aşk hakkında bilgiler listesi için eklenen 26 entry bulunmaktadır.
 

"emret sevgilim!" eviniz, arkadaşlarınız, giysileriniz, zevkleriniz... kısaca ruhunuz bir aşk için elden nasıl gidiyor?

istekler, ön yargılar, egolar, kıskançlıklar... problem olan her şey mevcut aşk denen olguda. boyun eğiyorsanız "emret sevgilim" diyenlerdensiniz. peki o sizde neleri değiştirecek, hayatınızdan neler çalacak?

evinizi değiştirmeye çalişiyor.
evinizde kız arkadaşınızı rahatsız eden tek şey "evin her şeyi". ilk önce kendi akıllarında evinizi değiştirirler ve ondan sonra sizi "sence de daha güzel değil mi?" gibi tuzağa düşürüp evinizin dekorunu değiştirmeye sizi zorlarlar.
savunma taktiği:
uygulayabileceğiniz tek bir yöntem var size söylediklerini unutun gitsin tembellik edin ve harekete geçmeyin.

giysilerinizi değiştirmeye çalişiyor.
size göre, kıyafet denen şey üstünüze giydiklerinizdir. ona göre ise giysileriniz, hatunun sizi ne kadar kontrol ettiğinin, size nasıl bir eğitim verdiğinin ve üzerinizde nasıl bir etki yarattığının göstergesidir. dolayısıyla kot pantolon, spor ayakkabı ve üzeri yazılı bir tişört sizin için rahatlık anlamına gelir. oysa sevgiliniz bu kılığı sorumsuzluk, özgürlük ve kaçış tutkusuyla özdeşleştirip yok etmeye kalkışır. diyelim ki kravatınızı beğenmediyse size yeni bir tane alır ve bu kravat hayallerindeki insana yakışacak bir kravattır.
savunma taktiği:
incinmiş kırılmış gibi davranın. size yeni elbiseler bile alsa ısrar edip eski kirli giysilerinizi giyin bir süre sonra pes edecektir.

arkadaşlarinizi değiştirmeye çalişiyor.
en yakın arkadaşınız karı - kız peşinde koşan, sürekli içki içen üstelik siz onunla buluştuğunuzda sizde onun gibi kör kütük sarhoş oluyorsunuz. size "neden arkadaşlarımızla daha çok vakit geçirmiyoruz dediğinde burada kastettiği sizin değil kendinin arkadaşlarından bahsettiğini bilmelisiniz.
savunma taktiği:
hatun istiyor diye arkadaşlarınızdan vazgeçerseniz mutsuz olursunuz. bunan dolayı arada sırada ne kadar sıkıcı olursa olsun onun arkadaşlarıyla buluşun unutmayın ki arkadaşlarının büyük bir bölümü hoş kadınlar olabilir.

yaşaminizi değiştirmeye çalişiyor.
sizin kendinize göre bir planınız vardır fakat onun sizin için birlikte olabileceğiniz bir planı vardır mesela siz cuma günü arkadaşlarınızla içmeyi düşünürken o cuma gecesi romantik bir akşam yemeği yemeyi düşünür. hiçbir kadın size savaş açar gibi bir yol izlemez son derece yumuşak ve dolaylı bir yol izler yemeğe giderken bile bu tuzağa nasıl düştüğünüzü anlamazsınız.
savunma taktiği:
kendinizi ezdirmeyin. uzlaşmayı deneyin ama taviz veren siz olmayın. her ilişkide ufak tefek anlaşmazlıklar olabilir. bu anlaşmazlıklar yüzünden ilişkinizi bitirecek misiniz, yoksa onun isteklerine boyun mu eğeceksiniz buna siz karar verin.

kişiliğiniz.
sevgiliniz sizi; aşağılamaya başlar, intikam saldırısına geçer ve başka erkeklerle flört eder, gizli gizli, ilişkinizin kısa sürede sona ereceğine dair imalarda ve hatta tehditlerde bulunur.
savunma taktiği:
sizi aşağılamasını görmezden gelin, bırakın, başka erkeklerle flört etsin böylece sizde arkadaşlarınızla maça ve bara gidebilirsiniz. kendinizi değiştirmezsiniz fakat o istiyor diye bira yerine beyaz şarabı tercih edebilirsiniz.

