltilmiştir. fakat, bu öğrencilerden ordunun ihtiyaç fazlası kısmına kurmaylık hakkı verilmemiş, bunlar “mümtaz” adı altında ve yüzbaşı rütbesiyle kıt'alara çıkarılmışlardır.

18 eylül 1899 günlü ikdam gazetesinde çıkan bir haberde bu değişikliğin temel sebepleri ve uygulamanın nasıl olacağı konusu şu şekilde anlatılmaktadır: “şimdiye kadar, harbiye okulunun en muvaffak mezunları kurmay sınıflarına ayrılıyor ve üç yıl eğitim gördükten sonra buradan otomatikman yüzbaşı olarak çıkıyordu...yalnız bazı subaylar, kurmay sınıflarına ayrıldıktan sonra dersleri ihmal ediyordu. diğer yandan, çok iyi derece alamamış olan harbiye mezunları arasında da kurmaylığa yatkın kimseler bulunabilir. bu sebeple nizamnamenin değiştirilmesi kararlaştırılmıştır... bundan böyle şu usul tatbik edilecektir: harbiye okulundan teğmen olarak mezun olanların en iyilerinden; sınıfın mevcuduna nazaran yüzde beş ile on arasında subay seçilecek ve onlara ‘kurmay namzedi’ namı verilecektir. namzetler özel bir işaret olarak yakalarına sarı bir yıldız takacaklardır. üç yıl süre ile derslerinde ve hareketlerinde muvaffak olamayan namzetler, sarı yıldızı muhafaza ederek ‘mümtaz subay’ sıfatını taşıyarak orduya katılacaklardır. muvaffak olanlar ise kurmay yüzbaşı olarak okulu terk edeceklerdir. iki yıl kıt'alarda staj gördükten sonra da kolağası rütbesine yükselecek ve genelkurmayda görev alacaklardır...”

bu nizamname esaslarına göre mezuniyetin 1902 yılından itibaren başladığı görülmektedir. bu yıldan itibaren erkan-ı harbiye sınıflarından “çok iyi” derecede başarı sağlayanlara “kurmay”, ve “iyi” derecede bitirenlere “mümtaz” unvanı verilmeye başlanmıştır. bu usul, 1909 yılına kadar devam etmiştir. mümtazlar arasında “kurmay” ihtiyacını karşılamak üzere sonradan “kurmaylıkları” onananlar da çoktur. bu dönemde, erkan-ı harp sınıfı öğrencileri, “kurmay yüzbaşı” olarak mezun olmuşlar ve iki yıl sonra da “kıdemli yüzbaşılığa” yükselmişlerdir.

ömer sami coşar tarafından; mustafa kemal'in akademiye başladığı birinci sene sınıf mevcudu, topçu ve süvari okullarından gelenler ve değişik sebepler dolayısıyla bir üst sınıftan kalanlar ile birlikte 43 kişi olarak gösterilmekte ise de gerçekte sınıfın mevcudu 42'dir. söz konusu sayı, harp okulu ve topçu okulu (mühendishane-yi berri-i hümayun) mezunu kurmay adayı öğrenciler ile hastalık sonucu devre kaybeden üç subayın (ahmet efendi saraçhane, sedat efendi üsküdar, mustafa izzet efendi kale-yi *********) katılımı ile oluşmuştur.

mustafa kemal ilk yılını 1922’de yayınlanan anılarında şöyle anlatır: “erkan-ı harp sınıflarına geçtik. mutad olan derslere çok iyi çalışıyordum. bunların fevkinde olarak ben de ve bazı arkadaşlarda yeni fikirler peyda oldu. memleketin idaresinde ve siyasetinde fenalıklar olduğunu keşfetmeye başladık...”

kara harp okulu arşivindeki, elle yazılmış (matbu olmayan) 26 no’lu numara defteri’ne göre atatürk’ün harp akademisi birinci ve ikinci sınıfta okuduğu dersler, notları ve buradaki ders başarısı şu şekildedir:

sınıf mevcudu kırk iki kişi olan akademi birinci sınıfta , toplam 580 olan ders notlarından mustafa kemal, toplam 479 not almıştır ve başarı sırası 8’dir. okuduğu dersler ve aldığı notlar şu şekildedir: coğrafya-yı sevkü’l-ceyş (32), talimgâh-ı hafife tatbikatı (41), fenn-i esliha nazariyatı (38), tarih-i fenn-i harp (35), fransızca (36), mübahis-i riyaziye (43), talim nazariyatı (45), kitabet-i askeriye (39), tabiye nazariyatı (33), muharebat-ı meşhure münakaşası (32), almanca veya rusça (33), mufassal topoğrafya (34), istikşafat-ı askeriye (18), talim ameliyatı (20).

