izmir tarihi hakkında bilgiler listesi

izmir tarihi hakkında bilgiler listesi için eklenen 1 entry bulunmaktadır.
 

tunç çaği ( m.ö. 3000-1050).
eski izmir'in yerleşimi her ne kadar m.ö. 3000 yılından çok daha geri uzanmaktansa da yapılan en son kazılarda henüz m.ö. 3000 yıllarına kadar gidilmiştir. kazılarda elde edilen bilgiler ışığında ilk izmir yerleşikleri evlerini höyüğün en üst düzeyinde denizden 3 ile 5 metre yukarıdaki kayalar üzerine oturtmuşlardır. bu ilk yerleşme eski tunç çağı dönemine aittir. bulunan çanak ve çömlekler troya dönemi ve kültürüyle (m.ö.3000-2500) benzerlikler göstermektedir. birinci yerleşim tabakasının üstünde orta tunç çağı dönemi yer alıyordu. burada bulunan seramik eserler troya ii kentinde ortaya konulan sanatsal eserlerle hemen hemen özdeştir (m.ö. 2500-2000). üçüncü yerleşme katı troya vi ve hitit dönemi ile çağdaştır (m.ö.1800-1ü50). bu katta elde edilen büyük ve sağlam bir vazo, afyon ve uşak kentlerinin güneyindeki beyce sultan kazılarında elde edilen kapların çeşidindendir. ayrıca birçok kap biçimi orta anadolu ile olduğu ölçüde troya vi kap kaçağı ile de benzerlikler taşımaktadır. bundan başka yine troya vi'da gün ışığına çıkan `minyas' tipi vazolar bayraklı'da da ele geçmiş, bir de 4-5 myken seramik parçasına rastlanmıştır. açılan sondajlar küçük olduğundan evler hakkında geniş bilgi elde edilememiştir. tunç çağında izmir `de yaşayan yerli halkın dili konusunda herhangi bir fikir elde edilmesi mümkün olmamıştır. `minyas' türü seramiğin ele geçmesi birçok anadolu kentinde olduğu gibi, burada da 2. binde akalılara (achaioi: myken) ait bir ticaret kolonisinin bulunduğuna ilişkin ipuçları verebilir.

demir çaği.
hititler çağında {m,ö. 1800-1200) anadolu'da yazı kullanılıyordu ve bundan ötürü o dönemde tarih çağına ulaşılmış bulunuluyordu. ancak m.ö. 1200'lerde troya vll ve hitit başkenti hattuşaş'ın balkanlardan gelen kavimlerce yıkılmasından sonra orta ve batı anadolu yeniden yazısız ve karanlık bir çağa, demir çağı'na girdi. demir çağı, anadolu'da yazının yeniden kullanılması ile fryg krallığında m.ö.730, geri kalan orta ve batı anadolu'da ise m.ö. 650 yıllarına kadar sürmüştür,

kazılarda fazla miktarda çıkarılan seramik ürünlerden anlaşıldığına göre, demir çağı boyunca eski izmir'de hellas'tan göç eden, aiolller ve ionlar yaşıyordu. yarımadada yerli halkın yaşadığına dair herhangi bir bulguya ise rastlanmamıştır. bayraklı höyüğü'nün m.ö. 1050 yıllarında kurulmaya başlayan yerleşmesinin hellas kökenli olduğu anlaşılmaktadır.

400 yıl devam eden bu ilkel dönem boyunca başlıca beş yerleşme katı saptanmıştır. bunlar :
  • i. aiol yerleşmesi (m.ö. 1050-m.ö.1000)
  • ii. erken, orta ve geç protogeometrik yerleşme (m.ö. 1000-m.ö. 875)
  • iii. erken ve orta geometrik yerleşme (m.ö. 875- m.ö. 750)
  • iv. geç geometrik yerleşme (m.ö. 750-m.ö. 675)
  • v. subgeometrik yerleşme (m.ö. 675-m.ö. 650)
söz konusu beş tabaka denizden 6,40 metre yükseklikte başlamakta ve 9,50 metrede son bularak 3 metre kalınlığında bir tabaka oluşturmaktadır. kazılarda elde edilen aiol seramiği submyken orijinlidir. protogeometrik ve geometrik stildeki kap-kaçak ise genelde attika vazoculuğunun bir devamıdır diyebiliriz.