zevklerinizi değiştirmeye çalişiyor.
bir zamanlar evinize istediğiniz saatte geliyor, istediğiniz müziği istediğiniz açıklıkta dinlerdiniz. artık arnold yerine melodram filmleri izleyeceksiniz çünkü artık yeni bir ilişkiniz var.
savunma taktiği:
sizde onun yaptıklarını yapın yani sizde onun izlediği filmleri dinlediği müziği aşağılayın. zaten kızlarda bu devirde böyle şeylerden nefret etmeye başladı.

temizlik alişkanliklarinizi değiştirmeye çalişiyor.
temizlik en önemli sorunlardan biridir. eğer vücut temizliğine önem vermiyorsanız sevişmeyi unutun gitsin.
savunma taktiği:
yapılan araştırmalara göre temizlik birinci sırada olduğundan kız arkadaşınızı dinlemeniz en iyisi olacaktır.

 

aşkın kanunu.

aşk mektubunun yırtılarak mursile (gönderene) iadesi sarih bir red veya yeni bir icaba davet mahiyetindedir. nasıl yani. şöyle...

i- umumi hükümler
1- herkes aşık olabilir.
2- hiç kimsenin aşkına mani olunamaz.
3- iyiyi kötüyü ayıramayan kimse aşık olamaz.
4- aşık sevgilisini kendini sevmeye zorlayamaz.
5- aşık olduğunu iddia eden kimse bunu ispata mecburdur.
6- aşkın karşılıklı olması şart değildir.

ii- ilan-ı aşk
7- ilan-ı aşk, tek taraflı yönetilmesi gerekli bir irade beyanıdır. bu ilan bir şekli mahsusa tabi değildir.
8- ilan-ı aşk, yazılı şekilde olursa buna "aşk mektubu" denir.
9- imzasız aşk mektupları hiçbir hüküm ifade etmez. meğer ki muhtevası yazarının hüviyetini sevgiliye haber vere.
10- aşk ilan-ı sarih (belirgin) olabileceği gibi zimni de olabilir.
11- aşk mektubunun yırtılarak mursile(gönderene) iadesi sarih bir red veye yeni bir icaba davet mahiyetindedir.
12- sarih veya zimmen reddedilmemiş bir icaba mahiyetindedir.

iii- aşk birliği
13- tarafların karşılıklı olarak ilan-ı aşk etmeleriyle "aşk akdi" doğar.
14- birliğin devamı ve sirayeti için sevgililer hüsnüniyetle her çareye başvurabilir.
15- bu maddelerin uygulanmasında a.k'nın 2. maddesi kıyasen tatbik edilir.

iv- birliğin sona ermesi
16- taraflardan biri, diğerinin aşkını istismar ederse kusursuz taraf, birliği her zaman ve tek taraflı bir irade beyanı ile feshedebilir.
17- aşıklardan birinin ölümü, ihaneti, yeni bir aşk birliği kurması gibi hallerin her birinin vukuunda birlik kendiliğinden fesih olur.
18- taraflar karşılıklı olarak anlaşaraktan birliği feshedebilirler.
19- bir maşuk aynı zamanda bir kaç aşığı idare ediyorsa 'hüsnüniyet' iddiasında bulunamaz.

v- sona ermenin neticeleri
20- birlik taraflardan birinin ölümü ile sona erirse, diğer taraf sevmekte devam edebilir.
21- bir tarafın ihaneti halinde, kusursuz taraf, örf ve adete göre dilediği müeyyideyi tatbik etmekte serbesttir.
22- bu kanunda, hakkında hüküm bulunmayan meselelerde örf ve adet, o dahi yoksa, aşkın kanun'unun umumi hükümleri tatbik olunur.

 

aşk hiçbir zaman erkek tarafından başlatılmaz. erkekler, biyolojik olarak güzel olana yönelir ve seçimi kadınlar yapar.

aşk kavramı kadın ve erkekte ergenlik çağlarında başlıyor. sevgi kavramı ise kişinin kendisini “ben kimim, neyim, neden dünyaya geldim” gibi sorularla tanımaya başladığı 5 yaş sürecinde ortaya çıkıyor.

erkeğin kriteri yok!
sinyalleri kadınların gönderdiğini ve daha sonraki sürecin erkek- kadın ilişkisi içinde gelişiyor. eş seçiminde erkeğin kendisine özgü kriterleri yok. erkek, biyolojik olarak güzel olana yöneliyor. çocuğunu en sağlıklı şekilde taşıyacak, besleyecek, doğuracak ve bakacak kadını arıyor.