aynı sınıfın başarı sıralamasında ahmet tevfik, selanik 522 toplam notla birinci; ihsan, cihangir (sabis) 517 toplam notla ikinci; süleyman, izmir 508 notla üçüncüdür. ilk ona giren diğer öğrenciler ve toplam notları şu şekildedir: 4. hayri, davutpaşa (493), 5. mustafa aziz, kale-i ********* (492), 6. kemal, ohri (489), 7. selim, çerkes (486), 8. mustafa kemal, selanik (479), 9. ali, rumelikavağı (488), 10. ahmed, saraçhane (470).

mustafa kemal’in, akademi ikinci sınıfında öğretime başladığı yıl sınıfın mevcudu 40'a düşmüştür. bu sayı, ikinci sınıfta hastalık nedeniyle devre kaybeden iki subayın katılması (asım efendi kütahya, ahmet efendi bursa) ve çeşitli nedenlerle ilişiği kesilen dört subayın (faruk efendi isparta, müştak efendi van, ibrahim efendi tunus, osman efendi sultanahmet) ayrılmasıyla oluşmuştur.

ikinci sınıfta mustafa kemal'in kırk kişilik sınıf mevcudu içinde toplam 480 puan aldığı görülmektedir ve 6. sıradadır. dersleri ve notları şu şekildedir: topçuluk ve topçu tabyası (45), muharebat-ı meşhure münakaşası (38), coğrafya-yı sevkü’l-ceyş (45), istihkamat-ı cesime (35), tabiye tatbikatı (36), ecnebi ordu teşkilatı (43), tabakatü’l-arz(39), fransızca (38), talim nazariyatı (43), mübahis-i riyaziye (45), almanca veya rusça (42), istikşafat-ı askeriye (16), talim ameliyatı (20).

bu sınıfta ilk ona giren öğrenciler ve toplam notları şu şekildedir: 1. ihsan, cihangir (511), 2. ahmet tevfik, selanik (501), 3. sedad, üsküdar (501), 4. asım, kütahya (gündüz) (494), 5. mustafa izzet, kale-i ********* (487), 6. mustafa kemal, selanik (480), 7. ahmed müfit, kırşehir (özdeş) (478), 8. ali fuat, salacak (cebesoy) (478), 9. süleyman, izmir (476), 10. kemal, ohri (476). mustafa kemal kurmay yüzbaşı olarak yeminini 08 teşrinievvel 1320 (hicri: 11 şaban 1322), miladi 21 ekim 1904 cuma günü eder. sabah gazetesi, 21 teşrinievvel 1320 (03 kasım 1904) günkü nüshasında; harbiye okulundaki yemin merasiminde numaraların da okunduğunu ve törende askeri okullar nazırı zeki paşa, ikinci nazır ferik rıza paşa, harbiye okulu müdürü ferik servet ve ders nazırı esat paşaların da hazır bulunduğunu ve zeki paşanın yeminleri teker teker yaptırdığını yazar. bu gazeteye göre yemin edenler şunlardır: “bu sene mekteb-i harbiye’den yüzbaşılıkla neşet eden erkan-ı harp ve namzed ve baytar efendilerle mülazım-ı evvellikte ikinci seneye terfi eden namzet ve baytar beşinci sene ve aşiret mektebi efendileri.”

mustafa kemal 29 kanunuevvel 1320, yani 11 ocak 1905 çarşamba günü “erkan-ı harbiye yüzbaşılığı ile mektepten neşet ederek sunuf-u selasede bölük idare ve kumanda etmek üzere atik 5nci ordu’ya memur buyrulmuştur.”

57nci dönem akademi mezunu toplam 37 kişidir. bunların 13’ü “kurmay”, 27’si de “mümtaz” olmuşlardır. mevcut bilgi ve belgelere göre mustafa kemal kurmay olarak akademiyi bitiren 13 kişi arasında 5nci olmuştur. dönemin birincisi ali ihsan sabis, ikincisi asım gündüz, üçüncüsü ahmet sedat doğruer, dördüncüsü ahmet tevfik, altıncısı mehmet hayri turhan, yedincisi mustafa izzet yavuzer, sekizincisi ali seydi uğur, dokuzuncusu ali fuat cebesoy’dur. diğer üç kurmay da sırasıyla şunlardır: süleyman şevket demirhan, kemal ohri, m. şevki (kurmaylığı geri alınmıştır).