demir çağı boyunca izmir evleri, büyüklü küçüklü tek odalı yapılardan oluşmakta idi. gün yüzüne çıkarılan en eski ev m.ö. 925 ile m.ö. 900'e tarihlenmektedir. iyi korunmuş halde ortaya çıkarılan bu tek odalı evin (2,45 x 4 m.) duvarları kerpiçten, damı ise sazdan yapılmıştı. erken geometrik dönemden itibaren (m.ö. 875'ler) bu tek odalı evler at nalı biçimli bir avlunun üç bir yanını çevirmekte idiler.

eski izmirliler kentlerini m.ö. 850'lerde kerpiçten yapılmış kalın bir surla korumaya başladılar. bu tarihten itibaren eski izmir'in bir kent devlet kimliği kazanmış olduğu söylenebilir. kenti 'basileus' adı verilen bir beyin idare ettiği olasıdır. göçleri gerçekleştirenler ve kent ileri gelenleri soylu tabakayı oluşturuyordu. kent duvarları içinde yaşayan nüfus olasılıkla bin kişi civarındaydı. geç geometrik ve subgeometrik seramikle açıklanan dönemde (m.ö.750-650) ise yarımadanın nüfusu daha kalabalık olup belki de 1500 kişiyi aşıyordu. kent devlete ait halkın büyük bir bölümü civar köylerde yaşıyordu. bu köylerde, bu çağdaki eski izmir'in tarlaları, zeytin ağaçları, bağları, çömlekçi ve taşçı işlikleri yer alıyordu. geçimi tarım ve balıkçılıkla sağlanıyordu.

kentin en önemli kutsal yapısı athena tapınağı idi. bu tapınağın günümüze değin korunan en eski kalıntısı m.ö. 725-700 yılları arasına tarihlenmektedir. daha önceki dört dönemde (m.ö. 1050- 750), büyük bit olasılıkla yine tanrıça athena'ya tapınılıyordu, ancak o tarihlerde kadın tanrıçanın heykeli herhalde küçük bir niş (naiskos) içinde bulunuyordu. bilindiği gibi homeros'un destanı ilias, aiol ve ion lehçelerinin karışık olduğu bir dille yazılmıştır. bu nedenle dünya tarihinin bu çok önemli destansı yapıtı büyük olasılıkla bu iki lehçenin konuşulduğu sınır bölgesi olan izmir'de oluşturulmuştur. nitekim hellenistik dönem izmirlileri homeros için 'homeraion' adlı bir yapı inşa etmişlerdir.

parlak dönem (m.ö. 650-545).
eski izmir'in parlak dönemi m.ö. 650-545 yılları arasına denk düşer. yaklaşık yüz yıl süren bu süre, bütün ion uygarlığının en güçlü dönemini oluşturur. bu dönemde miletos'un liderliğinde mısır'da, suriye ve lübnan'ın batı kıyılarında, propontis'te (marmara bölgesi), pontus'ta (karadeniz) koloniler kurulur ve doğu hellen dünyası kıta yunanistan ile rekabet ederek birçok alanda ve konuda onun yerini almaya başlamıştır. bu dönemde izmir'in tarımcılıkla yetinmeyip akdeniz ticaretine de ortak olduğunu görmekteyiz. bu dönem katlarında bulunan fenike kökenli eserler, kıbrıs kökenli heykel ve heykelcikler, ön asya ya da akdeniz orijinli fayans figürcükleri bu uluslararası ticaretin günümüze kalmış eserleridir.