kadın ise bu durumda özgül durumda. belirli bir sisteme göre ölçüyor, tartıyor ve iyi partneri seçmeye özen gösteriyor. ilk olarak erkeğin kokusunun kendisine uygun olup olmadığına karar verip daha sonra görüntüsüne dikkat ediyor. zeka ise, güvenilirlik, iletişim, erkeğin kendinden mutlu olması kadınların aradığı özelliklerden. kadın için ise cinsellik son sıralarda.”

ayrıca erkek, karşı cinse agresif tutum ve davranışlarla kendisini göstermeye çalışıyor ve kadını bu durum vücut dilini kullanarak erkeği kendisine çekmek istediğini ortaya koyuyor.

 

çiftler arasındaki büyük yaş farkı ilişkinin geleceği için bir tehdit mi, yoksa bir avantaj mı? bir kadın yaşça kendisinden çok büyük ya da çok küçük bir erkekle ilişki kurarsa mutlu olabilir mi? böyle bir ilişkinin çok zayıf bir ihtimal olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. evet, aslında duygusal beraberliklerimizi genellikle kendi çevremizden ve kendi yaş grubumuzdan insanlarla kurmaya meyilliyiz ama hayatın karşımıza çıkaracağı sürprizleri nereden bilebiliriz ki?

pek çok kadın bu tarz bir ilişkiyi aklına bile getirmezken, kendisini 15 yaş büyük ya da 10 yaş küçük bir erkekle birlikte buluveriyor. ve yaşanmayı bekleyen güzellikler de sorunlar da ondan sonra başlıyor.

öncelikle bir kadının, yaşı kendisinden hayli büyük ya da hayli küçük bir erkekle birlikte olmasının ayrı ayrı avantajları ve dezavantajları var. bu tip bir deneyimi ilk kez yaşayan kadının her halükarda bir bocalama dönemi geçireceği kesin. ama sonrasında yavaş yavaş işler yoluna giriyor.

ne var ki, ilişkideki yaş farkı uzun vadede ciddi bir sıkıntı kaynağı haline gelip çiftin arasında çeşitli anlaşmazlıklara neden olabiliyor. iki tarafın hayata bakış açışı, beklentileri, yaşam tarzları arasında bir kopukluk baş gösterebiliyor. ancak bu tarz problemleri genellemek oldukça zor çünkü bunun tam tersine yaş farkının bir avantaj ve mutluluk kaynağı haline geldiği ilişkiler de göstermek mümkün. dolayısıyla bu olayı hem kazandırdıkları, hem de kaybettirdikleriyle ele almak gerekiyor. ayrıca genç erkekle aşk farklı durumlara neden oluyor, yaşlı erkekle aşk farklı durumlara... bu yüzden bunları da iki ayrı grup halinde değerlendirmek şart.

yaşli erkekle aşk.
burada yaşlı derken tabii 25 yaşında, genç bir kadının 80'lik bir dedeyle değil, kendisinden 20 yaş büyük, 45 yaşında bir erkekle olmasını kastediyoruz. ülkemizde yaşça büyük erkekle ilişki kurmak, annelerimizin kuşağından gelen bir alışkanlıkla nispeten daha sık karşılaşılan bir durum. birçok genç kadın kendi yaş grubundaki erkekleri yeterince olgun bulmuyor ve kendisinden yaşça büyük erkeklere yönelebiliyor ya da hiç böyle bir niyeti yokken tesadüfler sonucu böyle bir erkekle ilişkiye girebiliyor. özellikle orta yaşlı erkekler tecrübeleri, bir kadına nasıl davranılacağını iyi bilmeleri, oturmuş bir yaşam tarzına sahip olmaları ve hayattan beklentileri ile genç kadınlar için oldukça çekici hale gelebiliyorlar. ailelerin birçoğu da kızlarının bu tarz ilişkisine olumlu bakıyor; kızlarının deli çağını atlatmış, aile kurma yaşına gelmiş, iş, güç ve düzenli gelir sahibi bir erkekle birlikte olmasına seviniyorlar.