vi. künye bilgileri

mustafa kemal atatürk hakkında yapılan biyografi çalışmalarında onun öğrenim hayatı ile ilgili verilen bilgilerin çoğunun yanlış olduğu görülmektedir. bu yanlışlıklardan harp okulundaki dönemi de kurtulamamış, arşiv çalışması yapılmadan genellikle birbirinden aktarmalarla ve rumi, hicri tarihleri miladi tarihlere çevirirken yapılan hatalarla bu yanlışlıklar devam edip gitmiştir. hatta, bu biyografilerin yanlışlarını düzeltmek iddiası ile ortaya çıkanlardan bazıları da yeni yanlışlara düşmüşlerdir.

notları, toplam not üzerinden sırası ve derslerle ilgili bilgileri yukarıda verdiğimiz için bir kenara bırakacak olursak, mustafa kemal’in diğer künye bilgileri belgelere göre şu şekildedir:

duhulü: 1 mart 1315 (13 mart 1899 pazartesi). apolet numarası: 1283. diploma numarası: 5998. üçüncü sınıfta sınav sonuçlarının ve yeni subayların isimlerinin açıklanması ve öğrencilerin 39 günlük bayram iznine gitmeleri: 22 teşrinisani 1317 (05 aralık 1901 perşembe). bayramın bitişi: 31 kanunuevvel 1317 (13 ocak 1902 pazartesi). diploma töreni ve diplomaların verilişi: 12 kanunusani 1317 (25 ocak 1902 cumartesi). neşeti (harp okulundan çıkışı): 28 kanunusani 1317 (10 şubat 1902 pazartesi).

önemli bir yanlışlık konusu da mustafa kemal’in “sicili”dir. kara kuvvetleri komutanlığı arşivinde bulunan “özlük dosyası”nda sicili “1317-p. 8”, (1317-piyade-8) olarak görülmektedir. buradaki 1317 rumi tarihi bazı kaynaklarda 1901, bazı kaynaklarda 1902 olarak çevrilmektedir. bunun doğrusu 1901’dir. okul o dönemde 13 mart tarihinde eğitim ve öğretime başlamakta, aralık ayı sonunda da eğitim-öğretim yılı bitmektedir. 1317 rumi yılı 01 mart ile 28 şubat arasında 12 ayı kapsamaktadır. 1317 rumi yılının toplam 9 ay ve 18 günü yani 14 mart ile 31 aralık arası miladi 1901 yılındadır. 1901 yılının mart ayında 18 gün, diğer nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül, ekim, kasım ve aralık aylarının tamamı 1317 yılına aittir. 1317 yılının sadece 2 ay ve 13 günü yani, 01 ocak ile 13 mart tarihleri arası miladi 1902 yılındadır. 1902’nin ocak, şubat aylarının tamamı ile mart ayının 13 günü, rumi 1317 yılındadır. bu duruma göre, mustafa kemal ve diğer “1315 duhullü” harbiyeliler, “1901 devresi” olmaktadır. mustafa kemal atatürk’ün sicili de “1901-piyade-8” dir.

