aşk hikayeleri listesi için eklenen 25 entry bulunmaktadır.
 

aşkın gücü.

çok uzun yıllar evli olan bir çiftin hikayesi bu. adam her evlilik yıl dönümünde eşine bir buket kırmızı gül gönderir. bu ta ki adam ölünceye kadar devam eder. ve bir gün adam ölür. cenaze töreni yapılır taziyeler dilenir ve kadın bir başına yıllardır hayatı paylaştığı arkadaşı eşi sevgilisi olmadan evine döner. neredeyse her gün ağlamakta ve onu düşünmektedir.
gel zaman git zaman yine bir evlilik yıl dönümünde kadın eşine özlem duyarken kapısı çalınır. gider ve kapıyı açar ama kimsecikler yoktur sadece yerde bir buket kırmızı gül demeti durmaktadır.
kadın heyecandan titremeye başlar ve demeti alır artık bayılmak üzeredir ve demette bir not görür korkarak okumaya başlar;
"karıcığım biliyorum bu senin için büyük ve şaşkınlık veren bir sürpriz oldu ama bilmeni isterim ki sen her zaman benim en yakın arkadaşım dert ortağım ve aşığım oldun. ölmekle seni sevmekten vazgeçmiş değilim.
sevgiler ve mutlu bir hayat dilerim.
lütfen hayatı mutlu olarak yaşa ve beni çok fazla düşünme. bu güller sana sen kabul ettiğin müddetçe gelecek ta ki çiçekçi seni evde bulamayana kadar, o gün 5 kez gelecek ve eğer sen hala yoksan anlayacak ki sen de benimle berabersin. seni hala çok seven eşin"
kadın bunun kötü bir şaka olacağını düşünerek hemen çiçekçiye telefon eder ve durumu sorar. çiçekçi ona her şeyi anlatır. hanımefendi eşiniz size her sene bu güllerden gönderirdi ve o bana eğer bir gün ölürsem bu gülleri her sene aynı vakitte yine götürmemi söyledi ve bunların ücretlerini de ta o zaman fazlasıyla ödedi. kadın telefonu neredeyse elinden düşürürcesine kapattı ve göz yaşları içinde güllere sarıldı.

 

mucize aşk hikayesi.
genç kız feci bir hastalığın pençesinde kıvranıyordu. yaralı kalbi artık bu dünyaya daha fazla dayanamamaya başlamıştı. çok zengin olan ailesi tüm gazetelere, kalp nakli için ilan vermişlerdi... canını feda edecek birini arıyorlardı... genç kız ise her gün hastane odasında biraz daha solmaktaydı.
yine yalnızdı odasında, gözü yaşlı, boynu bükük ölümü bekliyordu... gözlerini kapadı, bu küçük odada gözyaşı dökmekten bıkmıştı... yinede engel olamadı pınar gibi çağlayan gözyaşlarına. sevdiği geldi aklına, fakir ama onu seven sevgilisi... her gün aynı şeyleri düşünüyor, anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu...
"param yok ama sana verebileceğim sevgi dolu bir kalbim var" demişti delikanlı... genç kızda zaten başka bir şey istemiyordu... sevgiye muhtaç biri, sevdiğinin sevgisinden başka ne isteyebilirdi ki... ama olmamıştı
işte, dünyalar kadar olan sevgilerinin arasına, o lanet olasıca para girmeyi bilmiş, onları ayırmıştı... işte paranın geçmediği zamanlara gelmişlerdi.. ne önemi vardı artık? şu son günlerinde, sevdiği yanında olsa yeterdi...