orta yaşlı erkekler genç kadınların kendilerini iyi hissetmelerini ve mutlu olmalarını nasıl sağlayacaklarını çok iyi bilirler. genellikle başlarından genç yaşta bir evlilik geçmiş olduğundan bu kurumu da gayet iyi tanırlar. onların istediği şey, kaybetmeye başladıkları gençliklerini kendilerinden küçük bir kadınla yeniden kazanmak, yani ikinci bahar yaşamaktır. karşılarındaki kadını memnun etmek için ellerinden geleni yaparlar. bu tip erkekler yaşına göre çabuk olgunlaşmış ve bu yüzden kendi yaş grubuyla pek iletişim kuramayan kadınlar için idealdirler.

yaşı ilerledikçe erkek ister istemez kadından çok önce yıllara yenik düşüyor. sosyal ve fiziksel aktivitelerden uzaklaşıyor, gece hayatından elini eteğini çekiyor ve kadın henüz hayatın ortasındayken yapayalnız kalıyor. bu da arada anlaşmazlıklar çıkmasına, tarafların mutsuz olmalarına ve birbirlerine yabancılaşmalarına, yani ayrı hayatlar yaşamaya başlamalarına neden olabiliyor.

genç erkekle aşk
türkiye'de çok nadir karşılaşılan bir durum olmakla birlikte orta yaşlı bir kadın, kendisinden yaşça epey küçük bir erkekle ilişki kurabiliyor. bu tarz bir ilişkiye giren kadın kendisinden küçük erkekle genellikle kendi çevresinde değil bambaşka bir çevrede tanışıyor. yaş farkı önemli boyuttaysa, çoğunlukla iki taraf da en azından başlangıçta ilişkiyi gizli yürütmeyi tercih ediyor. ancak daha sonra, iş daha bir ciddiye binip evlilik aşamasına geldiğinde çevrelerine haber vermeyi daha uygun buluyorlar. bunun nedeni ise yine toplumsal baskıdan ve çevrenin tepkisinden duyulan çekinme olarak kendini gösteriyor.

bu tip bir ilişkide orta yaşlı erkekle genç kadın ilişkisinin aynısı söz konusu, ancak bu kez roller değişik. orta yaşlı kadın kendi yaş grubundan erkeklerle kurduğu aşk ilişkilerinde aradığını bulamamış ve hayal kırıklığına uğramıştır. bu yüzden de genç, yakışıklı ve en önemlisi hayat dolu bir erkekle yepyeni bir enerji kazanmak, taze ve dinamik bir aşk yaşamak ister, erkekse genç kadınlarla yaşadığı olgunlaşmamış, acemilik kokan tecrübelerden sıkılarak ne istediğini bilen bir kadınla daha oturmuş ve seviyeli bir ilişki beklentisindedir. sonuçta iki taraf da aradıklarını birbirlerinde bulurlar.

kadının erkekten daha erken çökecek ve yorulacak olması bir yana bu ilişkinin en zor tarafı, çevreye karşı verilen mücadelenin birliktelikte yarattığı sıkıntılar ve yıpranmalardır. sonuçta sadece kadın değil erkek de kendi çevresinden tepki alır ve ikisi de aldıkları tepkilerin ruhsal sonuçlarını birbirlerine yansıtabilirler. eğer içinde bulundukları çevre ilişkilerini kaldırabilecek kadar modern bir çevreyse o zaman sorun ancak ileri yaşlarda yaşama aynı oranda ayak uyduramama olabiliyor.

 

yapılan bir araştırmaya göre kadınla erkeğin tanıştıkları ilk 30 saniye, ilişkinin yaşanıp yaşanmayacağını anlamak için yeterli bir süre. kadının olumlu sinyaller vermesi halinde erkeğin hatalı bir davranışı ilişkinin başlamadan bitmesine neden olur.

espri yeteneği: bir kadını veya erkeği güldürebilmek, kalbinin yarısını da kazanmak demektir. espri yeteneği çok hafif ama etkili bir silah, küçük ama her şeyi bir anda değiştirebilecek bir detaydır. zekice yapılan espriler, sohbetin samimileşmesini sağlayacak en etkili yöntemdir.

gülümseme: kadınların erkeklerde aradıkları en önemli özelliklerden biri de güler yüzdür. gülümseme, sizi çekici kılan unsurlardan biridir. yüzünüzü aydınlatan sıcak bir gülüş, onu elde etmenizi sağlayacaktır. sonuç, kesin ve çabuktur. üstelik gülümsemeniz sizin ne hissettiğinizi bütün kelimelerden daha iyi anlatır.

