ahmet haşim şiirleri listesi için eklenen 14 entry bulunmaktadır.
 

ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...

sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
sular mı yandı? neden tunca benziyor mermer?

bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

 

karaosmanzade cavide hayri hanımefendi'ye

zannetme ki güldür, ne de lale
ateş doludur, tutma yanarsın
karşında şu gülgün piyale...

içmişti fuzuli bu alevden,
düşmüştü bu iksir ile mecnun
şi'rin sana anlattığı hale...

yanmakta bu sagardan içenler,
doldurmuş onun için şeb-i aşkı
baştan başa efgan ile nale...

ateş doludur, tutma yanarsın
karşında şu gülgün piyale!..

 

denizlerden
esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin.
bilsen
melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan
bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
ne sen,
ne ben,
ne de hüsnünde toplanan bu mesâ,
ne de âlâm-i fikre bir mersâ
olan bu mâi deniz,
melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.
sana yalnız bir ince tâze kadın
bana yalnızca eski bir budala
diyen bugünkü beşer,
bu sefîl iştihâ, bu kirli nazar,
bulamaz sende, bende bir ma'nâ,
ne bu akşamda bir gam-i nermîn
ne de durgun denizde bir muğber
lerze-î istitâr ü istiğnâ.

sen ve ben
ve deniz
ve bu akşamki lerzesiz, sessiz
topluyor bû-yi rûhunu gûyâ,
uzak
ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz...

o belde?
durur menâtık-ı dûşîze-yi tahayyülde;
mâi bir akşam
eder üstünde dâimâ ârâm;
eteklerinde deniz
döker ervâha bir sükûn-ı menâm.
kadınlar orda güzel, ince, sâf, leylîdir,
hepsinin gözlerinde hüznün var
hepsi hemşiredir veyâhud yâr;
dilde tenvîm-i ıstırâbı bilir
dudaklarındaki giryende bûseler, yâhud,
o gözlerindeki nîlî sükût-ı istifhâm
onların ruhu, şâm-ı muğberden
mütekâsif menekşelerdir ki
mütemâdî sükûn u samtı arar;
şu'le-î bî-ziyâ-yı hüzn-i kamer
mültecî sanki sâde ellerine
o kadar nâ-tüvân ki, âh, onlar,
onların hüzn-i lâl ü müştereki,
sonra dalgın mesâ, o hasta deniz
hepsi benzer o yerde birbirine...

o belde
hangi bir kıt'a-yı muhayyelde?
hangi bir nehr-i dûr ile mahdûd?
bir yalan yer midir veya mevcûd
fakat bulunmayacak bir melâz-i hulyâ mı?
bilmem... yalnız
bildiğim, sen ve ben ve mâi deniz
ve bu akşam ki eyliyor tehzîz
bende evtâr-ı hüzn ü ilhâmı.

uzak
ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
bu nefy ü hicre, müebbed bu yerde mahkûmuz...

 

ateş gibi bir nehir akıyordu
ruhumla o ruhun arasından
bahsetti, derinden ona halim
aşkın bu umulmaz yarasından.

vurdukça bu nehrin ona aksi
kaçtım o bakıştan, o dudaktan,
baktım ona sessizce uzaktan
vurdukça bu aşkın ona aksi...

 

dönsek mi bu aşkın şafağından
gitsek mi ekaalîm-i leyâle?
bizden daha evvel erişenler
ağlar bugün evvelki hayâle.

dönmek mi? ne mümkün geri dönmek
düştüyse gönüller bu melâle?
bir eldir ufuklardan uzanmış
zulmet bizi çekmekte visale...

 

Bu listeler ilginizi çekebilir!

üst bottom