parlak dönemin izmir'deki önemli belirtilerinden biri m.ö. 650'den beri yazının yaygınlaşmaya başlamasıdır. kadın tanrıça athena'ya sunulan armağanların birçoğunda sunu yazıtları bulunmaktadır. kent halkının sayısı fazla olmasa da bir bölümü okuryazardır. kazılarda ortaya çıkarılan athena tapınağı (m.ö. 640-580), doğu hellen dünyasının en eski mimarlık eseridir. en eski ve en güzel sütun başlıkları şu ana kadar izmir'de bulunmuştur. samos, miletos, ephesos, erythrai ve phokaia'da çıkarılan sütun başlıkları m.ö. 6. yüzyılın ikinci yarısından (m.ö. 575-550) tarihinden önce değildir. helken sanatının en özgün mimarlık öğeleri olan aiol ve ion türü başlıklar ile ion ve lesbos biçimi kymationlar (yaprak ya da yumurta şekilli mimarlık süslemesi) doğuşlarını eski izmir de gün ışığına çıkan ve büyük ölçüde anadolu hitit sanatından esinlenmiş olan bu başlıklara borçludurlar

hellen dünyasının çok odalı ev tipinin en eski örneği eski izmir de bulunmuştur. gerçekten m.ö. 7. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış olan iki katlı, beş odalı, ön avlulu çifte megaron, hellenlerin bugün için bilinen, bir çatı altındaki en eski çok odalı evdir. ondan önceki yunan evleri yan yana dizilmiş megaronlardan oluşuyordu. eski izmir'in cadde ve sokakları daha 7. yy'ın ikinci yarısında ızgara planlı idi, caddeler ve sokaklar kuzeyden güneye ve doğudan batıya uzanıyor, evler genellikle güneye bakıyordu .

ilerde m.ö.5. yüzyılda hippodamos tipi adını alacak olan bu kent planı özünde yakın doğuda çoktan biliniyordu. bayraklı şehir planı bu tür kent dokusunun batı dünyasındaki en erken örneğidir. ion uygarlığının en eski parke döşeli yolu eski izmir'de gün ışığına çıkarılmıştır.

hellen dünyasının en eski sivil mimarlık eseri eski izmir'de 7. yüzyılın ilk yarısında yapılmış olan güzel taş çeşmedir. bir zamanlar yamanlar dağı üzerinde yükselen tantalos mezarı, tholos biçimli anıtsal mezarların güzel bir temsilcisidir. tantalos tümülüsünün mezar odası adı geçen çeşmenin planında idi ve onun gibi isopata tipi adını taşıyan yapı türünde idi, yani planı dörtgendi ve üstü bindirme tekniğindeki bir tonozla örtülü bulunuyordu. tantalos mezarı adı ile anılan bu anıtsal eser eski izmir'de mö.520-580 tarihlerinde yönetimi elinde tutan basileusun ya da tyranın mezarı olmalıdır.

eski izmir'de, çömlekçi işlikleri, arkeoloji literatüründe " oryantalizan" ya da "friz stili" adı ile anılan seramik türünün güzel örneklerini üretiyor, taşçı ustaları mimarlık eserlerinden başka anıtsal boyda heykeller ve heykelcikler yontuyor ve bütün bu sanat yaratılarının bir bölümü dış pazarlara sürülüyordu.

bilindiği gibi m.ö. 6. yüzyılın ilk yarısında o zamanki antik dünyanın kültür merkezi batı anadolu idi. özellikle miletos'a tarihte ilk defa batıl inançlardan ve her çeşit din etkisinden kurtulmuş, özgür düşünceye dayalı bilimsel araştırmalar başlamıştı. doğu dünyasının zengin bilgi ve deneyim hazinelerinden yararlanarak ve özellikle özgür düşünce yöntemiyle thales, anaximenes ve anaximandros gibi `doğa filozofları' bugünkü batı uygarlığının temellerini atmışlardı. thales dünyada ilk defa bir doğa olayını, m.ö. 28 mayıs 585 tarihinde olagelen güneş tutulmasını oluşundan önce hesaplamıştır. böylece kültür ve bilim alanında tarihin başlangıcından beri 2500 yıl boyunca mezopotamya ve mısır'ın elinde olan önderlik, batı anadolu'ya geçmiştir. batı anadolu bu önderliğini iranlıların anadoluyu işgal ettikleri 545 yılına değin korumuştur. ancak iran işgali ile filozoflar, bilim adamları ve sanatçılar atina'ya göç edince kültür ve ilim alanındaki önderlik atina'ya geçmiştir.