eğer mutluysanız: birinden hoşlanıyorsanız, aşıksanız veya onun için deli oluyorsanız, bunu tek kelime bile etmeden sadece bir gülümseme ile ilan edebilirsiniz.

doğallık: bütün çekiciliğinizi olduğunuz gibi gösterebilirseniz, yani doğal olabilirseniz, kesinlikle karşınızdakini etkileyebilirsiniz. hayatı ve insanları sevmek, yaşam enerjisi ve heyecan erkekleri de kadınları da çeker. üstelik hiç çaba sarf etmeden, doğal bir şekilde...

sürprizler: kadınlar ve erkekler sürprizlere bayılırlar. özel günleri fırsat bilip, ona mutlu olacağı hediyeler armağan edin. vereceğiniz hediyenin içine romantik bir şiir ya da aşkınızı esprili bir şekilde ifade edecek minik bir kart eklemeyi de unutmayın. ne kadar etkili olduğunu göreceksiniz.

doğru hediyeler: kadınlara ve erkeklere en doğru hediyeyi seçmek, onun kalbini on ikiden vuracaktır. kadınları çiçek, parfüm ve güzel ambalajlanmış bir çikolata etkileyeceği gibi, erkekleri ise kalem ve kravatla etkileyebilirsiniz.

 

bir ilişkiyi gerçekten mahveden şeyler genellikle büyük meselelerden çok küçük ayrıntılardır. içine düştüğümüz küçük günlük alışkanlıklar ve davranışlar tutkuyu yavaş yavaş öldürerek saygısızlığı besler. bu yanlışları tespit etmeyi öğrenmek ister misiniz?

iltifatları ağzından kerpetenle almaya çalışmayın.

siz: "sence güzel miyim?"
o: "tabii ki güzelsin."
siz: "peki halle berry'den güzel miyim"
o: "halle ne?"

bu soruyu asıl yanıtlaması gereken sizsiniz. kendi olumlu özelliklerinizin farkında olmayı bilmelisiniz. kendinize durmadan aptal, çirkin ya da bön olduğunuzu söylemeniz erkek arkadaşınızı size paspas gibi davranmaya teşvik etmekten başka işe yaramaz.

tembellikten kurtulun: ayağınızda pembe pelüş terlikleriniz, üzerinizde eşofmanınız, yüzünüzde avokado maskenizle kendinize bir bakın. sizi bu halde görse etkilenir miydi? imkanı yok! onun karşısında rahat olmakla kendinizi salmak arasından ince bir çizgi vardır. penye gecelik yerine giyilen dantelli iç çamaşırları ya da haftada bir kez gidilen nezih bir akşam yemeği aranızdaki gizemi artıran mesafenin olduğu gibi kalmasını sağlar.

annecilik oynamayın: kıyafetleri darmadağın yerde: siz topluyorsunuz.
akşam yemeğinde tost yiyor: ona üç öğün yemek pişiriyorsunuz. erkek arkadaşınıza annelik yapmanın tehlikesi kendinizi büyümek istemeyen küçük bir çocukla kalıcı bir ilişkinin içinde bulmanız. sonra da sorumluluk alabilen bir adam istediğinizde muhtemelen hayal kırıklığına uğrayacaksınız, tavrınızdaki değişiklik karşısında şaşkınlığa uğrayacak. sevginizi ona hanım evladı gibi davranmaktansa duygularınızı sözcüklere dökerek gösterin. aynı zamanda kendi ihtiyaçlarınızı da dile getirin, böylece sizi duygusal açıdan nasıl besleyeceğini öğrenebilir.

kıskanç kıskacına düşmeyin: kıskançlık hissi onun sevgisini hak etmediğinize dair derin bir korkunun dışa vurumudur. başka bir kadına ilgi gösteriyorsa bağırıp çağırmayın (çok aleni) ya da ortalığı birbirine katmayın (çok çaresizce). kulağına baştan çıkarıcı sözler fısıldayın, ona acımasızca kur yapın. böylece ilgisinin size kaymasını sağlayarak kendinizden şüphe duymanıza yol açan yıkıcı hislerden kurtulacaksınız.

katil sorular: kadınların sorduğu bazı sorular anlamsız ve feci şekilde sinir bozucudur. erkek arkadaşınızın size bağlı kalmasını istiyorsanız "beni ne kadar seviyorsun?",
"sence ben şişman mıyım?",
"o gömleği bu pantolonla giymeyeceksin değil mi?",
"yemeğe çıkıp sonra da sinemaya gitmek yerine video kiralayıp pizza ısmarlasak olmaz mı?" gibi sorular sormaktan kaçının.