ayrılıklarından bu yana 5 bitmeyen, çile dolu yıl geçmişti...her günü zehir, her günü hüsran...ama genç kız hep sevgisini yüreğinde taşımış,kalbini kimseyle paylaşmamıştı. sevdiğini düşündü işte o an.. acaba o neler yapmıştı bu kadar sene boyunca.. kim bilir kiminle evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştı... gözlerinden bir damla yaş daha damladı kurumuş, bitmiş ellerine. ellerine baktı, bir zamanlar ellerinin, ellerini tuttuğunu hayal edip, her gün saatlerce ellerini seyrederdi... en çokta saçlarının dökülmesine üzülüyordu. çünkü sevdiği öpmüş, koklamıştı onları. her bir tanesi koptuğunda, kalbine bir ok daha saplanıyordu. kalbi yine sızlamaya başlamıştı. belki sevdiği yanında olsa, kalbi bu kadar yorulup, veda etmezdi yaşama... zaten artık ölüm umurunda değildi genç kızın. sevdiğinden ayrı yaşamanın ölümden ne farkı vardı ki.. tekrar o geldi aklına... keşke keşke yanımda olsa dedi. son bir kez elini tutsa yeterdi. gözlerini son bir kez öpse, rahatça ebediyen gözlerini kapatabilirdi artık...
gözleri pınar gibi çağlamaya başladı. sevdiğini son bir kez göremeden ölmek istemiyordu.. ufakta olsa ondan bir hatırasını almadan bu dünyadan göçmek istemiyordu... oysa sevdiği, kim bilir kiminle beraberdi. kendi sevgi dolu kalbinin kimseyle paylaşmayı düşünmemişti bile, ama acaba o paylaşmış mıydı ? onun sevgisini silmiş atmış mıydı acaba kalbinden ? içi birden nefretle doldu. üstüne büyük bir ağırlık çöktü. onu düşündükçe her dakikasının zehir olması artık çok daha ağır geliyordu genç kıza... ölmek istedi,
artık yaşamak istemiyordu bu dünyada.. ama sevdiğinden bir hatıra almadan ölmeyeceğine ant içmişti. tekrar gözlerini açtı. kim bilir belki de sevdiği onu unutmuştu.. bu düşünceler içinde derinliğe daldı...birden babası girdi odaya, kızına kalp nakli için bir gönüllü bulduklarını müjdeleyecekti. fakat genç kız çoktan uykuya dalmıştı.. bir meleği andıran masum yüzü, sevdiğinin özleminden sırılsıklamdı...
o gece biri gözlerini dünyaya kapadı, genç kız ameliyata alındı. tekleyen ve görevini yerine getirmeyen kalbi değiştirilmişti. 1 hafta sonra tekrar gözlerini açtı dünyaya genç kız. ama dünya daha farklı geldi ona. sanki bir şeyler eksikti... aradan aylar geçmiş genç kız artık iyice iyileşmişti. ama içindeki burukluğu bir türlü atamıyordu. sevdiği aklına gelince kalbi eskisinden daha çok sızlıyordu.. bir kere, bir kere görebilsem diye mırıldandı...kalbi yine sızlamaya başlamıştı. yeni kalbi onu iyileştirmişti ama nedense her gece aniden hızlanıyor, onu uykusundan uyandırıyor ve sanki yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlıyordu... genç kız bir anlam veremediği bu durumu doktora anlatmış, ama ameliyat kolay değil, bir aydan geçer demişti doktor.
aylar geçmişti ama hala aynıydı durum. çiçeklerinin yanına gitti. her gün onlarla saatlerce dertleşiyor, zaman zaman ağlıyordu onlarla.. en çokta kan kırmızısı gülünü seviyordu. çünkü kırmızı gülün onun için yeri apayrı idi.
oda genç kızla beraber gülüyor, onunla beraber ağlıyordu. onu sevdiği gibi görüyordu genç kız. ve gülünü sevdiğini ilk gördüğünde ona hediye edeceğine dair yemin etmişti. başka türlü paylaşamazdı gülünü kimseyle...
kapı çaldı aniden. kapıyı açtı ama kimse yoktu. gözü yerdeki beyaz zarfa ilişti. yavaşça eğilip zarfı yerden aldı. birden kalbi deli gibi atmaya başladı. ne olduğunu anlayamıyordu. zarfın üzerinde ne bir isim, ne bir adres vardı. zarfı açtı, içinden beyaz bir kağıda yazılmış bir mektup çıktı. kalbi daha hızlı atmaya başladı. onun kokusu vardı kağıtta. evet, onun kokusu vardı. yıllar yılı özlemini çektiği, yanında olabilmek için canını bile verebileceği
sevdiğinin kokusu vardı mektupta.. başı dönmeye başladı. koltuğuna geçip oturdu yavaşça...kağıdı açtı. ve elleri titreyerek okumaya başladı.
"sevgilim, senden ayrıldıktan sonra, bir kalbe 2 sevginin sığmayacağını bildiğimden dolayı, ne bir kimseyi sevebildim, nede kimseye bakabildim... her günüm diğerinden daha zor geçti, çünkü her gün özlemin dahada artıyordu.. sana kitapları dolduracak kadar şiirler yazdım. her biri diğerinden daha da hüzünlüydü. yazdım, okudum, ağladım... her gün yazdım, her gün okudum, senelerce ağladım... her gece seni düşündüm sabahlara kadar, her gece senin yanında olmayı istedim. ve her gece sensizliğe lanet ettim, uykuları haram ettim kendime, sensiz olmanın acısını gözlerimden çıkardım... ve bir gün her şeyi değiştirecek bir fırsat çıktı önüme. bunu fırsatı değerlendirmeyip, kendime haksızlık edemezdim...ve değerlendirdim... senden çok uzaklara gittim, belki seni unuturum diye..ama tam tersi oldu. seni daha çok özlüyorum artık... senden çok uzaklardayım belki, ama yinede seni görmek için uzaklardan gelebiliyorum. hem de her gece...seni seviyor, seyrediyor ve eğilip sen uyurken yanağına bir öpücük konduruyorum.. bazen gözlerini açıp bakıyorsun, geldiğimi bildiğimi sanıyorum ama yine o tatlı uykuna geri dönüyorsun. yarın birbirimizi sevmemizin 6. senesi... hep ben geldim şimdiye kadar senin yanına, yarında sen gel olur mu sevgilim.. ha, unutmadan, sana hep sözünü ettiğim, kalbime iyi bak olur mu ? çünkü göz yaşlarımla, adını yazdım ona...seni senden bile çok seven bir sevgi var kalbinin içinde... unutma, kırmızı gülü de unutma olur mu ??...
seni seviyorum, yanıma gelinceye kadarda seveceğim...
sevgilin!!!