miletos, ephesos, samos gibi izmir de 6. yüzyılın başlarında büyük olasılıkla düşünce ve bilim alanında önde gelen kentlerden biriydi. ancak eski izmir m.ö. 640-545 tarihlerinde döneminin en ileri kültür merkezlerinden biri olduğu halde daha sonraları önemini yitirdiği için, çalışmalarda eskisi hızını kaybetmişti. eski izmir'in edebiyat,şiir,tarih,felsefe ve bilim konularında ne düzeyde olduğu hakkında yeterli bilgi mevcut değildir. mimarlık konusunda ise önemli bir merkezdi.

eski izmir'in lydia krali alyattes ve perslerce alinişi.
herodotos, eski izmir'i lydia kralı alyattes'in aldığından bahseder. kazılarda da bu olay m.ö. 500 sıralarına tarihlenir. kent ve athena tapınağı tahrip olsa da izmirliler m.ö. 590 yıllarında tapınağı tekrar inşa ederler.

daha sonra persler tarafından 6. yüzyılın ortalarında ele geçirilen kent. bu olayla birlikte parlak devrini tamamlamıştır. bu tarihten sonra athena tapınağına hediye edilmiş hiçbir armağan bulunamaması da bu tahribatın önemli göstergelerinden birisidir.

hellenistik dönem'de ve roma çağinda izmir (m.ö. 333-m.s. 395).
athena tapınağı m.ö. 545 tarihlerinde terk edilmişse de yerleşim sürmüş, ancak bundan sonra 200 yıl kadar bir süre eski izmir önemini ve işlevini yitirmiştir.

m.ö. 5. yüzyıl boyunca küçük ancak zengin bir yerleşmenin yer aldığı bayraklı höyüğü m.ö. 5. yüzyılın sonunda ve özellikle 4. yüzyıl süresince yoğun bir iskana sahne olmuştur. bu dönemde, ortalarında büyük avlular olan biri 5, biri 8 ve diğeri 15 odalı olmak üzere üç ev gün ışığına çıkarılmıştır. bunların, kenti idare eden ve muhtemelen dönemlerindeki pers etkisine uyarak yakın civardaki larissa'da olduğu gibi, birer tyran olan beylere ait olmaları akla yakın gelmektedir. nitekim yamanlar dağında hala kısmen korunmuş olan ve önemli kişilerin mezarları olması gereken düzgün krepisli birkaç 4. yüzyıl tümülüsü bu düşünceyi desteklemektedir.

söz konusu merkezi avlulu büyük üç evden başka birçoğu megarondan bozma dörtgen planlı küçük evler bulunmuştur. bayraklı höyüğünün bütün üst düzeyinin 4. yy. boyunca evlerle kaplı olduğu söylenebilir. öyle anlaşılıyor ki anadolu'daki pers işgali 4. yüzyılda gücünü yitirmiş ve ion kentlerinin büyümesine neden olmuştur. meydana gelen nüfus patlaması ile yüz dönümlük bayraklı höyüğü,izmirlilere küçük geldiğinden m.ö. 300 tarihlerinde pagos eteklerinde yeni izmir kenti kurulmuştur.

büyük iskender'in issus'ta dareios'u yenmesinden (m.ö. 333) ve arkasından bütün doğuyu ele geçirmesinden sonra hellen dünyası büyük bir refah çağına erişti. kentler nüfus patlamalarına sahne oldu. hellenistik dönem'de iskenderiye, rodos, bergama ve efes kentlerinden her biri 100 binin üstündeki bir nüfusa eriştiler. küçük bir tepeciğin üzerinde kurulmuş olan eski izmir kentinin duvarlarının içinde yalnız birkaç bin kişi yaşayabiliyordu. bu nedenle en geç m.ö. 300 sıralarında kadifekale'nin eteklerinde, yeni büyük bir kent kuruldu.