 

bir ömür sürecek diye başladığımız ilişkilerimizin kısa süre içerisinde sonlanmasının nedenlerini merak ediyor musunuz? bir aşkın bitişi için bazen tek bir cümle yeterli olur. "uzun zamandır ilişkimizin içindeki önceliklerimizin farklı olduğunun kanısına vardık." mükemmelmiş gibi gözüken ilişkiler nasıl olur da böyle apansız bir ayrılık kararıyla bitiverir? oysa ki her şey vardır mutlu olmak için çoğu zaman... gitmek ya da kalmak? her insan kendisine ilişkisi sırasında "devam etmeli miyim?" diye sormuştur. cevap gümüş tepside önünüze sunulmaz. ilişkinin son demlerini mi yaşadığı, yoksa biraz ilgi ve çaba ile tekrar yoluna girip giremeyeceğini belirten bir derece yok, çünkü her ilişki bambaşka koşullar ve kişilerle yaşanıyor. bazı durumlarda ilişkilerde yaşanan küçük krizler sorunun kaynağını bulup düzeltmek adına faydalı olabilirler, fakat endişeler bazen çok erken ortaya çıkabilir.

sıkıntılı geçmiş 6 hafta ya da 5 ay. sevdiğiniz insan daha öncekilerden farklı ve önemli, ama doğru adam o mu? dışarıda bir yerlerde daha doğru birisi yok mu? onu iş takıntılı bir insan olarak kabullenip bu gerçekle yaşamak istiyor musunuz? eğer doğru adam o ise bu kadar sık kavga etmeniz normal mi? bu işin buraya kadar olduğunu dürüstçe kabul edip kendi yolunuza mı gitmelisiniz?

zamanımızın gözde prensibi "işlemiyorsa at, yenisini al, değiştirmeye çalışma" burada da hayatımıza giriyor. maalesef ki sürekli bu prensibi uygulayan bir insan, ilişkisinin biraz daha çabayla mükemmel olup olamayacağını bilemeyecektir.

tehlikedeki ilişkiler.
amerikalı psikolog michael s. broder gerilimli ilişkileri (sık sık ayrılık yaşayan çiftleri) üç değişik tipte nitelendiriyor.

bunlardan birincisi 'firtinali ilişki':
tutku temeline kurulmuş fakat duygusal anlamda paylaşımların yoğun olmadığı ilişki çeşididir. uyum ve yakınlığı engelleyen psikolojik bir durumdur. iki taraf da birbirlerinde şehvet bulabildiklerini fakat güven ve aidiyet duygusu bulmadıklarını kabul etmek istemezler. sık sık yaşadıkları tartışmaları erotik bir atmosfer oluşturmak için araç olarak da kullanırlar. yoğun cinsel ilişki için öfke tetikleyici bir duygudur. cinsel ilişki ise bu çiftin birbirlerine yakın alabildikleri yegane boyuttur. michael s. broder'e göre, öfkeyi oluşturan durum çoğunlukla çözümlenmeden öylece bırakılır.

kirmizi alarmin çaldiği diğer bir ilişki çeşidi de "umursamaz ilişkiler"dir:
bu durumda karşılıklı tutku ve istekten eser kalmamıştır. ilişki rahat vakit geçirmek ve yabancılaşmaktan kurtulmak için bir yol alarak görünür. broder, "öfke faktörü fırtınalı ilişkilerdeki gibi bu tür ilişkilerde de önemli rol oynar. temel fark tartışmak ya da kavga etmekteki isteksizlikten kaynaklanır" diyor.

