m.ö. 2. bin yıl başlarında, hititler ankara ve çevresine hakim olmuşlardır. prof. dr. muzaffer şenyürek’in yaptığı araştırma ve kazı bulgularından, hititlerin bölgede ve kirmir vadisi tabanında yaşamış oldukları tespit edilmiştir.
m.ö. 547’de kurulan lidya hakimiyetinden sonra galatlar m.ö 281 den itibaren ankara ve çevresinde hakimiyet kurarlar. bu devirde yabanâbad, merkezi gangra (çankırı) olan paflagonya eyaleti içindedir.
m. s. 7. asırdan itibaren arapların istanbul'a düzenledikleri seferler sırasında, ankara ve yabanabad’dan (kargasekmez, azaphane ve kirmir vadisi) geçmek gerektiğinden, bölge malazgirt zaferi’ne kadar bizans ve araplar arasında sürekli el değiştirmiştir.
türkler 1071 malazgirt zaferi ile hiç direnç görmeden (1073) ankara ve çevresine ulaşırlar. bu zaferin arkasından buhara ve semerkant gibi ilim ve kültür merkezlerinden gelen ve “horasan erenleri” sayesinde anadolu kısa zamanda türk ülkesi haline gelmiştir. yabanabad ise 1197 de devrek ve çevresinin fethi sırasında selçuklu hakimiyetine girmiştir.
üzerinde yaşadığımız yerlere anadolu ismi , mutasavvıf derviş gazilerce verilmiştir.
bu derviş gazi’lerden biri, taşlıca köyümüzde türbeleri bulunan kırgız ebe ve oğlu oruç gazidir. anadolu selçuklu sultanı alaaddin keykubat (1220-1237) ordusu ile seferde iken yolu üzerindeki taşlıca’ya uğrar ve burada kırgız ebenin, askerlere ayran ikram ettiği sırada gösterdiği keramet karşılığı, kırgız ebenin dileği üzerine buraları onun evlatlarına yurtluk olarak bağışlar.
bu dönemlerde ankara ve kastamonu çevresine dağınık halde 100.000 çadırlık (=400. 000 kişi) kayı türkmen topluluğu yerleştirilmiştir.
oğuz aşiretleri iskan edildikleri yerlere kendi soyları ile ilgili isimler vermeye başladılar. çevredeki köylerden kınık, iğmir, iğdır, biraz daha ilerilerde kızık, çamlıdere’de peçenek, bayındır, çubuk’da çavundur, ayaş’da bayat gibi köyler oğuz boyu isimlerini taşımaktadır.
“yabanâbad” adını ilk ne zaman aldığı bilinmemekle beraber, 1423 tarihli ilk tahrirde zikredilen “yabanova” adının selçuklular’dan intikal etmiştir.
ankara savaşında (1402), osmanlı hükümdarı yıldırım bayezid’in, ordusu ile, yıldırım ormanlarında otağ kurduğunu, timur’un fillerini işık dağında sakladığı belirtilir. bu savaşta osmanlı ordusundaki rumeli kuvvetleri içindeki çıtak boyu türklerinin, savaştan sonra geri dönmeyip bölgede yerleşmiş olmaları ve bu günkü çıtak kökünün temelini teşkil etmiş olmaları kuvvetle muhtemeldir. bu yüzden bölge halkı çıtak olarak anılır.
bu dönemde yabanâbad’ın kuzey (güvem) bölgesi, candaroğlu isfendiyar bey tarafından oğulları hızır bey ve kasım bey arasında paylaştırılır. bölgedeki kasımlar ve hıdırlar köylerinin isimleri o günlerin anısını taşır.
osmanlı arşiv belgelerinde “tabî-i binari” ip ucuyla belirtilen “ilısu” köyünden bahsediliyor. bu ilısu köyü muhtemelen seyhamamı’ dır.
xiii asır sonlarında şeyh ali semerkandî de yabanâbad’a gelir. önce çankırı eskipazar ilçesi şeyhler köyü’ne, oradan berçin çatak köyümüze, daha sonra da çamlıdere’ye yerleşir. bu belde şeyh’in yerleşmesinden sonra ali dede şeyhler kariyesi olarak ün yapar. şeyh’in kerametleri arasında “sığırcık-veya çekirge- suyu vardır ki, eskipazar şeyhler köyünde bulunan bu su, asırlarca zararlı haşarata karşı kullanılmıştır..
kanuni sultan süleyman devri (1520-1566) başları ve ii. selim devri (1566-1599) sonlarında yapılan sayımlardan anlaşılmaktadır ki, yabanâbad xvi. asırda en parlak devrini yaşamıştır. nüfus ve üretime paralel olarak refah artmış, ekilebilir alanlar genişlemiştir.
şemseddin sami bey, kâmus-u alâm eserinde ilçemiz 175 köy ve (24.579 erkek, 24.675 erkek) 48.250 nüfusa ulaşmıştır. ali cevad bey ise memalik-î osmaniyye’nin tarih ve coğrafya lugatı isimli eserinde bu bilgiye ilaveten 179 köy ve 8.179 hane bulunduğundan bahseder.