tarihçi strabon, smyrna'nın kendi zamanında yani m.ö. 1. yüzyıla geçiş sırasında en güzel ion kenti olduğunu belirtmektedir. o dönemde kentin küçük bir bölümü pagos'un üzerindeydi. büyük bölüm ise düz arazi üzerinde bulunan liman çevresine toplanmıştı. ana tanrıçanın tapınağı ile gymnasion da bu hat üzerinde yer alıyordu. caddeler düzdü ve tamamı büyük taşlarla düzgün bir biçimde kaplanmıştı. aristeides, kentin doğu-batı yönünde uzanan iki ana yolunun (kutsal yal ve altın yol) bulunduğunu ve bu yollarla kentin , denizden gelen esinti ile serinlediğini anlatmaktadır. strabon izmir'de homereion olarak adlandırılan bir stoanın varlığından söz eder (belki de bir perystil ev). bu evin içinde homeros'un bir heykeli bulunuyordu.

roma çağında izmir'de inşa edilen yapılar arasında, pagos dağının kuzeybatı eteğinde olan tiyatro ve batıdaki stadyumun her ikisinden de pek az iz kalmıştır. diğer taraftan devlet agorası ise oldukça iyi korunmuştur. agoranın ölçüsü 120x80 metre uzunluğunda geniş bir avlusu vardı. doğusunda ve batısında birer stoası vardı. her iki yapı 1 7,5 m. olup ikişer katlıydı. ayrıca 28 m. uzunlukta bir bazilika da mevcuttu. m.ö. 1. yüzyılda romalıların egemenliğine giren izmir ikinci kez altın dönemini yaşamaya başlar.

incil'de sözü edilen "yedi kilise"den bir tanesinin bulunduğu smyrna hristiyanlığın gelişmesinde önemli bir rol oynar. izmir'in ilk başpiskoposu olan st.polycarp havari ve incil yazarı st. john'un ilk müritlerinden biridir. yaklaşık m.s. 70 yılında anadolu'da doğmuştur. st. polycarp inancından ötürü 23 şubat 155 tarihinde, izmir akropolü üzerinde bulunan stadyumda romalılar tarafından yakılarak ölüme mahkum edilmiştir. m.s. 395 yılında roma imparatorluğu ikiye bölününce, izmir bizans olarak bilinen doğu roma imparatorluğunun bir parçası olur. bizans döneminde araplar, selçuklular, haçlılar ve cenevizliler kenti ele geçirmek için birbirleriyle savaşırlar. kenti ilk önce araplar 672 yılında denizden zapt edip istanbul'a yaptıkları akınlarda bir üs olarak kullanırlar. türkler izmir'i ilk kez 11. yüzyıl sonlarında kutalmışoğlu süleyman şah komutasında ele geçirirler. daha sonra cenevizliler kenti aydın emir'i umur bey ele geçirinceye kadar kontrollerinde tutarlar. 1344 yılında cenevizliler st. peter kalesini tekrar ele geçirirler. cenevizliler aşağı kenti kontrollerinde tutarken umur bey yukarı kenti kontrolünde tutar.14.yüzyılın ortalarında kale ve aşağı şehir rodos şövalyeleri tarafından ele geçirilir. 15. yüzyılın başında moğollar kenti istila edip, st.peter kalesini yerle bir eder.1422 yılında ii. murat kenti zapt eder ve izmir osmanlı imparatorluğunun bir parçası olur. osmanlı imparatorluğunun 1620 yılında yabancılara tanıdığı haklardan sonra izmir imparatorluğun en önemli ticaret merkezlerinden biri olur. 18. ve 19. yüzyıllarda kent fransız, ingiliz, hollandalı ve italyan tüccarların gözdesidir. osmanlı imparatorluğunda çok uluslu bir ticaret şehri olan izmir i. dünya savaşından sonra 15 mayıs 1919'da yunan ordusu tarafından işgal edilir. bu işgal 9 eylül 1922 yılında sona erer. ancak, izmir 13 eylül sabahı tarihinin belki de en büyük felaketlerinden birini yaşamaktan kurtulamaz. basmane semtinde başlayan yangın 2.600.000 metrekarelik bir alanda 20.000'den fazla ev ve iş yerini tahrip eder. bu yangın ne yazık ki kentin dörtte üçünü tahrip etmiştir. fakat yeni kurulan türk cumhuriyeti ile birlikte izmir zümrüdü anka kuşu gibi kendi külleri içinden yeniden doğar.

 

Bu listeler ilginizi çekebilir!

üst bottom