üçüncü seçenekte ise "tek tarafli ilişkiler" adi verilen tip bulunmaktadir:
bunların sorunu bir eşin diğerine göre çok daha fazla enerji ve çaba sarf etmesidir. bir tanesi gelecek için planlar yapıp sonsuz mutluluğu hayal ederken diğeri bunlara katılmak yerine dalga geçmekle meşguldür. bir tarafın aidiyet ve tutkuyu yoğun olarak hissettiği bu çeşit sorunlu ilişkilerde diğer tarafın bu hislerle alakası yoktur. bu çeşit gerilimli bir ilişkinin içinde olan insanların kendilerine sorması gereken asıl soru: "değişme şansımız var mı, yoksa yanlış olan ben miyim?"dir.

ilişki taramasi.
ilişkinizin ne durumda olduğunu anlayabilmeniz için 5 soru geliştirdik. cevaplara göre umut olup olmadığına karar verebilirsiniz. her adımda önemli olan ilişkinizin değişik boyutlarını, birlikte paylaşılmış değişik tecrübeleri de düşünüp bunların ışığında sağlıklı bir karara varmaktır.

beklentilerinizi, iyi bir ilişki nasıl olmalı konusundaki fikirlerinizi bir kenara bırakmayı deneyin.

bundan sonra kendinizin ve partnerinizin yaşam tarzını gözlemleyerek uyumlu olup olmadığınızı düşünün.

yaşadığımız zamanın en büyük fenomenlerinden biri ilk zorluğu gördüğünde havlu atan insanlara dönüşüyor olmamız. pazar günleri siz yürüyüşe çıkmayı seviyorsunuz, o ise bilgisayarın başından kalkmıyor. siz sosyal ortamlarda daha fazla bulunmak istiyorsunuz o ise evde oturmayı seviyor. bunlar insanlar tarafından ciddi sorunlar olarak algılanmaya başlandı. bir ilişkide her şeyin baştan sona uyum içinde olması gerektiğini düşünen insanların sayısı gittikçe artıyor. psikologlara göre bir ilişkinin mutlu ve tatmin edici olabilmesinin yolu, sevgiyi kaderin ellerine bırakmak yerine geliştirebilmek ve değiştirebilmekten geçiyor. bu düşünce tarzı hayatın hangi noktalarında uyumlu olduğunuzu ortaya çıkarmak için gerekli olan ilk koşul.

bir olaydaki gerçekten iyi olan yönleri keşfedebilirsek, kötü yönlere katı anmaya da hazır oluruz. ilişkinizde en mutlu olduğunuz zamanları düşünün.

geriye dönüp baktiğinizda o zamanlar her şeyin mükemmel olduğunu söyleyebilir misiniz?
çoğu ilişkide tarafların kendilerini birlikteyken mutluluk, sıcaklık ve bağlılık içinde hissettikleri dönemler olmuştur. geriye bakan bazı çiftler ise ilişkilerinin en iyi döneminde bile aslında pek iyi durumda olmadıklarını düşünebilirler. bu tarz ilişkiler ilk başlarda birlikte olmalarını sağlayan şeyler yüzünden biter. sadece heyecan verici ve spontan değil aynı zamanda sorumsuz olduğunu da düşünmeye başlarsınız. ilk başlarda hormonlarınız sizi parmaklarında oynatırken, bu problemin çözülebilecek bir şey olduğunu düşünürsünüz. fakat zamanla iç sesiniz gerçeği fısıldamaya başlar: "bu bana çok-;- az, fazla güvensiz, çok daraltıcı..." bu sesi bastırmışsınızdır çünkü onun doğru olduğuna her halükarda inanmak istemişsinizdir.

birbirinize dokunmaktan hoşlaniyor musunuz?
birbirinizin yakınlığına ihtiyaç duyuyor musunuz? mevzu ne sıklıkta seks yaptığınız değil. bu her çift için farklı olacak bir sayıdır. soru, "partnerinize dokunmak, sarılmak, okşamak gibi içgüdülerinizin olup olmadığı". dokunuşlar bedensel ilişkinin ve duygusal bağın oluşması için gereken temel taşlardır. ilişkideki büyü birbirine ilgi duyduğunu göstermekten geçer. bir taraf bu bağ kurma çabalarını yok sayıyor ise öteki duygusal anlamda bir uzaklaşma yaşar. bu durum çoğunlukla tatmin edilemeyen cinsel ihtiyaç ya da benzeri çatışmalardan dolayı ortaya çıksa da fiziksel çekimin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. burada dikkat edilmesi gereken söz konusu olan durumun öfke ya da kırgınlıktan dolayı dokunmayış değil de uzun zamandır süregelen bir fiziksel duygu eksikliği olduğudur.