 

aşkım o benim, her şeyimdi.

valla ben dayanamadım çok üzüldüm.......
16 yaşındaydım, bir cumartesi günü mesaj geldi, kızılay'da buluşalım gezelim diye. bir arkadaş mesaj atmıştı, saat 1 gibi buluştuk, 4 erkek arkadaş bir kafeye gittik oturduk, 3 tane kız geldi onlarda tam karşımızda oturdular. biz nargile içiyorduk, biraz kafayı iyi yapıyor, nargile başımı biraz döndürdü, ben tuvalete gideceğim dedim, kalktım yanlışlıkla görmemişim levhayı kızlar tuvaletine girdim, kapıdan girdikten sonra hemen kızlar tuvaleti olduğunu fark ettim, tam çıkıyordum ki çıkarken onu gördüm. karşımızda oturan kızların en güzeli, bana ne yapıyorsun burası kızlar tuvaleti dedi, kusura bakma dalgınım dedim ve çıktım oradan. tuvalete gittikten sonra arkadaşların yanına gidip oturdum, bu olaydan da bahsetmedim. kız geldi o da oturdu, o bana bakıyordu, ben ona bakıyorum, bakıp bakıp gülüyordu. arkadaşlar anladı hoşlandığımı, ona baktığımı, dalga geçmeye falan başladılar ama benim umurumda değildi. ben büyülenmiştim, o beni büyülemişti, uzun süre baktım ve bilmem bendeki belki de bir umut. gidip konuşamıyordum yanında arkadaşları vardı, utanıyordum. kalkıp gitmesini seyredecektim ama ilk görüşte aşık oldum, onu kaybetmek istemiyordum, tuvalete gittim o da belki gelir umuduyla, fazla bir umudum yoktu ama geldi ve bana hala gülüyordu. yine mi kızlar tuvaletine girmeyi düşünüyorsun diye, ben konuşamıyordum sadece ona o yüzüne, ela gözlerine bakıyordum. cesaretimi topladım ve ismini sordum, ela dedi, o da bana ismimi sordu, o an belki de hayatımdaki bir dönüm noktasıydı. birden cesaretle ondan çok hoşlandığımı söyledim, o böyle bir şey söyleyeceğimi beklemiyordu, çok utandı, yüzü kızardı. ben tanımadığım kişilerle arkadaşlık yapmam dedi, hayallerim yıkıldı, tam gidiyordum ki dur dur şaka dedi. aslında ben de senden hoşlandım ama bu olay aceleye gelmez dedi, ondan sonra her gün buluştuk o benim aşkımdı artık, onun için ölürdüm.