mustafa kemal’in “sicili” bazı yayınlarda “piyade-1474” olarak verilmektedir. bu bilginin en eski kaynağının muharrem mazlum (iskora)’un eseri olduğu görülmektedir. bunun mustafa kemal’in akademideki numarası olması muhtemeldir. özlük dosyası bilgileri, onun “subay sicili”nin “1317-piyade-8” (1901-piyade-8) olduğunu tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır.
kaynakça​
1atatürk, türk silahlı kuvvetlerinin ata'sına 100.yıl anısı, ankara, 1981.
2balcioğlu, m., "atatürk'ün biyografisine katkı", atatürk araştırma merkezi d., c: xiii., sayı: 38 (temmuz 1997), s. 539-541.
3borak, s., atatürk ve edebiyat, 2. baskı, istanbul, 1998.
4borak, s., "atatürk'ün biyografisinde yapılan yanlışlıklar", atatürk araştırma merkezi d., c: i., (kasım 1984), s. 277-285.
5borak, s., atatürk'ün istanbul'daki çalışmaları (1899-16 mayıs 1919), 2. baskı, istanbul, 1998.
6cebesoy, a. f., sınıf arkadaşım atatürk, okul ve genç subaylık anıları, istanbul, 1967.
7coşar, ö. s., atatürk ansiklopedisi c: i (1881-23 temmuz 1908), istanbul, 1973.
9çam, y., atatürk'ün okuduğu dönemde askeri okullar rüştiye-idadi-harbiye (1892-1902), ankara, 1991.
10takvimü's-sinin, gazi ahmet muhtar paşa, hazırlayan: y. dağlı-h. pehlivanlı, ankara, 1993.
11gök, h., kara harp okulu arşivi kılavuzu, kara harp okulu basımevi, ankara, 1999, 1-63 s.
12gök, h.-uyar, m., "yeni bulunan belgeler işığında mustafa kemal'in harp okulu öğrencilik dönemine katkı", toplumsal tarih d.,sayı: 78 (haziran 2000), s. 23-28.
13güler, a., atatürk: soyu, ailesi ve öğrenim hayatı, kara harp okulu basımevi, ankara, 1999, 1-164 s.
14gök, h.-uyar, m., "yeni bulunan iki belgenin işığında m. kemal atatürk'ün harp akademisi öğrencilik dönemi", toplumsal tarih d., sayı: 71 (kasım 1999), s. 8-15.
15güler, a., "arşiv belgelerinin işığında askeri öğrenci mustafa kemal'in notları ve künye bilgileri", silahlı kuvvetler d., yıl: 119, sayı: 363 (ocak 2000), s. 19-36.
16güler, a., "mustafa kemal'i atatürk yapan süreçte aile çevresi ile ilk ve orta öğrenim yaşantısının rolü", atatürk haftası armağanı, genelkurmay atase. başkanlığı yayını, ankara, 10 kasım 1998, s. 53-65.
17güler, a., mustafa kemal'in harp okulu ve harp akademisi öğrenimi, kara harp okulu basımevi, ankara, 2000, 1-40 s.
18harp akademileri’nin 132 yılı, 1848-1980 şeref dolu yıllar, hazırlayan: t. yurdabak, harp akademileri basımevi, ist., 1980
19harp akademilerinin 142. yılı şeref dolu yıllar 1848-1990, harp akademileri komutanlığı yayınları, istanbul, 1990.
20iskora, m. m., erkan-ı harbiye mektebi (harp akademisi) tarihçesi, istanbul, 1930.
21kara kuvvetleri komutanlığı arşivi, atatürk'ün özlük dosyası.
22kurtcephe, i. - balcioğlu, m. kara harp okulu tarihi, ankara, 1991
23özdeş, l. m., "harbiye'de gazi hazretleri ile bir sınıfta ders", vakit gazetesi, 30 ağustos 1934.
24unat, f. r., "atatürk'ün öğrencilik hayatına ait bazı notlar", devrim gençliği d.,sayı:17 (kasım 1953), s. 10-11.
25unat, f. r., "atatürk'ün öğrenim hayatı ve yetiştiği devrin milli eğitim sistemi", türk tarih kurumu atatürk konferansları c: i., ankara, 1964, 71-89.
26ünal, t., "harp okulu tarihi ve mustafa kemal", türk kültürü d., sayı: 25 (kasım 1964), s. 32-40.
27yalman, a. e., "büyük millet meclisi reisi müşir gazi mustafa kemal paşa hazretleri'nin tarihçe-yi hayatı", vakit gazetesi, 10 kanunusani 1338/10 ocak 1922.
28kara harp okulu arşivi, numara defteri, no: 13,14,15,16,21,22,26

 

atatürk'ün yazdığı şiir.

gafil, hangi üç asır, hangi asır,
tuna ezelden türk diyarıdır.
bilinen tarih söylememiş bunu,
kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
dinleyin sesini doğan tarihin,
aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
asya'nın ortasında oğuz oğulları,
avrupa'nın alpler'inde oğuz torunları,
doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
nerede olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
hep insanlar kendini bilseler,
bilinir o zaman ki hep biriz.
türk sadece bir milletin adı değil
türk bütün adamların birliğidir.
ey birbirine diş bileyen yığınlar!
ey yığın yığın insan gafletleri!
yırtılsın gökteki gafletten perde,
hakikat nerede?

 

bursa nutku.

şubat 1933'te bursa ulucami'de toplanan 100 kadar irticacı camilerde türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunurlar. ayaklanma kısa sürede bastırılır. atatürk bursa'ya gider. çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte akşam yemeği yenildiği sırasında bir kişi atatürk'e ayaklanmayla ilgili olarak şöyle diyecek olur: "bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıta ve adliyeye olan güveninden ötürü..." atatürk hemen konuşmakta olan kişinin sözünü keser ve aşağıdaki konuşmayı yapar:

türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, "polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. mahkeme onu yargılayacaktır. yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek"
onu hapse atacaklar. yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. araya girişimde ve eylemimde haklıyım. eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."
işte benim anladığım türk genci ve türk gençliği!
mustafa kemal atatürk
bursa, 5 şubat 1933

 

Bu listeler ilginizi çekebilir!

üst bottom