ortak bakiş açilariniz, planlariniz var mi?
uzun süreli ilişkilerde öyle zamanlar olur ki aşka dair en ufak bir kıvılcım hissetmediğiniz haftalar olmuştur. partnerinizin varlığı bile sizi sinir eder. ilişki terapistlerine göre bu durumdan kurtulmanın en iyi yolu ortak amaçlar, planlar yaratmaktır. bu şekilde neden başkasıyla değil de "o" insanla birlikte olduğunuzu hatırlarsınız. sözü geçen planlar hobiler değil gelecekle ilgili büyük projelerdir. bir çift için refah seviyelerini yükseltmek bir amaç olabileceği gibi çocuklarla pekişecek huzurlu bir aile atmosferi yaratmak da olabilir. ne olursa olsun ortak hedefler zor zamanlarda ilişkiyi kurtarmayı değerli kılacak etkenlerdir.

problemleriniz çözülse bile ilişkiyi sürdürmekte kararsiz misiniz?
çoğu insan kendini ilişkiye tam olarak bırakmaz çünkü bilinçaltında kendisi için daha uygun başka bir eş olduğuna inanmaktadır. inanması zor ama gerçek şu, sonsuz bir uyum rüyalarınızdaki erkekle bile mümkün değil. doğru insanı bulmak için doğru insan olmak gerekir.

bu soruları cevapladıktan sonra bile gitmek ya da kalmak arasında yapacağınız seçimden yüzde yüz emin olamayabilirsiniz. ayrılık aylarca sürebilecek bir süreçtir. yeni bir başlangıç da öyle. emin olamadığınız durumlarda ihtimalleri ve olası sonuçları tanımak faydalı olacaktır.

 

her şey bitmişti veya öyle sanıyordunuz ama bir gün eski sevgiliniz size dönmek istedi. her şey alt üst oldu… peki, ikinci bir raunt gerçekten iyi bir seçim mi?

herkesin hayatında "eğer... olmasaydı, ne mutlu olurduk" dediği bir sevgilisi olmuştur. yani eğer şehrinizi değiştirmemiş, yeni bir işe girmemiş ya da bir başkasıyla tanışmamış olsaydınız, geri dönebileceğiniz bir sevgili... belli bir süre sonra size geri dönmek isteyen sevgili, kolay atlatılmayacak bir sorun. evet mi, hayır mı cevabını vermeden önce içinizde fırtınalar kopması normal. birkaç saniye için geçmişinize gitmek bir ilişkiye yeniden devam etmek bir dvd'yi yeniden başlatmak kadar kolay değil. eğer kafanız bu sorunla gerçekten karıştıysa şu soruları kendinize bir sorun bakalım...

kendinize şu soruyu sorun: siz hala aynı kişi misiniz? geri dönmek, hayatınızın bazı etaplarını yok saymak demek ki, bu çok zor.

bu sefer olacak mı, olmayacak mı?
ikinci bir raundun nasıl olacağı, aslında birinci raundun nasıl bittiğine bağlı. eğer geçici bir sebep yüzünden ayrıldıysanız, olabilir ancak kalıcı bir sorun söz konusuysa, yine hüsranla sonuçlanma riski çok yüksek.

annenizin sözü gibi gözükse de, tavsiyemiz şu: size eski bir alışkanlığa dair her ne kadar söz verse de sözünü tutması mümkün değil (veya uzun vadede tutması) o yüzden siz siz olun, boş ümitlere kapılmayın.

gerçek ‘mutlu son’ var mı?
geri dönüşünün sebebiyle ilgili bir türlü karar veremiyorsanız, çevrenizden yardım isteyin. arkadaşlarınız ilişkinizi daha objektif şekilde değerlendirebilirler. eğer ilk geri dönüşü ise, arkadaşlarınız belki size cesaret vereceklerdir (fazla şans vermeseler de). ayrılık sebebiniz neyse, onu geçici bir durum olarak kabul edip, yeni bir başlangıç yapmaya çalışın. her şey iyi gidiyorsa harika. gitmiyorsa bunu yaşayarak fark etmeniz biraz acı verici ama gerçekçi olmanız gerekir. ilişkiyle ilgili ikiniz de hevesli olmalısınız, başka türlü bunu yürütemezsiniz. eski döneminizle ilgili herhangi bir kin veya kötü duygu barındırmamalısınız.

 

Bu listeler ilginizi çekebilir!

üst bottom