tanışalı 2 seneyi geçmişti, her gün buluşuyorduk, artık ailelerimiz de öğrenmişti, kızarlar diye çok korkmuştuk ama onlar da karşı çıkmamışlardı, ben ona o kadar bağlanmıştım ki, bir an bile onsuz olmayı düşünemiyordum, onsuz olmayı düşünmeye cesaret edemiyordum. liseden çıktım, son sınıftaydım, her zamanki gibi aynı yerde buluşacaktık. hiç böyle yapmazdı, gelmedi, cebini arıyordum çalıyordu ancak açmıyordu benim içimde büyük bir korku vardı, anlatılmaz bir korku...

akşama doğru telefonum çaldı, ela'nın çok yakın bir kız arkadaşı berkay sana ait bir emanet var bende gel al dedi, ben onun ne olduğunu anlamadan gittim, bir mektup verdi bana aldım. bunu bana ela verdi, sana vermemi istedi, çok üzgündü, ağlıyordu berkay, bir derdi var onunla konuş, ben konuşmaya çalıştım bir şey söylemedi dedi.

çok korktum, ne olduğunu anlamadım, mektubu okumak aklıma gelmedi, o an şoktaydım, acaba ne oldu diye evine gittim kimse yoktu, babaannesine gittim, babaannesi, bana ağlayarak ela intihar etti, hastaneye kaldırdılar dedi.

ben yere serildim, dizlerimin bağı çözüldü, kendimi toparlayıp hastanenin ismini öğrenip gittim, annesi ve babasını gördüm, ağlıyorlardı. annesi oğlum o seni çok seviyordu, niye böyle bir delilik yaptı dedi, ben durumunu soracakken onu kaybettiklerini söyledik, onlarda ayakta duramıyorlardı, perişanlardı, ağlıyorlardı benim gibi.

benim hayallerim yıkıldı, hayatımın aşkını kaybetmiştim, çok büyük bir boşluktaydım, ne yapacağımı bilmiyordum, nereye gideceğimi bilmeden çıktım dışarıya bir banka oturdum, elimi cebime attım ve mektup aklıma geldi.

mektupta şöyle yazıyordu;
aşkım ne olur ağlama, sen benim her şeyimsin, ağlama dayanamam evet sen bunu okuduğunda bensiz olacaksın ama ben hep seninleyim bunu unutma, sana layık biri olamadım, hatırlıyor musun sen bundan 2 ay önce bir haftalığına yoktun, bir hafta görüşmedik, ben o zaman seni üzecek bir şey yaptım. kızma bana bir başkası ile tanıştım, beni evine davet etti, gittim, senden habersiz gitmeseydim ama gittim. bana ne yaptığını bilmiyorum ama uyandığımda yanımda sen yoktun o vardı, ağladım, sana belli etmemeye çalıştım ama ben seni aldattım. istemeyerek, söyleyecektim ama beni bırakmandan korktum, söylemedim, ben bir delilik yaptım aşkım kendime kıydım bile bile, seni seve seve, senin yıkılacağını bile bile kıydım ama aşkım sana olan sevgim hiç bitmeyecek, ne bu dünya da ne cennette, ne cehennemde, ben seni hep seveceğim, bebek gibi senden istediğim beni hatırla demiyorum ama beni unutma, başkalarını sev aşkım, ne olur birtanem üzülme, ne olur ağlama. aşkım ailem bilmesine ne olur.

onu kaybettim aradan 2 ay geçti, ondan sonra çok ölmeyi istedim, kalkıştım, kimdi bu çocuk bulamadım, çok çaresizim, ben yaşamak istemiyorum, ben hayattan soğumuştum... ama hala mecburen yaşıyoruz...

 

Bu listeler ilginizi çekebilir!

üst bottom